Yanlış okumadınız; Trump, dünyanın Amerika’yı sömürdüğünü düşünüyor, Amerika’nın dünyayı sömürdüğünü düşünen dünya halklarının aksine. Trump bu sömürüyü bitirme misyonunu üstlenmiş. Tarihe, sömürüye son vererek, Amerika’yı yeniden büyük yapan başkan olarak geçmeyi arzuluyor.
Çin, Amerika’yla olan ticaretinde 650 milyar dolar fazla veriyor. Trump, sömürü olarak tarif ettiği bu ticaret açığını ortadan kaldırmak için Çin’den gelen mallara uygulanan gümrük vergisi oranlarını yükseltecek. Böylece Çin’den yapılan ithalat azalacak ve yerli üretim artacak. Çin’de ürettiği malları Amerika’ya satan sanayiciler, gümrük vergisi ödememek için Amerika’da fabrikalar kuracaklar. Hem yeni yatırımlar hem de mevcut tesislerin kapasite kullanım oranlarının yükselmesi sayesinde üretim artacak yani maliyetler dolayısıyla fiyatlar düşecek ya da en azından ucuz ithalata son verildiği için yükselmeyecek. İlaveten işsizlik azalacak.
ABD, Avrupa’yla ticaretinde 350 milyar dolar açık veriyor. Yani Avrupa’da Amerika’yı sömürüyor. Trump’a göre, Avrupa’nın sömürüsü bununla sınırlı değil. NATO üyesi olan Avrupa ülkeleri savunmaya bütçelerinin maksimum %2’sini ayırırken ABD minimum %6’sını ayırıyor. Trump bu tablo nedeniyle, ‘’Avrupa’yı korumak neden bizim görevimiz?’’ diye soruyor. ABD, ticaret açığını kapatmak için Çin’e uyguladığı politikaların aynısını Avrupa’ya da uygulayacak. İlaveten Avrupa ülkelerinden bütçenin önce %3’ünü orta vadede %4’ünü, savunmaya ayırmalarını isteyecek. Avrupalılar bu paraların büyük kısmıyla Amerikan silahları alacak.
Trump’a göre iki komşusu yani Meksika ve Kanada’da Amerika’yı sömürüyor. ABD, Kanada ve Meksika NAFTA üyeleri. Birbirlerine gümrük uygulamıyorlar. Trump’a göre NAFTA, Amerika’nın aleyhine. Zira yatırımcılar düşük vergiler ve cazip teşvikler nedeniyle Meksika ve Kanada’ya yatırım yapıyorlar. Ürettikleri malları gümrük vergisi ödemeden Amerika’ya satıyorlar. Oysa Amerika’nın nüfusu Kanada’nın nüfusunun 8, Meksika’nın 2,5 katı kadar. Kaldı ki Meksika’nın gelir seviyesi çok düşük. NAFTA olmasa yani Kanada ve Meksika’daki üreticiler Amerika’ya mal satmak için vergi ödemek zorunda olsalar, fabrikalarını en kalabalık ve zengin pazara sahip olan Amerika’ya kurarlar. Böylece ihracat artar, Kanadalılar ve Meksikalılar yerine Amerikalılar iş bulur. Vergiler Kanada ve Meksika yerine ABD’ye ödenir. Amerikan piyasaları hareketlenir.
Kanada ve Meksika’nın sömürüleri ticaret fazlası vermeleriyle sınırlı değil. Kanada’da NATO üyesi ve savunmaya %2 pay ayırıyor. Yani Avrupa için ileri sürülen argümanlar Kanada içinde geçerli. Trump bu durumdan hareketle, Kanada’ya ‘’Madem gümrük vergisi ödemeden iç pazarınız gibi Amerika’ya mal satıyorsunuz ve savunmanızı biz üstleniyoruz öyleyse 51. Eyaletimiz olun’’ diyor.
Meksika ise, sınırlarını iyi korumayarak ve Meksikalılara ilaveten Latin Amerikalıların Meksika topraklarından Amerika’ya gelmesine göz yumarak ABD’yi sömürüyor. İşsiz vatandaşlarını ve Meksika’ya gelen göçmenleri Amerika’ya göndererek ekonomik ve sosyal açıdan rahatlıyor. Trump bu sorunu sınırın tamamına çok yüksek bir duvar yaparak ve cezaları ağırlaştırarak çözecek.
Panama, kanaldan geçiş ücretlerini sürekli arttırarak ve kanaldan geçiş koşullarını ağırlaştırarak Amerika’yı sömürüyor. Danimarka kendisinden binlerce kilometre uzakta ama ABD’nin dibinde olan Grönland’ı sömürerek aslında Amerika’yı sömürüyor. Trump’a göre; Danimarka NATO üyesi olduğundan, Çin ve Rusya, Grönland’ı beş milyonluk Danimarka’nın elinden almıyorlar. Ayrıca Danimarka, Grönland’ın zenginliklerini yeterince iyi değerlendirmiyor.
Bu liste uzatılabilir. Afganistan’ın işgali için ‘’Boş yere trilyonlarca dolar harcadık’’ diyen Trump’a göre bu işgalde Amerika’nın istismar edilmesi. Yurtdışındaki üslerde tutulan askerlerde, üslerin masrafları Katar ve Suudi Arabistan gibi devletler tarafından karşılansa bile ABD’nin bir başka şekilde sömürülmesi. Bu askerlerin emekliliği var, ABD’ye dönünce adaptasyon sorunları var. Daha bir sürü gereksiz harcama var.
Sömürüye; gümrük vergilerini arttırarak, ithal edilen mallara kota uygulayarak ve NATO ülkelerinin savunmaya daha fazla bütçe ayırmasını sağlayarak son vermeyi planlayan Trump sonuç alacağından emin. Zira ilk döneminde benzer politikaları uygulayarak başarılı oldu. Trump başkan olduğunda yılda %9 civarında olan Çin’in büyüme oranı %6’ya düştü. Amerika on milyondan fazla istihdam yarattı. Covit olmasaydı Trump seçimleri asla kaybetmezdi. ABD ve Türkiye dışındaki NATO üyeleri savunmaya bütçelerinin %1’ini ayırıyorlardı. Trump bu konuyu sürekli gündeme getirerek %2 oranını seslendirdi ve NATO üyeleri biraz da Rusya’dan korktuklarından savunma harcamalarını bu seviyeye getirdiler.
Trump bir çılgın değil. Devletleri birer şirket gibi gören bir iş adamı. Memleketleri gayrimenkul gibi değerlendiren bir emlakçı. Her şeyi planlı. ‘’Çin ürünlerine %60 gümrük vergisi getireceğim’’ dediğinde piyasalar allak bullak oluyor. Trump bu cümleyi yatırımcıları Amerika’ya çekmek için kuruyor. Yoksa asla bir anda gümrük vergilerini %60 yapmaz. Bunu yaptığında fiyatların fırlayacağını ve enflasyonun yükseleceğini bilir. Gümrük vergileri, %10 gibi bir orandan başlayarak etap etap yükseltilecektir.
Trump dün ‘’BRİCS ülkelerine %100 gümrük vergisi koyacağım’’ deyince Amerikan borsaları yükseldi, başta Çin olmak üzere BRİC’S ülkelerinin borsaları çöktü. Trump’ın Çin’i zayıflatmak için BRİCS ülkelerine ekstra vergi koyacağını düşünüyorum. Ama bu verginin de ilk basamağı %10 olacaktır. Oran zamanla artacaktır. Bu olduğunda BRİCS’in cazibesi kalmaz. Başta Hindistan ve Brezilya olmak üzere bazı ülkeler üyelikten ayrılabilir. Türkiye ve Azerbaycan ise üyelikten vaz geçerler.