Bahçeli “Apo gelsin mecliste konuşsun” deyince, bu ülkede ne kadar Apocuk varsa hep birlikte konuşmaya başladılar.
Kimisi “Müslüman Aydınlar” adı ile, kimisi Kürt Çalıştayı ismiyle şunu yapacaksınız, bunu yapacaksınız diyerek, ülkeyi yönetenlere talimat verecek kadar cüretlerini artırdılar. Bahçeli’nin çağrısı, etnikçi çevreler tarafından devletin yenilgisi olarak okundu. Onun için istek ve taleplerinin arkası kesilmiyor.
Müslüman Aydınlar şablonunu kullananlar,
federasyon istemiş, yani biz de devlet olalım sonra bir federasyon çatısı altında birleşiriz demişlerdi. Öcalan da yıllardır bir ‘Ortadoğu federasyonundan’
bahsediyor. Aslında hepsi aynı kaptan yemleniyorlar, birbirlerinden farkları yok. Aydın sıfatına Müslümanı eklemeleri, haince taleplerine dini meşruiyet kazandırmak için. Yoksa bu ülkede - gerçek dindarları tenzih ederek söyleyeyim- Kürtçülükle siyasal İslamcılık bir madalyonun iki yüzü gibidir. İkisi de milli devleti yok etmeye, devlet içinde devlet çıkarmaya çalışıyor.
Aynı kapsamda Erdoğan’ın “milli ve yerli" dediği HÜDAPAR da bir çalıştay düzenledi. DEM partinin gerisinde kalmamak için iki gün boyunca sunumlar yapıldı. Bazı eski ve yeni AKP milletvekilleri de oradaydılar. İki uluslu bir devlet, Kürtçe eğitim ve devlete isyan edenlerden özür dilenmesini istediler. Bu açıkça devlete isyana meşruiyet ve İslami kılıf giydirmekti. Bu tavrın İslam’la, dini duyarlılıkla alakasının olmadığı ortada. Çünkü ehli sünnete göre, devlet başkanı fasık da olsa isyan yasaktır, cezası ölümdür. Bismillahlarla, Salavatlarla başlayan konuşmalar, ‘DİN’e yönelik pozitif bir katkı değil, “Dindarları Kazanma”ya matuf propaganda amaçlı argümanlardır.
Dindar, mütedeyyin, saf, temiz insanları tavlamak ve ameliyata razı etmek için verilen rüşvetlerdir. Hedef önce iki dilli, iki toplumlu bir Türkiye, sonrasında bağımsız bir KÜRDİSTAN’dır.
Ayrıca Şeyh Said’in de Seyyit Rıza’nın da Kürtçülüğü tartışmalıdır. Şeyh Said’in hiçbir savunmasında Kürtlük vurgusu yoktur, kendisi de Kürt değil Zaza’dır. Onu Kürtlüğe mal ederek bir Kürt isyan tarihi oluşturmak için malzeme olarak kullanıyorlar. Yoksa şeyh Said umurlarında değil. Nitekim Öcalan Şeyh Said’in, “Kürt ulusal kurtuluşçusu değil, din ağırlıklı bir feodal otonomici” olduğunu söylüyor.
Bahçeli’nin çağrısı tek bir işe yaradı; ihanetin DEM parti ve PKK ile sınırlı olmadığını gösterdi. Bu grupların herhangi birinin taleplerini kabul, ülkenin bölünmesini kabuldür.
Belli ki APO, yakın bir gelecekte silah bırakma çağrısı yapacak,
muhtemelen karşılığında ne istendiğini muğlak bırakacaktır.
Bunu vatandaşın hazmetme kapasitesine göre zamana yayacaklardır. Çağrıdan sonra iktidar bunu hem PKK’yı tasfiye ettik diye satacak, hem de DEM parti ile CHP’nin temas ve işbirliğini keserek onun da desteği ile Erdoğan bir defa daha seçilsin diye Anayasayı değiştirecektir. Ancak bu değişim sadece CB seçimi ile sınırlı kalmayacak muhtemelen ayrılıkçıların taleplerinin bir kısmı da anayasaya yansıtılacaktır. Bunun adı bir defa daha seçilmek uğruna, ülkeyi ateşe atmaktır.