Habererk imtiyaz sahibi Sayın İsmail Türk ile beraber, İstanbul’dan yola çıkıp 8 ilde bazı aday arkadaşlarımıza destek vermek, Anadolu’da seçimi yakından teneffüs etmek için 6 günlük bir yolculuk yaptık.
Seçim sahasında; CHP, İYİ Parti, Refah Partisi, Zafer Partisi dışında çalışma yapan partiler ile hiç karşılaşmadık!
Özellikle iktidar partisi tamamen temas değil, “görsellikler” ile daha masraflı bir seçim çalışmasına imza atıyor!
İktidarın seçim kampanyasının ana teması “terör”.
Bu sebep ile hiç çekinmeden, hiçbir delil ve mahkeme kararına dayanmaksızın muhalefetin tamamını “terörist” başlığı altında topluyor.
Din, seçim kampanyasının ikinci önemli unsuruna dönüşmüş durumda.
Sanırım “dinsiz/imansız teröristler” ile seçim kampanyasını karakolda tamamlayacağız!
…..
Yakın arkadaşlarımız bile bu “terör” mantığının içine sıkışmış vaziyette!
Terör ve teröristler, ülkede siyaset yolu ile değil, silah yolu ile netice almaya çalışan insanlık dışı odaklardır.
Bu odakların ülke siyasetine etki ettiklerini düşünmek, bu düşünceyi kürsülerde itham ederek söylemek tam olarak teröre teslim olmak değil midir?
Seçimi kazanmak için ülkeyi ithamlar ile germek mi gerekiyor?
İktidar seçim stratejisi için ülke nüfusunun çoğunluğuna terörist demeye çekinmiyor!
Hayret…
…..
Bundan tam 43 yıl önce TRT kanalında her gün ana haberlerde yakalanan teröristler gösterilirdi; bir masa, masanın üzerinde değişik dergi ve kitaplar, mermi, silah, patlayıcılar…
Masanın arka kısmına dizilmiş “teröristler (yani biz); “şu kadar sağ/sol terörist örgütsel dokümanlar ve suç aletleri ile yakalandı! Yapılan sorgulamalarında; …………….. suçlarını işlediklerini itiraf ettiler! Sıkıyönetim askeri mahkemesince tutuklanıp, askeri cezaevine konuldular!”
Ben 43 sene öncesinin teröristiyim(!)
Benim gibi “diğer teröristler” ile birlikte yıllarca askeri cezaevlerinde ömür tükettik…
Karıştır/barıştır diye uyguladıkları bir metot ile birbirinin düşmanı olan ülkücüler ve solcular aynı koğuşlarda senelerce bir arada tutuldu.
Bizleri tutuklayanlara göre “vatan haini, teröristlerdik!”
Kimler mi?
Alparslan Türkeş(!) Muhsin Yazıcıoğlu(!) başta olmak üzere hepimiz!
Bizim hain bilip savaştığımız solcular ile yıllarca aynı koğuş ve hücrelerde; birbirimizin kaderini gözledik!
Tuvaletleri kullanmak için, her gün WC sıralarında bekledik!
Gece yarılarında çığlıklar ile defalarca yataklarımızdan fırladık!
Bizim (hain olarak bildiğimiz) solcular kadar hain olduğumuzu(!) devlet (darbeciler ile) bize öğretti…
…
Aslında bir daha terörist olmamaya yemin etmiştim!
Asla bir daha terörist olmayacaktım!
Benim kararımda bir sorun yok, ama nedense durduğum yer açısından yine terörist sayılıp tutuklandım!
43 sene önce, 1980 Eylül’ünde Ülkücü/MHP’li olduğum için!
2016 Eylül’ünde “MHP’ye sızıp ele geçirme” iddiası ile!
Şimdi ise bir seçim arifesinde (Cambridge Analytica, iyi saate olsunlar seçim sistemi belirleyicileri seçim stratejisine göre) “değişim” isteyerek, “millet ittifakına” oy vermeyi düşünerek; tekrar “terörist olmak” üzereyim!
Ben ya uslanmaz bir teröristim!
Veya ülkemde “terörün” sulandırılması için kullanılan bir aparatım!
Dün MHP’li olduğum için, şimdi MHP’li olmadığım için, “terörist” oluyorum!
Benim terörden arınmam için ne yapmam gerekiyor?