Kiralar, giyim, ısınma, mecburi gıda ürünleri ve diğer temel ihtiyaç maddelerinin fiyatları, emeklinin aldığı maaşın çok çok üstünde. Bugün, 14 bin 469 TL maaşla bir emekli, ancak 8 gün yaşayabilir. Sonraki günlerde ise temel ihtiyaçlarını karşılamak için borçlanmak zorunda kalır. Bu maaş, emekli için geçinmek bir yana, sadece geçim derdini birkaç günlüğüne ötelemekten başka bir işe yaramaz. Verilen zam, emekliyle alay edilmekten başka bir anlam taşımıyor.
Emekliler, işçiler, memurlar, yani toplumun en düşük gelir gruplarında yer alan milyonlarca vatandaş, hükümetin son açıklamalarına karşın hala perişan durumda. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Işıkhan’ın, emekli maaşlarını yüzde 15,75 artırarak 14 bin 469 liraya çıkardığını duyurması, sadece rakamsal bir oyun olmaktan öteye gitmiyor. Bugün, bu artış, milyonlarca emeklinin, işçinin ve memurun karşı karşıya olduğu gerçekliği yansıtmıyor. Çünkü enflasyon oranları ortada; gıda fiyatlarından kiralara, sağlık harcamalarından ulaşım masraflarına kadar her şey fırlamış durumda.
Örneğin, dana kıymanın kilogram fiyatı 449,90 TL ile 736,90 TL arasında değişirken, domatesin kilosu ise 33,99 TL’ye kadar çıkmış. Temel gıda ürünleri, emeklinin, işçinin, memurun maaşlarının neredeyse tamamını yutacak kadar pahalandı. Kiralar, gıda fiyatları, elektrik ve doğalgaz faturaları, sağlık giderleri bu maaşı kolayca eritir. Kaldı ki, bu artış, enflasyon oranlarını bile dengeleyemiyor. Hükümetin açıkladığı maaş artışları, bu denli yüksek bir enflasyon karşısında sadece “geçim derdini bir süre daha öteleme” anlamına geliyor.
Emekli, işçi ve memur için, maaş artışları ile geçim sağlamak bir hayal haline gelmiş durumda. Hükümetin ekonomik politikaları, halkın büyük kısmını zor durumda bırakıyor. Çalışan kesim, yüksek vergiler, düşük maaşlar ve artan yaşam maliyetleri arasında sıkışıp kalmışken, emekliler ise neredeyse bir avuç parayla hayatta kalmaya çalışıyor. Üstelik, yıllarca emek vererek kazandıkları bu maaşlar, artık onları geçindirmeye yetmiyor.
Hükümetin yaptığı bu açıklamalar, bir yandan halkın tepkisini yatıştırmaya çalışırken, diğer yandan emekçi kesimlerin karşılaştığı büyük ekonomik eşitsizlikleri görmezden geliyor. Emeklilerin, işçilerin, memurların yaşadığı zorluklar, sadece maaş artışlarıyla çözülemeyecek kadar büyük. Onların gerçek talepleri, sadece daha yüksek maaşlar değil, aynı zamanda daha uygun yaşam koşulları, sağlık hizmetlerine erişim, güvenceli iş imkanları ve enflasyon karşısında korunan bir gelir yapısı. Bugün 14 bin 469 TL’lik bir maaşla geçinmek mümkün değil. Emekliler, işçiler, memurlar perişan halde. Bu maaş artışları, halkın ekonomik olarak ayağa kalkmasına yardımcı olamaz. Çünkü yapılan artış, yaşanan enflasyonun ve hayat pahalılığının çok gerisinde kalıyor.
Emekli, işçi ve memurun yaşadığı bu büyük mağduriyet, hükümetin yanlış ekonomik politikalarının ve sınırsız rant ekonomisinin bir sonucudur. Şimdi, hükümetin kendini bu küçük maaş artışlarıyla aklamaya çalışması, halkın gerçek ihtiyaçlarından uzaklaşması demektir. Bu durum, sadece “bozdur bozdur harca” mantığıyla geçiştirilemeyecek kadar ciddi ve çözüm bekleyen bir problemdir.