Son bir kaç yıldır kurumlar şu şekilde ele geçiriliyor. Önce medyada hedefe alınan kurumun bir sorun haline geldiği işleniyor.Bir ağızdan eleştiriler yapılıyor. Toplumda sorunun çözümü yönünde beklenti oluşturulduktan sonra da -kendi inşa ettikleri yapay sorunu- çözüyormuş gibi, ilgili kurumun ya yapısı değiştirilerek uyumlu hale getiriliyor, yahut ele geçiriliyor.
Bunun adı sorun inşasıdır, 21. yüzyıl siyasetinin yeni tekniklerinden biridir. Toplumsal rızanın imali için önce bir sorun inşa edilmekte, ardından harekete geçilmektedir. Böyle olunca da kimsenin itiraza mecali kalmamakta, -sosyal mühendislik- hiç bir ciddi tepki ile karşılaşmadan icra edilebilmektedir.
Bu tip operasyonların en önemli ayağı yazılı ve görsel medyadır. Eğer medya yeterince ele geçirilememiş, güçlü bir karşı medya söz konusuysa bu tip operasyonları gerçekleştirmek çok zordur. Onun için önce -sorunu inşa edecek- medya ele geçirilir, daha sonra da hedefe alınan her kurum için ayrı ayrı sorunlar inşa edilir.
Vatandaş fikir sahibi olabilmek için yeterli bilgi kanallarına sahip değilse bu tek taraflı kanallar üzerinden fikirlerini oluşturur, eşya ve olayları oradan aldığı bilgilerle yorumlar.
Sorun inşası, algı yönetimini bir siyaset tarzı olarak gören parti ve grupların en önemli silahıdır. Bu iş için kullanılan en önemli kanallardan biri de sosyal medyadır. Aynı anda binlerce trolün bir konu üzerinden verdikleri mesaj milyonlara ulaşıp onları etkileyebilmektedir. Son yıllarda bir çok tutuklunun önce serbest bırakılıp daha sonra sosyal medya baskısı ile tekrar tutuklanması bunun en canlı örneğidir.
AYM üzerinden koparılan fırtınayı da bu minvalde değerlendirmek gerekir. Yapılan şey, toplumu bir sorunun varlığına ikna ederek, AYM'ye operasyon yapmayı meşrulaştırmaktan başka bir şey değildir. Geçmişte Ergenekon, Balyoz gibi davalar aynı yollarla topluma kabul ettirildi. Bu davaların muhatapları yine aynı yollarla tahliye edildi.Çoklu baro, TTB gibi kurumlar üzerinde yapılan tartışmalar hep aynı ele geçirmeye zemin oluşturmanın çabaları. Zira bugüne kadar dönüştürülen hiç bir kurum daha demokrat daha çoğulcu bir hale getirilmedi.
Siyasetin bu şekilde yapıldığı toplumlarda gerçeklik duygusu kaybolur. Daha kötüsü gerçek, yapay gerçeği örten bir perde gibi görülür.İnsanlar gördüklerine, yaşadıklarına, elleri ile tuttuklarına, kulakları ile işittiklerine değil, her gün bir çok kanaldan kendilerine empoze edilene inanır. Bu sadece günlük siyasetle ilgili değildir.İnşa edilmiş sorunlarla, geçmiş, savaşlar, kahramanlar, liderler yeniden yorumlanır. Mesela önce terörü kışkırtıp, yahut seyredip sonra da terör var diyerek darbe yapmak böyle bir teşebbüstür. Terör inşa edilen sorun, darbe hedeftir. 12 Eylül'den sonra 2. Ordu Komutanı Bedrettin Demirel;" darbeye bir yıl önce karar verdik, şartların olgunlaşması için bekledik "derken işte bunu kasdetmişti. İdam cezası getirmek için, bazı suç biçimlerini abartmak, suçlular hiç ceza görmüyorlarmış gibi algı oluşturmak sorunun inşası, idamı getirmek de hedeflenen amaçtır. Aynı silahı dış güçler de kullanır, hedef ülkeleri zayıflatmak, istikrarsızlaştırmak, mümkün olursa bölmek veya iktidarları değiştirmek için o ülkelerde buna göre sorunlar inşa edilir. Bugün bazılarının -Kürt sorunu- dedikleri şey de büyük oranda inşadır.İnsanları ezildiklerine, farklı muamele gördüklerine, devletin kendilerine düşman olduğuna inandırmak sorunun inşası, bölmek,istikrarsızlaştırmak, içe kapatmak , enerjisini tüketmek amaçtır. Daha bir çok örnek verilebilir. Bu girdaptan kurtulmanın yolu, bilgiye ulaşmak için farklı kanallar kullanmak ve her habere eleştirel yaklaşmaktır.