Dünya tarihinde gelmiş geçmiş stratejik askeri deha olarak üç isimden bahsedilir Makedon, Büyük İskender, Fransız Napolyon Bonaparte, Türk Mustafa Kemal Atatürk.

“Dünya tek devlet olsaydı başkenti İstanbul olurdu “

Bu sözü Napolyon söylemiş. Herhalde masanın üstüne dünya haritasını koymuş bakmış bakmış, uzun uzun düşünmüş, tabii kafasında içinde tüm Avrupa ön Asya, Rusya, Ortadoğu ve Kuzey Afrikanın olduğu bir dünya devletini kurgularken, bu devletin başkentinin neresi olabileceğini planlamış ve İstanbul olabileceği noktasında bir karara varmış.

İstanbul tarihin her döneminde tüm dünyanın çekim merkezi olmuş, 8 bin yıldır da olmaya devam ediyor.

Dünyayı yönetenler ve yönetmeye çalışanların gözleri mutlaka hep İstanbul’dadır.

İkinci dünya savaşının gerçek galipleri ABD ve Rusya’yı da bu kategoride değerlendirmek gerekir. Gerek ABD’nin gerekse Rusya’nın İstanbul üzerinde planları olduğu bilinmektedir.

Lozan anlaşmasında tam tarif edilemeyen boğazlardaki kontrol 1936 da Montrö anlaşması ile Türkiye’nin kontrolünde kalmıştır.

Montrö anlaşması Türkiye ile Rusya arasında olduğu için ABD devre dışı kalmış, 1936 da Rusya’yı gerçek düşman olarak görmeyen ABD müdahil olmadığına pişman olduğu bir anlaşma olduğu görülüyor.

Bu durumu gazeteci Arslan Bulut’un rahmetli Aytunç Altındal ile yaptığı röportajda, Aytunç beyin anlattıklarından anlıyoruz.

“1948 de Maks Weston Thornburg raporu “

- 1950 den sonra Türkiye’de Demokrat Partinin iktidara geleceği İstanbul’un idari olarak 3 bölgeye ayrılacağı 1 bölge Anadolu yakası, 2 bölge Tarihi Sur İçi ve İstanbul boğazının Rumeli tarafı 3 bölge, İstanbul’un Trakya tarafı.

2 nci bölgenin yani tarihi Sur İçinin 3 dinin ortak merkezi, Vatikan türü bir yapı olması öngörülmekte idi.

Cumhuriyetle birlikte Anadolu’dan aldığı göçlerle İstanbul’da bir Türk nüfus kesafeti oluştuğundan öncelikle bu kesafetin sulandırılması gerekmekte idi.

Tüm emperyalist işbirlikçileri bölücüler İstanbul için hesap yapmış. Talabani 1996 da “Hayalim İstanbul’un başkent olduğu birleşik Ortadoğu devletidir“ diye röportaj vermiş, HDP kongresinde Selahaddin Demirtaş “İstanbul en büyük kürt şehridir“ demiştir

Türkiye Cumhuriyeti Lozan ve Montrö ile tapu altına alınmıştır.

Türk devletini yönetenlerin Lozan ve Montrö ile ilgili ileri geri konuşmaları Türkiye’nin tapusuyla ilgili ileri geri konuşmaları anlamına gelir ve bu durumu ancak vatana ihanetle izah edebiliriz.

Son yıllarda mecburi göçler yolu ile demografik yapısı bozulmaya çalışılan Türk nüfus kesafetinin karıştırılmaya çalışılmasını, kanal açma yolu ile sınırsal bölümlere çalışılması ve anlaşmaların sarsılmaya çalışılması, Türk egemenliğinin sorgulanmasına sebep olunacak işler yapılmasını, bu bağlamda değerlendirmek gerekir.

“FETÖ’cü danışmanların yerine ABD’li danışmanlar mı geldi?” diye sormadan edemiyoruz.

Hoş yok birbirinden farkları ama danışman isteyenin ya gözleri kör ya da eli kolu bağlı.