Türkiye’de çözülecek onlarca sorun varken, ülkeyi Kara Harp Okulu’ndaki mezuniyet töreninde; Türk ordusunun emir komuta zincirini oluşturacak teğmenlerin, “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” sloganına takıldı.

Öncelikli soru şu olmalı: Bu ülkede Mustafa Kemal’in askeriyiz/ askerleriyiz demek neden ve ne zamandan beri suç oldu?

Mustafa Kemal’de kimin askeriydi?

Tam olarak olayın iç yüzünün bilemiyoruz.

Bu teğmenler, yetkili bir komutanın güvencesi olmadan bu sloganı kendi iradeleriyle mi attılar?

Öğrendiğimize göre, bu slogan her mezuniyet törende atılıyormuş.

Bu yıl ki, sosyal medyaya düştüğü için olay konusu oldu.

Bu sloganın içeriği neden suç saylıyor?

Yoksa bu davranış, disiplinsizlik mi sayılıyor, askeriye de bu, bir disiplinsiz davranışı mı oluyor?

Var sayalım her ikisi de olabilir.

Var sayalım bu teğmenler, ki genç teğmenler diye adlandırılıyor.

Hangimiz gençliğimizde, ev disiplinine, okul disiplinine aykırı eylem yapmadık?

Neden delikanlı, neden genç deniliyor, bir düşünelim.

Askerlik emir-komuta merkezli ve katı bir disiplin getiren özel bir meslektir. Ülkeyi savaşta ve barışta iç ve dış düşman unsurlara karşı canları ve kanları pahasına koruyan bir güçtür.

Her yıl geleneksel olarak atıldığı söylenen bu slogandan ötürü, bu gençlerin hayallerini, geleceklerini yıkmak olası mı?

25 Kasım’da bu teğmenler hakkında karar verileceğini basından ve Sn. Milli Savunma bakanın açıklamalarından öğrendik.

Bu gençler, özellikle asker olmayı seçmişler. Askerlik onuruyla yaşamak istemişler.

Devletimiz bu gençlere eğitim süresince hatırı sayılır da bir harcama yapmış.

Emekli bir eğitimci, devlet-millet-asker örgüsünü iyi bilen ve saygı duyan birisi olarak, bu gençlerin, bu davranışlarından ötürü İHRAÇLARINI düşünülmesinin, ağır bir karar olacağı kanaatindeyim.

Kaldı ki etrafımız, Türkiye’de gözleri, emelleri olan bir hayli düşman unsuru ile de çevrilmişken; bu vatan evlatlarının asker olma hayallerinin yıkılması, emeklerinin heba edilmesi, ülkeye ve köklü bir geçmişi olan şanlı Türk Silahlı Kuvvetlerine maddi ve manevi, ekonomik ve sosyal maliyetlerini de göz ardı etmemek gerekir diye düşünüyorum.

Bu genç teğmenlerin, velilerinin moral-motivasyonlarının da hesap etmek gerekmez mi?

Ben emekli bir eğitimci olarak, teğmenlerimizin geleceği adına, devletimiz ve milletimiz adına bu tatsız olaydan dolayı elbette üzüntü duyuyorum/duyuyoruz.

Elbette bu, şanlı TSK’nin iç meselesidir. Karışmak, yol göstermek haddim değildir.

İstiyorum ki hangi alanda, hangi kurumda olursa olsun:

Gençlerimiz, insanlarımız zorlu-zahmetli eğitimle yetiştirilip kolay harcanmasın.

Devlet babadır! Babalar hoşgörülüdür. Babalar geleceği düşünür.

Devletimizden, devletimiz adına bu teğmenlerimiz hakkında;

Adil bir karar çıkması umuduyla. Selamlar, saygılar.

Eğitimci-Yazar