Öyle günler yaşıyor, öyle sözler duyuyoruz ki, insanın hayret edesi geliyor. Bir de bu tür yanlışları savunan insanları gördük mü onlar adına ve memleket adına kahroluyoruz.
Bazı vatandaşlarımız kendi kendilerine bu gerilim ikliminin sebebini soruyor ve sorguluyorlar. Onlara yardımcı olmak için psikoloji biliminden acizane bir açıklama getirelim istedik. Tahmin ediyoruz ki, Maslow’un psikolojik tahlili zihnimizde ki soruları cevaplayacaktır.
***
Ünlü Psikolog Maslow insan davranışlarını doğrudan etkileyen güdüler ve güdülerin hiyerarşisi hususunda dünya tarafından kabul edilmiş araştırma sonuçları ortaya koymuştur.
Psikoloğun bu konuda ki görüşlerine “Maslow Pramidi” ismini verenlerde vardır.
Maslow’a göre “fizyolojik güdü” piramidin alt katlarında bulunurken en üstün güdü olarak “kendini gerçekleştirme güdüsü” bulunur.
Ünlü psikolojiye göre kendini gerçekleştirme en üstün insan ihtiyacıdır. Bütün yetenek ve nitelikleri aktif kullanmayı ve bütün potansiyeli geliştirip gerçekleştirmeyi kapsar.
Kendini gerçekleştiren insanlar; fiziksel, duygusal ve bilişsel özelliklerinin farkındadırlar, kendilerini iyi tanırlar.
Bu şahısların nesnel ve hakikat algıları vardır. Fiziki ve biyolojik özelliklerini oldukları gibi kabul ederler.
Kendilerini bir işe adayabilirler, sorumluluk alabilirler, davranışlarında sadelik ve doğallık egemendir. Bağımsız karakterlidirler, özel yaşamlarına saygı talepleri vardır.
Üstün ideallerin sahibidirler, bütün insanlığa yönelik olarak empati ve sevgi sahibidirler.
Lüks yaşam peşinde koşmazlar, demokratik bir karakter sahibidirler.
Görüşleri ve tavırları taklit değil yaratıcı düşünce içerir.
Diğer insanlar ve toplum ile olukça ilgili ve saygılıdırlar.
Bu tür insanlar nevrotik davranış bozuklukları göstermezler.
Maslow’un araştırmalarına göre bu tür insanlar arasında önemli bir ortak nokta bulunmaktadır. Bunların çocukluklarında fizyolojik ve güvenlik ihtiyaçları karşılanmıştır.
Bu sebeple ömürlerinin geri kalan bölümlerinde maddi lezzetlerin peşinde koşmazlar. Yüce ideallere kendilerini adayabilirler. Dürüst ve ilkeli bir tutum sergilerler.
***
Türkiye’de yaşatılan gerginliğe Maslow’un araştırmaları ışığında bakınca;
Maddi lezzetleri tatmaktan doyuma ulaşmayan, otokratik karekter sahibi kişi veya kişilerin ülkemizi bir lastik gibi gerdiğini görüyoruz.
Hele de çocukluğunu yaşamasına fırsat tanımayan, sert mizaçlı bir baba varsa taşlar yerine oturuyor demektir.
Kimin, kimlerin eline kaldık?
Ne diyelim; Allah sonumuzu hayra çıkarsın!