Dikkat ederseniz Tayyip Beyin Yavaş’a olan yaklaşımı Ekrem Bey’e olandan 180 derece farklı. Hatta ‘’Tayyip Beyin CHP’de en sıcak yaklaştığı siyasetçi kimdir?’’ sorusunun cevabı kesinlikle Yavaş’tır. Bunda İmamoğlu ve Yavaş’ın Tayyip Beye olan tavırlarının birbirinin zıddı olması muhakkak etkilidir. Mesela Ekrem Bey başkan olduğundan beri Erdoğan’ı havalimanında sadece bir kez karşılamış. Mansur Bey ise çok önemli mazeretinin olduğu birkaç istisna dışında karşılama seremonilerinin hepsine katılmış. Bu seremonilerin çoğunda Tayyip Beyle sohbet ederek Ankara’yla ilgili taleplerde bulunmuş. Ankara’daki karşılamaların sayısı tahminen İstanbul’un üç katından fazladır.

Girdiği bütün seçimleri kazanmış olmanın getirdiği özgüven, Tayyip Beyin sonuçları çok ağır olacak bir hata yapmasına yol açtı. Tayyip Bey, 2017 yılında, yerel seçimlere iki yıl varken Topbaş, Gökçek, Altepe ve Uğur gibi sevilen belediye başkanlarını istifa ettirdi. Bu yaklaşım 2019 yılında, Ankara ve İstanbul’un kaybedilmesine ve Bursa ile Balıkesir’in kıl payı farkla kazanılmasına yol açtı. 2024 seçimlerinde Bursa ve Balıkesir’de kaybedildi ve Ankara ile İstanbul’da fark açıldı. Oysa bu dört kent Ak Partinin genel ve yerel, bütün seçimleri farklı kazandığı kentlerdi.

 ‘’Neden böyle hareket edildi, bu istifaların gerçek nedeni neydi?’’ sorusunun yanıtını bugün bile bilmiyoruz. Başkanların Fetöcü oldukları iddiası makul değil. Zira Topbaş ve Altepe MSP’ den beri milli görüşçü. Hayatları o camiada geçmiş. Melih Bey gençliğinde milli mücadeleci. Daha sonraki yıllarda ülkücülere yakın olmuş. Bu isimlerin Fetö ile 17-25 aralıktan önce muhakkak ilişkisi olmuştur. Kimin yoktu ki? Neticede bu zatlar siyasetçi. Oya ihtiyaçları var. Her kesimle görüşmeleri normaldir. Ama insanlara ilişkileri var diye Fetöcü demek haksızlıktır. Hele de siyasetçilere.

Bir başka iddia, bu kentlerde oylar düştüğü için başkanların değiştirildiği. Bu kentlerde oylar düşmüş olabilir ama bunun çözümü görevdeki insanları istifa ettirmek değildir. Zira başkan seviyesinde istifa hem partide hem de bahse konu şehirlerde deprem demektir. Oylar daha da düşer. Seçimlerden önce anket yaptırırsınız kim en çok oyu alıyorsa aday gösterirsiniz. Hem deprem yaşamazsınız hem de başkanları seven vatandaşların oylarını kaybetmezsiniz. Kaldı ki arka arkaya yapılan hatalara rağmen 2019 seçimlerinde iki şehir kazanıldı, iki şehir kıl payı kaybedildi. Demek ki 2017 yılında oylar düşük değilmiş. Belediye başkanlarının özgül ağırlıkları nedeniyle bu kentleri şekillendiremeyen parti içi odakların, Tayyip beyi yanlış yönlendirerek, istifa süreçlerini başlattığını düşünüyorum.

Tayyip Bey, 2019’dan beri, kaybedilen İstanbul ve Ankara’yı kazanmaya ve diğer metropollerdeki erimeyi durdurmaya çalışmasına rağmen başarılı olamadı. Yıldırım, Kurum, Altınok ve Özhaseki kötü adaylar değillerdi. İki seçim tecrübesi de paradigmanın partideki mevcut dinamiklerle değişmeyeceğini gösteriyor.

Tayyip Bey 23 Şubat’ta yapılacak büyük kongrede Ak Partiyi merkeze çekerek, zayıflayan milliyetçi ve merkez sağ kanatları güçlendirerek, kaybedilen oyların kazanılacağı bir yapı oluşturmaya çalışıyor. Seçimlerden sonra Ak Partiye katılan isimlere bakıldığında bu siyaset açıkça görülür.

Kongreden sonra kaybedilen metropollerin nasıl kazanılacağı sorusu daha da ağırlık kazanacak. Zira yaptırılan onlarca anketin teyit ettiği bir bilgi var: Ak Partide İstanbul ve Ankara’da durumu değiştirecek seviyede ağırlığı olan isimler yok. İşte bu noktada Mansur Yavaş ismi devreye giriyor. Ak Partinin yaptırdığı anketlere göre Yavaş aday gösterildiğinde İstanbul kazanılıyor. Yanlış okumadınız, Yavaş, Ak Partinin İstanbul belediye başkan adayı olduğunda kazanıyor.

Yavaş İstanbul’dan aday gösterilince Yavaş’ın kefil olabileceği ve uygun göreceği mesai arkadaşlarından biri de Ankara’da aday gösterilecek. Yani geçmişte kendiliğinden gerçekleşen ve bu nedenle kıymeti fark edilmeyen Ak Parti+ Topbaş= Zafer ve Ak Parti+ Gökçek=Zafer formülleri Ak Parti+ Yavaş=Zafer olarak revize edilecek. Tayyip Bey bu formülün önünü açık tutmak için Yavaşla ilişkilerini olabildiğince iyi tutuyor.

Genel seçimlerde yüksek ihtimalle Erdoğan, İmamoğlu ve Yavaş’ın aday olacağı gözüküyor. Seçimleri Erdoğan’ın kazandığını varsaydığımızda Yavaş CHP’den ayrılmış hatta CHP’lilere göre seçimlerin kaybına neden olmuş olacak. Yavaş, küçük bir partiden aday olduğunda Ankara’yı kaybedebilir. Zira CHP+ Yavaş formülü seçimleri kazandırdı. Bu aşamada Yavaş’a Ak Partinin İstanbul adayı olması ve Ankara’yı şekillendirmesi önerilecek. Böylece Yavaş fiili olarak ülkenin en güçlü ikinci siyasetçisi olacak. Ak Parti, bir türlü alamadığı iki metropolü alacak ve Yavaş’ın Ak Partiye katılması ülkenin dört bir yanında oy artışları getirecek.

İkiye bölünerek girilen seçimleri kazanma ihtimali düşük olmakla birlikte eğer cumhurbaşkanlığı seçimlerini İmamoğlu kazanırsa bu durumda da aynı formül uygulanabilir. Seçimleri Yavaş kazanırsa formül kendiliğinden ortadan kalkar.

Yanlış anlaşılmasın ortada kararlaştırılmış ve kesinleştirilmiş bir strateji henüz yok. Zira 2027, 2028 ve 2029’a daha çok var. Fakat Beştepe’de bu formül üzerinde çalışılıyor. Bu formülün gerçekleşme ihtimalinin olması için Yavaş’la ilişkiler iyi tutuluyor. Yavaş İstanbul adayı olduğunda kazanabilsin diye yıpratılmıyor.

İmamoğlu’nun ceza verilerek engelleneceğini sananlar yanılıyorlar. İmamoğlu seçimlere yolsuzluk davalarıyla yıpratılmış olarak katılacak. Birçok okurumun Yavaş’ın Ak Partiye katılabileceği tespitimi uç hatta imkansız bulacağının farkındayım. Kendilerine Tayyip Beyin kendisine çok sert muhalefet yapan üç DYP genel başkanını (Çiller, Ağar, Soylu), iki ANAP genel başkanını (Mumcu, Özdemir) ve Kurtulmuş’u hatırlatırım. Erdoğan partisinin çok zayıf olduğu Adana’da belediyeyi Aytaç Durak’ı aday göstererek kazanmadı mı?