CB Erdoğan'ın ABD ziyareti beklendiği gibi bitti. ABD, YPG'ye destek olmaya,silah vermeye devam edecek. Suriye'de bir PKK devleti oluşturmanın şartları oluşturulacak. Kuzey Irak'dan Akdeniz'e bir enerji koridoru oluşturulacak... Ama stratejik ortaklığımız sürecek.
Aslında ortada ortaklık mortaklık yok. Suriye'de, ABD-Rusya ikilisinin bütün tasarrufları orta vadede Türkiye'yi de bölme potansiyeli taşıyan bir Kürt devleti kurmaya yönelik. Şimdilik sırtımızı sıvazlayarak maraza çıkarmamızı önlemeye çalışıyorlar.Türkiye'de tedbirlerini buna göre almak durumundadır.
Yanlış Suriye politikası bumerang gibi dönüp dolaşıp Türkiye'yi vurmuştur.Zamanında yapılan ikazları görmezden gelen iktidar Suriye'de Türkiye'ye kuyu kazmıştır.
Sınırlarımız dışında kaldıkça Suriye'de olanlar bizi ilgilendirmez diyenler olabilir. Bunun bugünkü dünyada karşılığı yok. Küreselleşme sınırları paramparça etti.Hiç bir tedbir, bilgi ve kültür akışının önüne geçemiyor. Kaldı ki 4 milyon sığınmacı sınırlarımızdan içeri girmiştir. Bunların çoğu Hatay,Kilis,Gaziantep,Şanlı Urfa gibi sınır şehirlerimizde yaşıyor.Sınırlarımız dışında oluşturulmaya çalışılanın Kürt koridorunun bir benzeri sınırlarımız içinde oluştu. Diyarbakır,Batman,Mardin,Ş.Urfa,Kilis ve Hatay üzerinden Akdeniz'e uzanan göçmen nüfusun yerli nüfusu aşmak üzere olduğu bir koridor oluştu.Sınırın öte tarafı güvenli olmadığı gibi bu tarafında da demografik yapı planlı bir şekilde bozuldu.Clinton ve Obama'nın dış ilişkiler danışmanı R.Holbrooke ABD'nin bu planını şu şekilde açıklıyor:" Hedef coğrafya'da önce bir boşluk yaratır sonra o boşluğa otururuz. Hedef bölgede sınır boylarına el atarız. Önce destek verdiğimiz aşiretler arasında kavga çıkarır,sonra kavgayı ayırır,ayırdığımız yerde de kalırız....
Bugün aşiretlerin yerini aşiret örgütler aldı. IŞİD,DEAŞ aşireti ile önce ortalık karıştırıldı,sonra müdahale edildi. Aynı operasyon sınır boylarımızda da devam ediyor.
ABD, Lozan antlaşmasını onaylamamıştı. Çünkü, emperyal çıkarları farklı bir Ortadoğu coğrafyası öngörüyordu. Yaklaşık 100 yıl boyunca kendi planını uygulamak için zemin hazırladı. Bugünkü Türkiye yönetimi de Lozan'ı eleştiren söylemlerde bulunuyor. Bu tam da ABD'nin istediği bir şey. Geçmişte İngiltere ile Fransa arasında Ortadoğu'nun paylaşılması için yapılan Sykes-Picot antlaşmasının bir benzeri bugün Rusya ile ABD arasında yapılmış görünüyor. Suriye'nin doğusu ABD'nin kontrolünde batısı Rusya'nın kontrolünde. Yüz yıl önce ki plan ne idiyse bugünkü de aynı.Sadece aktörler değişti.
CB Erdoğan zirvede söylenmesi gerekenleri söylemiştir. Uluslararası ilişkiler duygusal tepkileri kaldırmaz. Önemli olan iki devletin planlarını iyi okuyup tedbir almaktır. Suriye'de olaylar başladığında Türkiye durumu okuyamadı.Esat gidince her şeyin düzeleceğini sandı. Çağdaş sömürgeciliğin hedeflerini anlayamadı.Attığı her adımda kendine tuzak kurdu. Bugün kendi ayaklarıyla düştüğü bataktan en az zararla kurtulmaya çalışıyor.
ABD'nin,Rusya'nın Suriye ile ilgili bir planı var. Dönem dönem çelişen Suriye politikası Türkiye'nin bir planının olmadığını gösteriyor. Suriye ile ilgili daha uzun vadeli planlar yapmak ve bu planları asla başkalarının gücüne,dostluğuna endekslememek gerekiyor.Bugünün dünyasında gücünüz ölçüsünde amaçlarınızı gerçekleştirebilirsiniz. Türkiye güçlü olmalı. Dünyayı ve çevresini iyi okumalıdır. Yanlış Suriye politikası büyük bir tehdit olarak geri dönmüştür.