Aslında daha eskilere gitmek lazım.
Toplumsal siyasal hayatta mutlak bir gerçek vardır.
“Teşkilatlı azınlıklar teşkilatsız çoğunlukları yönetirler”
Onlar kendi içlerinde kapalı teşkilatlanmış bir azınlık idi ve kendilerini, kendi toplumlarını siyaset yolu ile zenginleştirmeyi kafalarına koymuşlardı.
1994 mahalli idareler (belediyeler) seçimlerinde Türkiye’nin en büyük iki metropolleri İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyelerini ele geçirmişlerdi.
Bugün İBB’nin yıllık bütçesi 10 milyar dolar civarında. Ele geçirilen maddi gücün büyüklüğü Türkiye çapında idi.
ABD stratejistlerinin belediye başkanlıklarının alınmasından sonra gözlerine batıldığı ve ilişkilerin belediye başkanlığı zamanında başlayıp devam ettiği zannediliyor.
21 yıldan önce 21 yıla giden kuruluşun bir incelenmesi gerekir.
Kısaca uydurma bir ceza. Türkçü Ziya Gökalp’in şiirini okudu diye cezaevine giren ilk T.C. vatandaşı herhalde Tayyip beydir.
Yahu Ziya Gökalp Türk Millî Eğitim Bakanlığının okullarında okutuluyor.
Türk milleti mağdurların yanındadır.
Parlatılan, cilalanan bir 3 aylık otel konforunda cezaevi algısı. (Cezaevinin o zamanki savcısı daha sonra Ankara başsavcısı, akabinde de Yargıtay üyesi oldu)
Cezaevinden çıkışta bir 3 aylık ABD gezisi. (Dil öğrenme bahanesiyle)
Bu arada Türkiye’de ABD büyükelçisi ve içlerinde Tuğrul Türkeş’inde olduğu dış bağlantılı bazı isimler
21 yılın başlatılacağı siyasal oluşumu organize etmeye başlıyorlar. (Siyasal İslamcı yazar Abdurrahman Dilipak, Ali Bulaç ve yazar Erol Mütercimler’in Ak Partinin kuruluş hikayesini anlatan yazıları videoları açık kaynaklarda var)
İstanbul boğazının lüks bir yalısında çizilen ABD eksenli İslam dinini kullanacak Ak Parti projesi 21 yıl önce çizilip hayata geçirildi.
Kuruluşu, başlangıcı bu olan bir proje iktidardan ne beklemeliydik.
Tabi ki kendilerini iktidara getirenlere hizmet etmelerini.
Zaten öylede oldu…
ABD BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) diye Ortadoğu’da ve Kuzey Afrika’da tüm var olan devletleri parçalara bölecek ve İsrail’i bölgesel önemli.
Bir güç yapmak isteyen bir proje hazırlamıştı ve bu projenin Türkiye ayağı için kurulan Ak Parti iktidara taşınmıştı.
ABD Irak’ta 3,5 milyon insan katletti .
Libya’yı 3 parçaya böldü.
Mısır’da İhtilal yaparak kendi valisi rolündeki bir generali devlet başkanlığına getirdi.
Suudi Arabistan zaten kendi kontrolündeyken, Arabistan’ın güneyinde Yemen bölgesinde iç savaş çıkarttı.
Cezayir ve Tunus’ta iç karışıklıklar çıkarttı.
Kıbrıs da Türk bölgesini Rumların kontrolüne geçmesini sağlayacak Annan Planını iktidar vasıtası ile kabul ettirdi. (Annan planını Rumlar reddetti diye önümüzdeki yıllarda raftan indirilmeyeceğini söyleyemeyiz)
Suriye 3 parçaya bölündü.
Suriyeli 8 milyon göçmen işgalci Türkiye’ye göç ettirildi.
Bu göç mühendisliği Türkiye’yi istikrarsızlaştıracak ve Türkiye iç sorunlarla boğuşurken bölünmesi gerçekleşecek. Bölünme için 70 bin askerlik bir ordu hazırlandı. Tıpkı 100 yıl önce hazırlanan Yunan ordusunun İzmir’den işgale giriştiği gibi PKK/PYD ordusu da Türkiye’ye Suriye’nin kuzeyinden işgal etmek üzere hazırlandı.
Annan planını Kıbrıs Türklerine zorla, hile ile kabul ettirilmesi başlı başına bir hıyaneti kesbedir.
Türkiye Süleyman Şah türbesinin terkedilmesiyle Cumhuriyet tarihinde ilk toprak kaybına uğramıştır.
Biz sıradan vatandaşların FETÖ’nün ABD kontrolünde bir ihanet hareketi olduğunu anlayabildiğimiz halde Ak Parti kuruluşta olduğu gibi 11 yıl ortaklığa devam etmiş.
Ergenekon, Balyoz davalarının savcılığına soyunmuş. Tayyip Erdoğan ABD hizmetindeki şimdi kaçak olan savcıya kendi zırhlı makam aracını vermiş ve bu davaların savcısı olduğunu söylemişti.
PKK ile müzakerelere oturup Abdullah Öcalan’ın 10 maddelik anayasa değişikliğini öneren mektubunu tüm TV kanallarında naklen yayınlatmış.
Türk milliyetçiliğini ayaklarının altına aldığını söylemiş.
HDPKK milletvekilleri ile zamanın başbakan yardımcıları ve bakanları Dolmabahçe Sarayında kucak kucağa poz vermişlerdi.
Dön baba dönelim devam ederken, trenden bir yolcu iniyor, diğer yolcu trene biniyordu.
Önce liberaller sonra FETÖ, sonra PKK en sonda MHP halen durum bu.
Türkiye hiç hissetmediği kadar bir beka sorununu hissetti.
Beka sorunu hani varoluş veya yok oluş sorunu devletin başı ve küçük ortağı tarafından defalarca dillendirildi.
21 yılda utanacağımız şeyler oldu.
Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir Türkiye başbakanı ABD askerleri için dua etti.
Irak’ta üst düzey askerlerimizin başına Çuval geçirilerek tutuklandığını gördük.
Hükümete “Bir nota verin bari” diyenlere zamanın başbakanı “Müzik notası mı?” diye cevap verdi.
Türk toprağı olan Süleyman Şah türbesi sınırımızın yanına taşınma suretiyle toprak kaybına sebep oldu.
ABD başkanı ile bir toplantıdan çıkarken merdivende 5 dakikalık karşılaşma topluma “Önemli görüşme” olarak sunuldu.
Türk devlet başkanının mal varlığı ABD nezlinde bir rehin alma olarak kullanıldı, belki de halende kullanılıyor.
Barzani peşmergeleri Türk şehirleri olan Kerkük ve Musul’u işgal edip yağmalarken Türkiye başbakanı “Bana Türkmenlikle gelmeyin” dedi.
Türkiye’ye 8 milyon Suriyeli işgalci göçmenin girmesine, Türkiye’nin önemli metropollerinde göçmen gettolarının oluşmasına, mahallelerin işgal edilmesine (Tabii şimdilik) ön ayak oldu.
Emperyalizmin projesinin uygulayıcısı oldu.
Para pul hesapları bir yana, 2002’de Türkiye’de kişi başı yıllık gelir 3 bin dolardı.
Almanya’da 15 bin dolardı.
2022’de Türkiye’de kişi başı yıllık gelir 6500 dolar oldu.
Almanya’da 60 bin dolar oldu.
Yaşı uygun olanlar hatırlar, uygun olmayanlar araştırıp bulabilirler.
Din istismarcılığı yaptılar.
Türkiye’de 6 milyon insanın deist olduğu tahmin ediliyor.
Devletle kavga ettiler, vatandaşın devlet kurumlarına olan güveni en alt seviyelere düştü.
Siyaset üstü hiçbir değerlerinin olmadığını tüm toplum gördü çünkü akla gelinebilecek, önlerine gelen her olayı siyaseten kullanmaktan çekinmediler.
Türk milletini garanti verilen köprülerle, yollarla soymaya devam ediyorlar.
Başkanlık sistemi diye bir ucube ile Türk demokrasisini 150 yıl geriye götürdüler.
Demokrasi liginden görüntüde demokrasi ligine düşürdüler.
İHA ve SİHA’lar çok iyi oldu.
İHA ve SİHA’ları da yapardık 21 yılda herhalde.
Bu ülkede din üzerinden siyaset yapanlar o kadar inananlarında hayal kırıklığı yaşattı ki gittikten sonra 50 yıl daha iktidar yüzü göremeyecekler.
CHP’den beter olacaklar…