Bu sözün özellikle siyasette ciddi bir karşılığı yoktur. Nitekim şimdiye kadar şiddetle karşı çıkılan olguların hemen önemli bir kısmı hüsranla sonuçlanmıştır.
Koca koca adamlar, gerçekten bilmiyor mu yoksa milletin aklıyla alay mı ediyorlar?
İsimlerinin önünde, arkasında şu strateji geliştirme merkezinin başkanı, şu araştırma kuruluşunun uzmanı, şu partinin yöneticisi, falan filan yazıyor. Gerçek dünyada ciddi bir karşılığı olmayan sözlerle milleti algı ablukasına alıp, oyalıyor hatta uyutuyorlar.
Adam çıkmış, ABD yetkilisi referanduma şiddetle karşı çıktı, bakalım Barzani ne yapacak, gibi absürt cümle kuruyor.
A be muhterem, ABD’nin karşı çıkışının bırak şiddetlisi, gölgesi bile Barzani’yi suspus eder, bunu bilmeyen mi var ki, kalkmışsın “dur bakalım ne olacak” diyorsun.
Bir başkası, kimse bağımsız Kürdistan’ı tanımaz diyor. A be uzman, İsrail ve ABD tanıdıktan sonra günümüz dünyasında diğerleri tanımasa kaç yazar?
Bir başka siyasetçi, Türkiye ve İran’ın karşı çıktığı bir bağımsız Kürdistan ekonomik olarak boğulur diyor. A be Genel Başkandan torpilli siyasetçi, geç bunları geç ve biraz oku.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, 1983 yılında bağımsızlığını ilan etti ve şimdiye kadar bizim dışımızda tanıyan da olmadı. Ne oldu, oradakiler ekonomik olarak açlığa mı sürüklendi?
Barzani 25 Eylül’de yapılacak olan referandumdan vazgeçmeyecek. Niye geçsin ki?
Atatürk Havalimanı’nda Kürdistan bayrağı göndere ne zaman çekildi? 2017 yılının Şubat ayının sonunda. Bu ilk kez mi oluyordu? Hayır, Aralık 2015’te de benzeri oldu.
Barzani referandum kararını resmen ne zaman açıkladı? Haziran ayının ilk haftasında.
Biraz empati yapın, siz Barzani olsanız ne yaparsınız? O da aynısını yapıyor. ABD göz kırpıyor, İsrail alenen destekliyor, Türkiye karşı çıktığını son haftada yüksek sesle dillendiriyor, ambargo altındaki İran şiddetle karşıyım diyor ama nasıl, ABD’nin desteğiyle kurulan Irak merkezi hükümeti (mış) gibi yapıyor…
Tekrar soruyorum, siz Barzani olsanız ne yaparsınız? Havaya girmiş, gazı almış kişi ne yaparsa onu yaparsınız. İşte Barzani’nin yaptığı da budur.
Kuzey Irak’ta bağımsız bir devlet kurulması halinde bir şey olmayacağına Barzani inandırılmış olmalı ki, ne 1926 yılında, Türkiye, Irak ve İngiltere arasında imzalanan Ankara Antlaşmasını ne de Milletler Cemiyeti’nin 29 Ekim 1924 tarihli kararını dikkate alıyor.
Barzani oralı olmasa da Türkiye, son MGK kararının arkasında sonuna kadar durmalı ve TBMM’nden geçen tezkereyle verilen mesajların ifasını sağlamalıdır. Zor oyunu bozar…
Zor oyunu bozamaz veya birileri bozdurmaz ise, “Sarı Öküz” hikayesinde olduğu gibi sırada başkaca kumpaslar var demektir. Yani, güç odakları tarihi yeniden yazmaya, coğrafyaları yeniden belirlemeye karar vermiştir. İşte tam burada Türk’ün birliği ve misyonu ortaya çıkmalıdır. Tarihimiz bunun örnekleriyle doludur, yeter ki Türk gibi düşünülsün.
Es-selam olsun, ves-selam olsun, has-kelam olsun bölünemez yurduma ve anlı şanlı orduma.