Erdoğan-Putin görüşmesi ve ŞİÖ zirvesi münasebetiyle Rus medyasını iki hafta kadar aralıksız takip ettim. Putin’in mart ayındaki seyahatini iptal etmesi, giderek sertleşen beyanatlar vermesi ve Kremlin sözcüsünün ‘’Erdoğan arabulucu olamaz, bu imkansız’’ ifadeleri Moskova’nın, Türkiye’yi savaşın başladığı dönemden daha farklı konumlandırdığını gösteriyor. Rusya’da bağımsız medya olmadığından ulusal gazetelerde yer alan makale ve haberler, tartışma programlarında ifade edilen düşünceler ya Kremlin’in resmi görüşüdür ya da tartışılmasında, konuşulmasında beis görmediği fikirlerdir.
Kremlin, Türkiye’nin ekonomik sebeplerle Batı’ya yönelmek zorunda olduğunun farkında. Türkiye, Rusya’nın ambargolar nedeniyle mal tedarik edebildiği, transit ticaret yapabildiği birkaç ülkeden en kritik olanı. Zira Vietnam ve Hindistan’ın Rusya ile sınırı yok. Kazakistan ve Ermenistan’ın açık denizlere erişimleri yok. Çin ise Rusya’nın metropollerinin ve sanayi tesislerinin olduğu Batı bölgesine çok uzak. Yani Türkiye’nin Batıya yöneliminden rahatsızda olsa Moskova’nın Ankara’yla ipleri atması imkansız.
Ankara’nın İsveç’in NATO’ya üyeliğine onay vermesi Kremlin açısından kırılma noktası. Fakat Rusya’nın rahatsızlığı Kızıl Ordunun artık İsveç’e saldıramayacak olmasından kaynaklanmıyor. Kızıl Ordu Ukrayna’da başarısız olmuşken İsveç’e zaten saldıramazdı. Ayrıca Rusya’nın İsveç’le sınırı yok. Önce devasa Finlandiya’yı işgal etmeliler ki İsveç’e saldırmaları mümkün olsun. Rusya, özellikle silah ve mühimmat ithalatını Baltık limanlarından yapıyordu. İsveç NATO’ya üye olunca, Baltık boğazında kıyısı olan ülkelerin tamamı NATO üyesi olmuş oldu. Artık Rusya Baltık boğazından ambargo kapsamındaki ürünleri geçiremiyor. Dolayısıyla hem ordusu hem de ekonomisi İsveç’in NATO üyesi olmasından muazzam zarar gördü. (Bu konuyu ve 155 milimetrelik mühimmat konusunu hiç kimse farkında değilken 2023 yılında ilk kez gündeme sitemizin yazarlarından Mustafa Güler getirmişti. https://www.habererk.com/isvecin-natoya-uye-olmasi
Rusya’nın bir diğer rahatsızlığı da Türkiye’nin Batı memleketlerine 155 milimetrelik top mermisi satmaya başlaması. Batılılar bu mermileri Türkiye’den satın alıp Ukrayna’ya hibe ediyorlar. Bu satışlar başlamadan önce Kızıl Ordu sürekli ilerliyordu. Zira Rusların attığı on mermiye karşılık mühimmat sıkıntısı olan Ukraynalılar bir mermi atabiliyordu. Satışlar başlayınca mühimmat sıkıntısı bitti ve Rus ilerleyişi durdu. (Daha fazla malumat için https://www.habererk.com/abd-ve-rusya-arasinda-turkiye)
Rus gazeteci ve yorumcular, Türkiye’nin, Rusya’nın savaşta olmasını suistimal ederek, ekonomik ilişkilerde pervasız davrandığını iddia ediyorlar. Bu konuda üç olayı sürekli vurguluyorlar. Bunlardan birincisi S-400 satın alımı. İddialara göre Türkiye peşinat ve ilk taksit dışındaki ödemeleri, teknoloji transferi yapılmamasını bahane ederek yapmamış. Moskova bu konuyu defaten gündeme getirmiş. Sonuç alınamayınca Putin, ilişkiler bozulmasın diye, başkanlık kararnamesi çıkararak alacağı affetmiş yani silmiş.
Rusların bir diğer rahatsızlığı, Akkuyu Santralinin finansmanı konusu. İddiaya göre Ankara ortak kurulan şirkete yatırması gereken 10 milyar doları yatırmamış. Başlangıçta ‘’Seçim var, siz sermaye payınızı yatırın, iş durmasın, biz seçimden sonra yatırırız.’’ denmiş. Seçimden sonra ‘’Yerel seçimlerden sonra yatırırız.’’ denmiş. Nihayetinde bu tutar hala ödenmemiş. Rusya önce kendi payını harcamış, Türkiye’den para gelmeyince yatırdığı parayı kaybetmemek daha doğrusu projeyi bir an önce bitirip gelir elde etmek için projenin tamamını finanse etmiş.
Fakat savaşta olduklarından Rusya’da ödemeleri zamanında yapamamış. Mesela Siemens’e ödemeler geç yapıldığı için teslim alınamayan tribünler, savaş başlayınca ambargo kapsamına girmiş yani sözleşme iptal edilmiş. Tribünlerle ilgili olarak Çinlilerle yapılan yeni anlaşmaya göre Akkuyu’nun tamamlanması üç yıl gecikmiş. Bu gecikmeden Rusya, sermaye payını yatırmadığı için Türkiye’yi, Türkiye Ukrayna’ya saldırarak savaşı başlattığı için Rusya’yı sorumlu tutuyormuş.
Rusya’nın asıl rahatsızlığı, Türkiye’nin paralel ticareti zorlaştırması. Rusya’ya ambargo koyulunca Batılı şirketler, Rusya’ya satacakları malları Türkiye, Çin, Kazakistan ve Gürcistan gibi Rusya’ya komşu ülkelere göndermeye başladılar. Bu ürünler transit ticaret kapsamında komşu ülkelerden Rusya’ya gidiyor. Böylece Rusya maliyetleri artsa da malsız kalmıyor. Türkiye gri listeden çıkabilmek amacıyla paralel ticareti zorlaştırdı. Bu nedenle 2022 yılında 68 milyar dolar civarında olan iki ülkenin arasındaki dış ticaret hacmi 2023 yılında 55 milyar dolar seviyesine düştü. Rusya hacmin daha da düşmesinden korkuyor.
Özetle Kremlin, Türkiye’nin uzun zamandır sürdürdüğü ABD ile Rusya arasında dengeli hareket etme politikasını seçimlerden sonra ABD’nin lehine bozduğunu düşünüyor. Bundan rahatsız ama Türkiye’ye muhtaç olduğundan sesini birden yükseltmiyor. Her geçen gün eleştirilerinin dozunu arttırıyor. Akkuyu’yu bir an önce devreye alarak, Sinop’a başlayarak, Rus turist sayılarını gündeme getirerek ve uygun fiyattan doğalgaz satarak Türkiye üzerinde etkin olmayı planlıyor. Suriye’de arabuluculuk yapabilecek yegane ülke olması Kremlin’in bir diğer önemli kozu.