Türkler, tarihe damga vurmak istiyorlarsa; tarihlerini bilmek zorundalar. Aksi halde onun bunun kültürü etkisiyle sağa sola savrulup dururlar.
Tıpkı günümüzde olduğu gibi!.
Biz yönetim olarak 18 yıldır daha ne olacağımıza karar vermiş değiliz; Şeriat sistemi mi, demokrasi mi, başkanlık mı? Zaman zaman demokrasi düdüğü, zaman zaman cemaat eksenli şeriat denemesi ile savrulmaktayız.
Bilge Kaan, Oğuz Türklerinin lideridir. Göçebelikten sıyrılmak ister, yerleşik hayata geçmek arzusundadır. Bunun yollarını araştırdı. Budizm dinine geçerek Oğuzları yerleşik hayata taşımak istedi.
Bilge Kaan’ın kayınpederi Tonyukuk, bu fikre ve duruma şiddetle karşı çıktı. Tonyukuk, devletin BAŞBAKANLIK makamındadır. Yani Kaan’dan sonraki tek yetkili kişi!. Bu da göstermektedir ki, BAŞBAKANLIK kurumunun ilk uygulayıcısı biz Türkleriz. Başbakanlık sistemi yüzde yüz bir Türk devlet sistemidir. Ne yazık ki biz bu güzel sistemi 2016 yılında ucube bir “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi “ adına referandumla kaldırdık.
Yani kendi kurduğumuz, kendi icadımız olan BAŞBAKANLIK sistemini yine bizler kendi irademizle (referandum) yıktık, uygulamadan kaldırdık.
Konumuza dönersek. Tonyukuk’un Budizme geçme fikrine karşı çıkmasının nedeni: Budizmin tembel, hımbıl, insanları uyuşturan sufistike insanlar için uygun olabileceği, fakaaat her daim atak, hareketli, canlı ve eylemci bir özellik taşıyan biz Türkler için uygun olmadığınaydı.
Bu gerekçelerle Budizmin asla Türklerin dini olamayacağına yüce hakan Bilge Kaan’ı ikna eder.
Bu hikayeyi baz alırsak; Sn. Bahçeli’nin dinamik, hareketli bir yapıya sahip ülkücüleri ne hale getirdiğini bir düşünelim.
Ne yazık ki, dün her yerde ses veren, her alanda biz varız diyen ülkücüler pasifleştirildiler. Biz demiyoruz ki, sokaklarda çatışılsın, terörün bir parçası olsun.
Ne acıdır ki, günümüzde uygulanan politika ülkücüleri, hımbıllaştırma, AKP’nin güdümünde bir yandaş oluşturma yolunda. AKP’nin yanlış ve doğrularına, gözü kapalı “EVET” diyenler, ÜLKÜCÜ olabilirler mi?
Bu durum ülkemiz adına endişe vericidir. Zira dünkü ülkücüler, ülkenin kaderinde pozitif söz sahibi idiler.
Bu duruma “Dur” diyecek bir Tonyukuk gerekiyor.
Feraseti, bilgeliği ile öne çıkan, geleceği ve olacakları önceden sezebilen bir yiğit ve gözü pek Tonyukuk gerek.
Oğuz Atalarımzı Budist olmaktan kurtaran bir Tonyukuk gibi; atak, vatansever, dinamik ülkücüleri de Bahçeli’nin hımbıllaştırma politikalarından kurtaracak bir TONYUKUK.
Ey bilge Tonyukuk nerelerdesin?
Bir Bozkurt Mustafa Kemal gerek, öldü bitti, hasta adam denen Türkleri; “Bir Türk Dünyaya Bedel, Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur, Ne mutlu Türküm diyene!” diyerek Türkü şaha kaldıran Atatürk gibi bir Bozkurt gerek.
İyi Parti ve Sn. Akşener, Tonyukuk olma yolunda ve iddiasındalar. Niyet halis ise akıbet, hayırlı olur. Bekleyip göreceğiz. Bu yolda, çarık giyenlere başarılar diliyorum.