Türk devletlerinin başkanları 5-6 temmuzda Şuşa’ da toplanıyor. Toplantı birçok açıdan önemli ve ilgi çekici. Zirvenin Şuşa’da yapılması çok iyi düşünülmüş bir hamle. Böylece Türk devletlerinin başkanları, uluslararası kamuoyuna, Dağlık Karabağ sorununda Azerbaycan’la beraber olduklarını deklare etmiş oluyorlar. ‘’Karabağ, her karışıyla Türk toprağıdır.’’ diyorlar.

Azerbaycan, işgalden kurtarıldığında tamamen yıkılmış olan Şuşa’nın sadece üç yılda, 8 devlet başkanını misafir edecek noktaya getirildiğini, dosta düşmana göstermiş oluyor. Başta ev sahibi olan Aliyev, ki o KKTC Cumhurbaşkanını da toplantıya diğer devlet başkanlarıyla eşit statüde davet ederek daha fazlasını da hak ediyor, olmak üzere Şuşa Zirvesine katılan bütün başkanlarımızı alkışlıyorum.

Bakü, Türkiye dışındaki Türk devletlerinin, İkinci Karabağ Savaşında Azerbaycan’a tam ve açık destek vermemesinden dolayı kırgın ve tavırlıydı. Bu zirveyle bu kırgınlıkta giderilmiş ve Azerbaycan’a güçlü bir destek verilmiş olacak. Aslında, özellikle Ermenistan’la Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütüne (KGAÖ) üye olan Kazakistan ve Kırgızistan, bu örgütün kınama bildirisi yayınlamasına dahi müsaade etmeyerek Azerbaycan’a örtülü de olsa destek vermişlerdi.

Zirve, gayri resmi yani önceden programlanmamış olması nedeniyle de ilgi çekiyor. Daha önce sadece bir tane gayri resmi zirve, yine Aliyev’in davetiyle, Türkiye’de yaşanan deprem felaketi münasebetiyle gerçekleştirilmişti. Hamdolsun Şuşa Zirvesi bir felaket üzerine yapılmıyor. ‘’Neden bir sonraki zirve beklenmedi, bu kadar acil ve önemli ne var?’’ soruları, bir açıklama yapılmadığından zihnimizi kurcalıyor. 

TDT kurulduğundan beri yapılan her zirvenin en önemli gündem maddesi Hazar geçişli nakil hatları. Hatta Türk Keneşi döneminde de nakil hatları sürekli gündemdeydi. Bu hatların yapılmasını tedarikçi ülkeler yani Kazakistan, Türkmenistan ve Azerbaycan çok istiyor. Geçiş ülkesi konumundaki Türkiye ve Gürcistan’da son derece arzulu. ABD ve AB, Avrupa’nın enerji bağımsızlığını sağlayacak olan bu projeye tam destek veriyor. Finansman sıkıntısı yok. Neden bir türlü imzalar atılmıyor ve inşaat süreci başlatılmıyor? Zirve toplantılarının hepsinin sonuç bildirgesinde Hazar geçişli nakil hatlarına tam ve güçlü destek açıklanıyor ama bir türlü prosedür tamamlanamıyor.

Hazar’ın statüsünün netleşmesi, yüksek rezervli yeni sahaların bulunması, Azerbaycan ile Türkmenistan’ın ihtilaflı sahaları birlikte işletmek konusunda anlaşması, Karabağ sorununun çözülmesi ve Zangezur koridoru, Hazar geçişli nakil hatları projesini güçlendirdi. Nakil hatları Gürcistan yerine Zangezur koridorundan geçirilirse, yapım maliyeti ve geçiş ücretleri düşeceğinden proje daha da karlı olacak.

Azerbaycan’la Türkiye arasında faaliyete geçen nakil hatları sayesinde iki ülke ekonomik olarak entegre oldu. Ekonomik entegrasyonun sonucunda ‘’tek millet iki devlet’’ noktasına gelindi. Hazar geçişli hatlar yapıldığında Kazakistan ve Türkmenistan’la olan ilişkilerimiz de aynı seviyeye gelecek. Bu proje sürüncemede bırakılmaya devam edilirse, tedarikçi ülkeler ya yeni hatları da Çin’le yapacaklar ya da Çin’in de desteklediği Afganistan-Pakistan alternatifine yönelecekler. Her iki durumda da Türk ülkeleri ekonomik olarak Çin’e tam bağımlı hale gelecekler. Bunun sonucunda Pekin’in Orta Asya’daki siyasi ağırlığı artacak.  

Sürüncemede bırakılmaması gereken bir konu da Türk ülkeleri arasındaki ilişkileri geliştirmekten sorumlu olacak ve genel seçimle göreve gelecek olan, Türk Dünyası Parlamentosu. Başlangıçta sadece danışma görevi ifa etmesi gerektiğini düşündüğüm parlamento da hangi ülkenin ne kadar sandalyesi olacağı, sadece nüfus baz alınarak belirlenmemeli. Çünkü nüfus tek kriter olursa sandalyelerin ekseriyeti Türkiye’ye ait olur. Buda diğer ülkeleri rahatsız eder. Kırgızistan ve Türkmenistan gibi nüfusu az olan ülkeler kendilerini anlamsız hisseder. Nüfus baz alınmalı ama her ülkeye ayrılan minimum ve maksimum sandalye sayısı belirlenmeli. Yani üye ülkelerin sandalye sayısı 20’den az, 50’den çok olamaz gibi bir kriter getirilmeli.

Bir başka mühim konu da örgütün genişlemesi. Sürekli yeni katılım olması örgütü güçlendirir, halkları motive eder. Dünyaya güçlü bir mesaj verilmiş olur. AB neden genişledi? Şanghay İşbirliği Örgütü ve BRİCS neden genişliyor? Tacikistan, Bosna-Hersek, Kosova, Arnavutluk, Gürcistan ve Moğolistan davet edilen ilk ülkeler olmalı. Adım atılması gereken diğer hayati konular; ortak gümrük birliğine geçilmesi, üye ülkelerin vatandaşlarına vizesiz ve pasaportsuz seyahat imkanı sağlanması ve bir Türk Taburu kurulması. Her zirvede yeni kararlar alınmalı ve müjdeler verilmeli ki milletimiz moral bulsun, Türk birliğine olan güven artsın.