Günün yorgunluğunu atmak için her zamanki gibi bahçesine çekilmişti Emekli Tahir Amca. Elinde çay bardağı, yüzünde derin bir huzur vardı. Radyo açık, Cumhurbaşkanı’nın konuşması fonda yankılanıyordu:

"Eski Türkiye artık tamamen geride kalmıştır. İnsanımızın kökeninden, inancından ötekileştirildiği günler geride kaldı. Yokluk ve yoksulluğun olduğu o eski günler artık tamamen geride kaldı. Çok ağır bedeller ödeyerek elde ettiğimiz kazanımlarımızı kimsenin elimizden almasına müsaade etmeyiz. Eski günleri özleyenlere, bizi eski karanlık günlere tekrar çekmek isteyenlere asla eyvallah etmeyiz."

Tam o sırada komşusu Fikri Bey, kapıda belirdi. Yanında Almanya’dan yeni gelen çocukluk arkadaşı Recep vardı. Recep, yıllar önce Almanya’ya göçmüş, orada dönerci olmuş, ama hala her başarısını şeyhinin duasına bağlayan biriydi. Her şeyi şeyhinden bilen bir tarkat mensubu idi.

"Tahir Amca! Babam geldi, bir çayını içelim dedik," diye seslendi Fikri Bey.

Tahir Amca gülümseyerek başını salladı. "Hoş geldin Recep! Gelin, oturun da şu radyodaki güzel sözleri dinleyelim. Bak ne diyor Cumhurbaşkanımız, eski karanlık günlere dönmeyeceğiz diyor, şükürler olsun!"

Recep sandalyesine oturup, başıyla onayladı. "Aynen öyle Tahir, çok şükür, şeyhimin duasıyla ben de Almanya’da mal mülk sahibi oldum. Ama bu millet, hâlâ şikâyet ediyor. Açlık varmış, geçim zor diyormuş. Hâlbuki sabırlı olup dua etseler, her şey hallolur. Eğer her şeyi sorun olarak görüyorlarsa bizim şeyhimizden dua istesinler her sorunları çözülür!..”

Tahir Amca da bu düşünceyi onaylayarak konuştu. "Aynen Recep! Biz de burada çalışıyoruz, şükrediyoruz. Bu millet devletten medet umuyor. Asıl sorumluluk vatandaşa düşer. Her şeye iktidar nasıl yetişsin? Herkes kendi işini yapsa, memleket güllük gülistanlık olur."

Fikri Bey sessizce onları dinliyordu, sonunda dayanamayıp lafa girdi. "Amca, Recep Amca, siz hep vatandaşı suçluyorsunuz ama bir düşünün, bu siyasetçiler halka ne vaat ediyor? İş, aş, huzur… Kimse seçimde ya açlık, ya vatan diye bir tercih sunmuyor. İktidarı seçiyoruz çünkü bize daha iyi bir hayat vaat ediyorlar. Onlar da bu vaatlerin sorumluluğunu taşımaz mı?"

Tahir Amca kaşlarını çatarak Fikri Bey'e baktı. "Fikri, doğru diyorsun, ama herkesin kendi sorumluluğu var. Hükümet ne kadar çalışsa da, vatandaş tembelse ne yapsın? Açlık kötü bir şey ama vatansızlık ondan da kötü. Bizim milletin önce bunu anlaması lazım."

Fikri Bey, emekli Tahir amcasının bu savunmasına gülümseyerek karşılık verdi. "Ama amca, sen diyorsun ki, vatandaş ya aç kalsın, ya da vatansız! Peki, bu millet aç kalmasın diye çalışan yöneticilerin sorumluluğu yok mu? Niye vatandaş hep sabredecek, hep dua edecek? Hükümet neden çalışıp bu sorunları çözmüyor? Yoksa siyasetçinin tek işi, vatandaşı dua etmeye teşvik etmek mi?"

Recep bu laflar karşısında bir an afalladı, sonra toparlanıp konuştu: "Ama evladım, bizim şeyhimiz hep der ki, 'Sabırla her şeyin üstesinden gelinir.' Almanya’da ben çok çektim, ama sabrettim. Şimdi Allah'a şükür, halim yerinde. Burada da aynı şey geçerli. Devletimiz çalışıyor, vatandaş da sabredip dua edecek."

Fikri Bey bu cevaba bir kez daha gülümseyerek karşılık verdi. "Yani babacığım, Tahir amcacığım Almanya’da bile çalışıp kazanmanın arkasında sabır ve dua mı var? Sence oradaki devletin sağladığı imkânlar, iş fırsatları, sosyal güvence hiç mi önemli değil? Bizim millet de bunları istiyor, açlıkla imtihan yerine refah içinde yaşamak istiyor. Bu taleplerin karşılanması da siyasetçilerin sorumluluğu değil mi?"

Emekli Tahir Amca ve dönerci Recep, hemen itiraz ettiler; “haşa, sen dinden mi çıkacaksın?...” Tahir Amca son bir yudum çay aldı, derin bir nefes çekti. "Fikri, bu millet her zaman sabırlı olmalı, dua etmeli. Ama senin söylediklerin duymamış olalım, yöneticiler de bu milletin refahı için çalışmalı eyvallah da herkes haddini bilecek(!) teröristlerin ağzı ile konuşma!....”

Recep başını onaylayarak başını salladı “oğlum sen teröristlere mi karıştın?”

Fikri Bey son bir kez gülümsedi, "Amca, hem aç kalmayı razı olmazsak terörist mi oluyoruz?...”

Vakit olsa idi eskiden ne kuyruklar vardı? Ülke az kalsın nasıl elden gidiyordu! Başörtülü bacılarımız neler çekti! Anlatsak da dinlesen…

Emekli Tahir Amca yokluklardan yokluğa nasıl ulaştı? Dönerci Recep’in vatana uzak tokluğu ile, aç kalanlara neden kızdığını anlatmaya devam edeceğiz?