Devlet Beyin mecliste Dem Partili milletvekilleriyle tokalaşmasının üzerinden bir ay geçti. Devlet Beyin tokalaşmadan sonra yaptığı hamleler, yeni çözüm süreci beklentilerinin zirve yapmasına yol açtı. TUSAŞ’ a yapılan terör saldırısından sonra Türk Ordusunun Irak ve Suriye’nin kuzeyinde geniş kapsamlı harekatlar düzenlemesi ve Esenyurt operasyonu, beklentiye girenleri şok etti.

Oysa cumhur ittifakının pozisyonu çok net. Devlet Bey, terörist başını nutuk atsın diye ya da istediği gibi konuşsun diye Dem grubuna davet etmedi. Terörist başının yapacağı konuşmanın çerçevesini çizdi hatta ne konuşacağını deklere etti: ‘’Terör örgütünü lağıv ettiğini haykır.’’ Devlet Bey, Umut Hakkını gündeme getirdi zira terörist başının talimatlarını uygulamak istemeyen teröristler onun hapiste olmasını bahane ediyorlar. ‘’Liderimiz özgür değil. T.C. ne derse yapmak zorunda’’ diyorlar.

Devlet Beyin hamleleri MHP’ye oy kazandırmaz bilakis oy kaybettirir. Anketlere göre halkın %75’i yeni bir çözüm sürecine karşı. %80’den fazlası terörist başının, %70’den fazlası Demirtaş’ın cezaevinde kalmasından yana. Vaziyet buyken Devlet Bey, memleketin hayrına olduğuna emin olmadığı hiçbir şeyin içinde olmaz. Siyasi hayatını riske etmez.

Ankara, Türkiye’ye tam manasıyla teslim olan ve terör odakları üzerindeki etkisini koruyan Apo’yu muhatap alacak ama asla pazarlık etmeyecek. Hazırlanan pakete Kandil’i, Dem Partiyi, YPG’yi, Demirtaş’ı ve türev örgütleri Apo ikna edecek. Terörist başı, terör örgütünü lağıv etme çağrısında bulunacak ve bu çağrının akabinde ikna süreci başlayacak. Demirtaş ancak teslimiyet gösterirse sürece dahil edilecek ki son yaptığı açıklamalar çizgisinin bu olacağını gösteriyor. PKK ikna olursa ne ala. İkna olmazsa bölünen, yalnızlaşan ve Apo’ya isyan ettiği için Dem tabanında da meşruiyetini kaybeden PKK’nın üzerine topla tüfekle gidilecek. Türkiye her halükarda güney sınırlarında 30 kilometre genişliğinde güvenlik koridoru oluşturacak.

APO, terör örgütü mensuplarının gözünde büyük bir dava adamı, bir filozof. Kitapları sürekli okunuyor. Sınavlar kitaplarından yapılıyor. Suriye’nin kuzeyindeki YPG-PYD bölgesinde her yerde resimleri, sözleri, büstleri ve heykelleri var. PKK kurulduğundan beri onu kutsuyor. Bu aşamada Kandil’in adeta ilahlaştırdığı terörist başının sözünden çıkması, ona muhalefet etmesi çok zor. Buna rağmen böyle bir tavır alırlarsa militanların çoğu, Dem Parti, YPG ve diaspora onları dinlemeyeceğinden bölünürler ve güç kaybederler.

PKK’lılar ve Dem Partililer anayasal güvence istemekten, üçüncü bir ülkenin, ki bu ABD, hakemliğinde masaya oturmaktan bahsediyorlar. Aç tavuk kendini darı ambarında görürmüş. Bırakın anayasal güvenceyi ve ABD’nin hakemliğinde masaya oturmayı, oturulacak bir masa dahi olmayacak.

Terörist başı istenen adımları atarsa, PKK ve türev terör örgütleri, liderlerini dinlerse Apo ev hapsine alınacak. Cezaevlerindeki teröristler etap etap salınacak. Dağdaki teröristler pişmanlık yasasından yararlanarak ya serbest kalacaklar ya da kısa süre hapis yatacaklar. Lider kadro sürgüne gidecek. Artık terör örgütü olmadığından kayyum atanmayacak. Paket bu. Teröristlerin bir kısmı terörist başını dinler bir kısmı dinlemezse yani örgüt bölünürse dinleyenler paketten yararlanacaklar. Dinlemeyenler yok edilecekler.

Ankara bu paket dışında kendi inisiyatifiyle adımlar atabilir. Kürtçe ilk ve orta öğretimde yani üniversiteye kadar seçmeli ders olarak öğretilebilir. Ders saatlerinin sayısı arttırılabilir. İl, ilçe ve köylerin Türkçe isimlerinin yanında Kürtçe isimlerinin kullanılmasına izin verilebilir. Bunların amacı Kürt vatandaşlarla bütünleşmektir.

 Ankara’nın netleştiremediği YPG konusu ikinci aşamaya bırakıldı. YPG, PKK’nın yan örgütü fakat aynı zamanda ABD’nin kontrolünde. ABD’nin izni olmadan hiçbir şey yapamaz. ABD bölgeden çekilse bile çok büyük yatırım yaptığı bu örgütün kontrolünden çıkmasına izin vermez. Türkiye, güneyinde ne zaman ne yapacağı belli olmayan, yüz bin askeri olan bir yapıya müsaade edemez.

YPG kaynaklarına göre Ankara, YPG konusunda farklı alternatifler üzerinde çalışıyor. Bunların ilki örgütün üst yönetiminde Türkiye’nin istediği değişikliklerin yapılarak tasfiye edilenlerin sürgüne gönderilmesi. YPG birliklerinin aynı ÖSO gibi Türk subaylarının denetimine girmesi. ABD, bu öneriyi kendisi de süreçte kalmak şartıyla kabul edebilir.

İkinci alternatif YPG’nin Barzani’ye bağlanması. Bu alternatif, Barzani Türkiye ile birlikte hareket ettiği için gündemde. Barzani’nin Suriye’nin kuzeyinde toplumsal tabanı var. YPG ele geçirmeden önce bu bölgenin bir kısmı Barzani’nin elindeydi. YPG, ABD’nin desteğiyle saldırınca yenildiler ve Kuzey Irak’a çekildiler. Bugün Irak’ta beş yüz bin civarında Suriyeli Kürt ve binlerce Roj peşmergesi denilen silahlı milisler ikamet ediyor.

Üçüncü alternatif, YPG’nin ÖSO’ ya katılması ki bu olacak iş değil. ÖSÖ dindar örgütlerden oluşuyor. YPG dinsiz bir örgüt. Dördüncü alternatif, Şam’la yapılacak görüşmeler çerçevesinde, YPG’ nin Suriye Ordusuna katılması ki, bu ne ABD’nin ne Türkiye’nin ne YPG’nin nede terörist başının işine gelmez.

Ankara her durumda Türkiye’nin kazanacağını ve PKK terörünün bu sefer bitirilebileceği kanaatinde. Diyelim ki, Apo etkili olamadı. Türkiye, ‘’elinden geleni yapmasına ve büyük tavizler vermesine rağmen müspet yanıt alamamış’’ olacak. Elimizi kolumuzu bağlayan Batılılara söyleyecek söz kalmayacak. Diyelim örgüt tüm şartları kabul etti, terör bitecek. Diyelim örgüt bölündü. Bu da lehimize çünkü zayıflayacaklar.

 "Makale pazar günü kaleme alındı."