Şeytana pabucu ters giydirmek, sözünü duymayanınız yoktur.
Kafası cin gibi çalışan ancak parasız birisi kendisine ortak arar. Yolda şeytanla karşılaşır.
Şeytan, “hayırdır neden düşüncelisin” diye Cingöze sorar.
Cingöz, “iş yapacağım ama param yok”, der.
Şeytan, “bende para var ancak işten anlamam” der ve para şeytandan, emek Cingözden, yarı-yarıya ortak olup ilk yıl şeker pancarı ekerler.
Hasat zamanı tarlada şeytan Cingöze, “ben işten anlamam, sen paylaştır” demiş.
Cingöz, “toprağın altı benim üstü senin olsun” demiş. Şeytan bakmış her yer yem yeşil, yapraklar diz boyu, kabul etmiş.
Cingöz yerin altındaki pancarları hasat etmiş, yapraklar ise alan olmayınca şeytanın elinde kalmış. Sonuç zarar…
Şeytan dertlenmiş ve kazığı çıkarmaya ahdetmiş. İkinci yıl buğday ekmişler.
Hasat zamanı yine tarlanın başına gitmişler ve şeytan geçen yılın tecrübesiyle, “bu sene paylaşımı ben yapacağım, tarlanın üstü senin altı benim” demiş.
Cingöz, “tamam” demiş sevincini belli etmeden. Buğdayı hasat etmiş, köşeyi dönmüş amma toprağın altında ürün olmadığından şeytan tekrar zarar etmiş…
Gelelim kıssadan hisseye…
Hep deriz ya bulunduğumuz coğrafya çok zordur ve tarihsel sorumluluğumuz bu zorluğu katmerli hale getiriyor.
Şu an görünürdeki en büyük sorun küresel KOVİD-19… Lakin birçok ülke sadece VİRÜSLE uğraşırken bizim bunun yanında daha çok sorunumuz var ve ortalık cingöz kaynıyor.
Irak’ta, Barzani ailesinin alan boşaltması yetmiyormuş gibi Bağdat’ın da Türkmen nüfusu görmezden gelmesi, kurulan hükümetlerde alenen dışlaması,
Suriye’de, ABD ve Rusya kontrolünde yeni devletçikler kurulmaya çalışılması,
Libya’da Birleşmiş Milletlerin (BM) tanıdığı hükümete karşı savaşan isyankârların, BM’nin bazı kalantor (Fransa gibi) üyelerince desteklenmesi ve resmi hükümeti destekleyen Türkiye’yi suçlamaları,
Yunanistan’ın çapına bakmadan, dayısı Avrupa Birliği’ne güvenerek efeliğe kalkması,
Akdeniz’de enerji kaynaklarına yönelik Türkiye’nin çalışmalarını Müslüman/Hıristiyan konsorsiyum devletlerin sabote girişimleri,
Uygur Türklerinin dramı, Kırım’ın işgali, ülkemizdeki milyonlarca göçmenin manevi ve maddi yükümlülükleri, her geçen gün artan işsizlik, ekonomik daralma ve ayrımcılık belası…
Biliyoruz ki her maçın bir galibi bir de mağlubu vardır ve gerçek adalet rüyalardadır. Küresel beyler, Adalet adlı kızın namusuna el uzatırlar, işbirlikçilik priminin dayanılmaz ağırlığıyla bazı namuslu geçinenler de bu tecavüzü alkışlayabilirler.
Özelde Ortadoğu genelde İslam coğrafyası şeytana pabucun ters giydirildiği, haramzade örneklerle doludur. Yönetenler ve yönetmeye adaylar yeni bakış açıları geliştirmek ve dünyadaki siyasi, sosyal ve ekonomik vizyonu iyi okumak, yarınlara hazır olmak, önce iç dayanışmayı sağlamak zorundadır.
Es-selam olsun, ves-selam olsun, has-kelam olsun ikiyüzlü cingözlerin cirit attığı bir dünyada, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk Milletinin içeride ve dışarıda ağız tadını dert edinenlere.