Kıymetli okuyucular bilindiği üzre modern toplum/modern birey eğitim, kültür, adabı muaşeret sahibi olmanın yanında modern kıyafet sahibi olmayı da gerektirir.
25 Kasım kılık kıyafet kanunun 98. yılı münasebeti ile kıyafet devrimi konusuna biraz değinmek istiyorum.
Cumhuriyetin temel kazanımlarının neredeyse tamamında olduğu gibi bu konu dada belli bir ideolojik merkezden neşredilen bir hayli yalan ve yanlış bilgiler kamuoyunun kafasında soru işaretleri oluşturmaktadır.
2 Eylül 1925 yılı 2431 sayılı bakanlar kurulu kararnamesi ile çağın modası gereği “halkın kendiliğinden giymeye başladığı Şapkayı devlet memurlarının da giymesi mecburiyeti” getirildi.
25 Kasım 1925’te ise TBMM 671 sayılı yasa ile şapka iktisası (giyilmesi) hakkında kanunu kabul etti.
Kanunun 1. Maddesi ise şöyleydi; “TBMM üyeleri ile yerel yönetimlerdeki bütün memurlar ile hizmetliler Türk milletinin giymeyi kabul ettiği ŞAPKAYI giymek mecburiyetindedir” …
Görüldüğü gibi bu kanun doğrudan halkı mecbur kılmamış bilakis milletvekilleri ile devlet memurlarını mecburi kılmıştır. Belli bir kesimin iddia ettiği gibi çarşaf ve peçe ile ilgili bir yasa çıkmamıştır. Bazı yerel yönetimlerin modern kadın kıyafetlerini teşvik amaçlı tavsiye niteliğinde uygulamaları olmuştur.
Yine belli bir merkezden iddia edilen Erzurum’da ŞALCI bacı adlı bir kadının peçe taktığı için idam edildiği konusu tamamen toplumu en zayıf yerinden vurarak parçalamak maksatlı büyük bir yalandır ispat edebilene bütün servetimi bağışlamaya hazırım.
30 Kasım 1925’te ceza Kanunu’nun 131. Maddesinde yapılan bir değişiklikle “yetkili olmadığı halde sarık veya dinsel kıyafet taşıyanlar 3 aydan 1 yıla kadar hapis yatacaklardır.” Sıradan vatandaşların şapkasız dolaşması suç değildi…
Daha sonraki yıllarda bu cezalar hafifletilerek 50 TL para cezasına kadar indirildi. Daha sonra bu cezaların çoğu affedildi. Ancak bu konuları çarpıtarak toplumu birbirine düşürenleri tarih ve maşeri vicdan affetmeyecektir…
Belli bir kesimin salya sümük ağlayarak iddia ettiklerinin tersine şapka kanuna muhalefetten bir kişi bile asılmamıştır.
İmam hatip yıllarında çok dinlediğim zaman zaman da etkilendiğim İskilipli Atıf hocada yine iddia edildiği gibi şapka devrimine muhalefetten değil vatana ihanetten asılmıştır. En etkili yalan; içinde doğru olan yalandır sözünden hareketle İskilipli atıf hocanın tevkif edilmeden 2 yıl önce yazdığı “Frenk mügallatlığı ve şapka” adlı kitabı iddianamede yer almış ancak İngiliz muhipler cemiyeti ile yakın ilişkileri, kuvvacı karşıtı bildirileri, Rize ayaklanmasına ön ayak olması, Yunan tayyarelerinden atılan bildirilerin sahibi olması (bunların hepsi tarihin huzurunda vesika olarak durmaktadır) vb. dolayısı ile asılmıştır.
Siyasal İslamcıların VELİ zat olarak dramatize ettikleri İskilipli Atıf Hoca o günün Fetullah Gülen’idir…
Özetle Cumhuriyet Osmanlı’da düşünülmeyen veya denenmeyen hiçbir uygulamayı hayata geçirmemiştir ilk kılık kıyafet devrimi Osmanlı’da 2. Mahmut döneminde devlet memurlarına fes, setre ve pantolon giymeyi
Zorunlu hale getirmesi ile yapılmıştır o dönem bu uygulamalarından dolayı 2. Mahmud’a gavur Mahmud lakabını takmışlardır oysa bugün sözde Osmanlıcıyım diyenler bir dönem gavur giysisi denilen FES’i savunarak FES takanların yalanlarından beslenmektedir…
Kalın sağlıcakla