Dünyaca ünlü beyin cerrahı Prof.Dr. Gazi Yaşargil, Beypazarı kökenli olup, 1925 tarihinde Diyarbakır'ın Lice ilçesinde doğdu.
Babası Mülki İdare Amiri'ydi.
Ankara Atatürk Lisesinden mezun oldu.
1949 yılında Basel Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirdi.
Uzman Beyin Cerrahı, Doç.Dr., Prof.Dr., Ord.Prof.Dr. ünvanlarını Zürih Üniversitesi'nde aldı.
İleri düzeyde Almanca ve İngilizce biliyor.
1977 yılında Brüksel Başkonsolosluğumuzda görevliyken, Brüksel Büyükelçimiz Sulhi Dişlioğlu direkt telefondan beni arayarak "Evladım Vahit acele yanıma gelir misin?" dedi.
Korkarak Büyükelçi Dişlioğlu'nun makamına gittim.
Genellikle Büyükelçi Dişlioğlu bir işten dolayı fırçalayacağı memurları makamına davet ederdi.
Fırçalanan memurlar yüzleri kızarmış vaziyette Büyükelçiliği terk ederlerdi.
Büyükelçi'nin Sekreteri beni bekletmeden makam'a aldı.
Büyükelçi gülerek elimi sıktı, hal ve hatırımı sordu.
Yakınım Osman Bölükbaşı ile dün telefonla konuştuklarını ve engin tecrübesinden istifade ettiğini söyledi.
Bana sade bir kahve ile maden suyu ikram etti.
Büyükelçi Dişlioğlu babasının Yozgat'ın Dişli Köyünden ve hemşehri olduğumuzu belirtti.
Babacan tavrıyla beni sakinleştiren Brüksel Büyükelçimiz konuya girdi ve özetle şunları söyledi:
"Tanınmış bir ses sanatçımız şu anda Zürih'te tedavi görüyor.
Beyin ameliyatı olacak. Ameliyatını da Beyin Cerrahı Prof.Dr. Gazi Yaşargil yapacak.
Sen girişken ve sempatik birisisin.
Seni on günlüğüne Zürih'e göndereceğiz.
Uçak biletini ve otel rezervasyonunu yaptırdık.
Senden ricam Prof. Dr. Gazi Yaşargil ile görüş, hasta hakkında bilgi al ve gelişmeleri bana bildir.
Ses sanatçısını da her gün ziyaret et, selam ve sevgilerimi ilet. Zürih Başkonsolosluğumuz ile sakın temasa geçme."
Büyükelçimizin yanından ayrılırken bir zarf içerisinde bana bir miktar İsviçre frangı harçlık da verdi.
Belçika'nın SABENA Havayollarına ait bir uçakla Brüksel'den Zürih'e uçtum.
Rezervasyonumun yapıldığı otele yerleştim.
Ertesi günü hastanede yatan ses sanatçımızı ziyaret ettim. Büyükelçimiz Sulhi Dişlioğlu'nun selam ve geçmiş olsun dileklerini ilettim.
Ses sanatçısının anası da yanındaydı.
Anası eşarplı, eli yüzü nurlu bir Anadolu kadınıydı.
Daha sonra Prof.Dr. Gazi Yaşargil ile görüşmeye gittim, sekreterine kendimi tanıttım.
Sekreter, Hoca'nın çok meşgul olduğunu söyledi.
Sekreter'e Türkiye'nin Brüksel Büyükelçisi Sulhi Dişlioğlu'nun Özel Temsilcisi olarak geldiğimi, Yaşargil’i mutlaka görmem gerektiğini Fransızca olarak söyledim.
Zürih'te Almanca konuşuluyor.
Sekreter Prof.Yaşargil ile Almanca konuştu.
Bir saat sonra gelirsem Hoca'nın beni kabul edebileceğini söyledi.
Bir saat sonra Sekreter'in kapısına dayandım.
10 dakika sonra Sekreter beni Hoca'nın makamına götürdü.
Prof. Dr. Gazi Yaşargil beni soğuk bir şekilde karşıladı.
Neden kendisini rahatsız ettiğimi kibar bir dille izah ettim.
Prof. Dr. Yaşargil özetle şunları söyledi:
"Delikanlı niye geldiğini biliyorum. Türkiye’den gelen ses sanatçısının ameliyatını en iyi şekilde yapmaya çalışacağım.
Türkiye'den üst düzey bürokratlar bu hasta Hanımefendi için beni sık sık arıyorlar.
Türkiye benim kıymetimi bilmedi. Ben Beypazarlıyım ve Türkoğlu Türk’üm. Askerliğimi yapmadığım gerekçesiyle beni vatandaşlıktan attınız. Başka bir ülkenin pasaportuyla seyahat etmeye utanıyorum." dedi.
Hoca haklı olarak öfkeliydi.
Prof. Dr. Gazi Yaşargil o zaman yürürlükte olan 1111 sayılı kanunun 25'inci maddesinin (ç) bendi gereğince Bakanlar Kurulu kararıyla Türk vatandaşlığından çıkarılmıştı.
Tabi bu durum rahmetli MENDERES’İN deyimiyle "Fahiş bir hataydı."
Rahmetli Alparslan Türkeş 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra Başbakanlık Müsteşarlığı koltuğuna oturdu.
Yani ortada Başbakan olmadığına göre fiilen Başbakan idi.
Süleyman Demirel 1924 doğumlu olup, 1960 yılında henüz vatani görevini 36 yaşında olmasına rağmen ifa etmemişti.
Darbe sonrası Demirel asker kaçağı olduğu gerekçesiyle Ankara Merkez Komutanlığında nezarete alınıyor.
Durumu öğrenen Başbakanlık Müsteşarı Türkeş müdahale ediyor ve "Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü yapmış bir Zat-ı Muhterem'in derhal serbest bırakılmasını" emrediyor.
Demirel daha sonra Ankara Ordudonatım Okulunda Yedek Subay olarak askerliğini yapıyor.
Ordudonatım Okulu Komutanı ise Kurmay Albay Kenan Evren.
Prof. Yaşargil'in bürokratik engellerden dolayı vatandaşlığımızdan atıldığını düşünüyorum.
Türkiye'nin o yıllardaki Zürih Başkonsolosluğu durumu izah eden resmi bir yazıyı Dışişleri ve Milli Savunma Bakanlıklarına gönderseydi belki bir çözüm üretilebilirdi.
Prof. Gazi Yaşargil kibirli davranmasa ve derdini Türkiye'nin Zürih Başkonsolos’una veya Milli Savunma Bakanlığına anlatabilseydi sıkıntısına yine bir çare bulunabilirdi.
Yıllar sonra rahmetli Turgut Özal, dünya çapında bir otorite olan Beyin Cerrahımız Prof. Dr. Gazi Yaşargil'in vatandaşlığımıza tekrar alınmasını sağladı.
Öte yandan, tanınmış ses sanatçımız Prof. Dr. Gazi Yaşargil tarafından ameliyat edildi.
Hastanın iyileşerek Türkiye'ye döndüğünü Brüksel'de öğrendim.
Rahmetli Osman Bölükbaşı (1911-2002)'nın dediği gibi hayatta insanın sonuna kadar güvenebileceği üç dostu var.
Bu üç dost şunlar:
1-AKIL,
2-SAĞLIK,
3-PARA.
Herkese sağlık, sıhhat ve afiyetler diliyorum.