Hala niye kaybettiklerini anlayamadılar; CB Erdoğan, sandığa gitmeyen seçmenleri işaret ediyor. Onlar sandığa gitseymiş durum farklı olurmuş… Vatandaşın oyunu cepte görmenin, onu hafife almanın tipik bir yansımasıdır bu. Sandığa gitmeyen vatandaşın tepkilerinin kendilerine olduğunu göremiyorlar. 

En doğru tabir –ahlaksız- siyasetin kaybettiğidir. Genel seçimlerde millete ne sözler verildiğini hatırlayın, enflasyon düşecek, emekli ve dar gelirlinin refah düzeyi yükseltilecek, mülakatlar kaldırılacak, kul hakkı yenilmeyecekti. Bunların hangisi oldu? 

Ahlaksız siyaset deyişim şundan: seçim partiler arasında olmasına rağmen devletin tüm imkanları Cumhur İttifakı için seferber edildi. 

TRT, hükümetin borazanı gibi çalıştı, devletin televizyonuna muhalefet partileri çıkarılmadı. 

Bakanların tamamı parti militanı gibi çalıştı. 

Paralı troller vasıtasıyla muhalefet partileri ve temsilcilerine her türlü iftira atıldı. 

Genel seçimlerdeki montaj siyaseti yerel seçimlerde de devam etti. 

Kan ağlayan Gazze seçim malzemesi haline getirildi. 

Miting meydanlarında timsah gözyaşları dökülürken, arkadan İsrail beslenmeye devam edildi. 

Yalan, iftira, rüşvet, oy satın alma siyasetin tabii bir parçası haline getirildi. 

Cumhur ittifakını eleştirenler ya FETÖ’cü ya DEM’ci ilan edildi. Oysa DEM’le kapalı kapılar ardında pazarlık yapan AKP’ydi. 

Kısacası seçim kazanmak için hiçbir ahlaki ve insani hassasiyet dikkate alınmadı. Siyasi rekabet, dini bir rekabet gibi sunuldu. Cübbesinin etekleri çamura batmış birinin fetvasıyla toplum etkilenmeye çalışıldı. Sonunda millet, bu yoz ve çürümüş siyasete daha fazla dayanamayarak onu kustu. Mesele budur! Bunda elbette ekonominin, iç ve dış politikada yapılan yanlışların tesiri vardır. Ama esas sebep siyasetin cumhuriyet tarihinde benzeri görülmeyecek derecede ahlaksızlaştırılmasıdır. 

VAN’DA YAPILAN YANLIŞ 

Van Büyükşehir Başkanlığı seçimini DEM adayı Abdullah Zeydan kazandı. Bu zat daha önce “PKK sizi tükürükle boğar” dediği için ceza almış, daha sonra siyasi yasaklarını mahkeme kararıyla kaldırmıştı.  

Bu kafada birinin, belediye başkanı olması elbette rahatsız edicidir. Bir benzeri de CHP listesinden Esenyurt Belediye Başkanı olan Ahmet Özer’dir. Bu zatın böyle bir sözü yok ama İmralı Tutanaklarında” Öcalan’ın perspektifinden daha iyi ve üstün perspektif bulamadığına dair” sözleri var. Dileyen teferruatını Kayıp Barış isimli kitabımda bulabilir.  

Bütün bu gerçeklere rağmen demokrasi oyununda kazananın hakkını teslim etmek hukukun ve vicdanın gereğidir. Adalet siyasete bakmaz, bakmamalıdır da.  Hesap hatası yapılmışsa, bunu hesabının o kararı veren yargıçtan sorulması gerekir. Zeydan’ın mazbatasının geri alınmasının, onu seçenlerde meydana getirdiği duygu kırılmalarını düşünün. Bu, karşı taraftaki haksızlığa uğrama duygusunu beslemek DEM’in ekmeğine yağ sürmektir. Adaletsizlik, insanları hem devletten uzaklaştırır hem de militanlaştırır. Bu akıl dışı tasarrufla hem ayrılıkçı, bölücü çevrelerin eline malzeme verilmiş, hem de tepkiler üzerine geri adım atılarak DEM’e bir sokak zaferi hediye edilmiştir.  

Hep söylüyorum; bu ülkeyi hiçbir örgüt bölemez, bölemeyecektir. Ama yönetenlerin hatası, ihtirası bu ülkeyi tahmin edilemeyecek badirelere sürükleyebilir. Madem bu tiplerin seçilmesinden rahatsızsınız, o zaman yapılacak iş basittir; rant için bir günde kanun veya CB kararnamesi çıkarabiliyorsunuz. Milli bütünlüğümüz için de “terör örgütü üyesi olup hüküm giymiş hiç kimse aday olamaz” diye bir yasa çıkarın bu tartışmalar bitsin. Memnu hakların iadesinde süreleri düşüren de AKP’ şikâyet eden de AKP. Her yanlış adım bu ülkenin dibini oymaya çalışanların kâr hanesine yazılıyor. Ne olur biraz akıl ve izan lütfen!