Bir zamanlar, “Hizmet hareketidir” diye yere göğe sığdıramadığımız ve kendi ellerimizle, devletin kılcal damarlarına kadar yerleştirdiğimiz ve yerleşmesine göz yumduğumuz bu örgüt; devlete ve millete değil aynı zamanda kutsal dinimiz İslam’a da sızmıştır.
“Ilımlı İslam” çıkışıyla İslam’a verdikleri zarar ve “Dinler Arası Diyalog” saçmalığıyla da: “Allah katında din İslâm’dır” ayetine karşı kutsal İslam’ı hükmü geçmiş, yürürlükten kalkmış, geçerliliği kalmamış ve din olma özelliğini kaybetmiş dinlerle nasıl bir diyaloga soktuklarını hep beraber gördük.
Allah’tan ki 17-25 Aralık patladı da bunların gerçek yüzünü görmeye başladılar. Eğer 17-25 Aralık olmasaydı, devletin sessizce nasıl ele geçirileceğini görecektik.
Allah muratlarına erdirmedi. Her şerde bir hayır vardır ayeti gerçekleşti.
Sn. Erdoğan’nın; “Aşağısı İBADET, ortası TİCARET, tepesi İHANET” diye tarif ettiği bu örgütle gerçekten mücadele ediliyor mu?
Sn. Erdoğan’ın her şeye rağmen içtenlikle mücadele ettiğine inanıyorum. Ya diğerleri?
Kamuoyunda ; “Fetö’ye samimiyetle inanan tabanı tutuklamaktalar. Ama ticaretini yapanları, fikir ve eylem yapanları maalesef” kanaati hâkimdir.
Yeni duyulan bir bilgi de bu endişeyi haklı kılmaktadır. Güya FETÖ gizli duran taraftarlarına, “Can alıcı vuruşu yapmaya hazır olun” emrini vermiş.
Eğer bu iddia doğru ise durup bir düşünmek gerek; biz kiminle kimlerle mücadele diyoruz diye!.. AKP’li vekil Şamil Tayyar’ın, BEYAZ TV’deki açıklamaları gerçekse üzülmemek elde değil. Temizlenmeyen kadrolarla: “FETÖ ile mücadele edilmez,” ediliyor görüntüsü olur.
15 Temmuz hain kalkışma ile de gerçek yüzleri apaçık ortaya çıktı: Amaçları din filan değil, ülkeyi ele geçirmek ve laik-sosyal hukuk devletini yıkarak bu güzel coğrafyayı, ABD’nin sömürgesi yapmak.
Yargı alanında yapılan akla ve hukuka ters nice uygulama ve kararlar bunun canlı birer kanıtı değil mi? Kimi yargı kararları vicdanları yaralamıyor mu?
Sadece sempati beslemiş, sadece inandığı için toplantılarına katılmış, bankalarına para yatırmış memur ve insanlarla uğraşılacağına, akıl adamlarıyla, ticaret yapanlarıyla, köşelerinde yazar-çizerleriyle, tetiği çekenleriyle, emrindeki masum erlere emir verenleriyle, yargıda FETÖ lehine karar verenleriyle uğraşılsa, gizli kalmışlarla mücadele dilse daha iyi olmaz mı diye düşünmekteyim.
Anadolu’yu gezdiğinizde, park ve bahçelerde bu türden sızlanmaları : “Oğlum okullarında okuduğu için” diyenden, “Oğlumun adına internet alınmış onun için tutuklu” gibi sızlanmaları ve nefretleri duymaktasınız.
Nefrete gerek var mı?
Ülke insanını yazılarıyla, konuşmalarıyla yönlendiren binlerce FETÖCÜ yurt dışında sefa sürerken, masumane taraftar ve sempatizan olan binlerce insan, gazeteci, akademisyen ve kamu görevlisi içerde tutulmakta, işinden ve aşından edilmektedir.
Yaygın söylenti; “akıllı ve işini bilenler yurt dışına kaçtı, sefa sürmekteler. Beceremeyenler ise tutuklanıp hapislerde yatmaktadır.”algısı yaygındır.
Fetö dine, devlete ve hükümete karşıdır. Gerçek Fetöcülerle mücadele şarttır.
Esen kalınız.