Gürkan Zengin, takdir ettiğim bir gazetecidir ve ülke meselelerine ulusal zaviyeden bakan kimliği haizdir. Kürşad Oğuz’un “Haber Türk”te yayınlanan 25.03.2023 tarihli “Olaylar ve Görüşler” programında Zengin’in ifadelerini fikren paylaşıyor ve son konuşmasında söylediklerini özetle köşemde iktibas etmek istiyorum.
Ankaralı gazeteci Gürkan Zengin, şunlar ifade etmektedir:
İktidarıyla muhalefeti ile bu coğrafyada bulunmanın hakkını veren bir siyaset görmüyorum. Ekonomi önemlidir; “Devlet Ana”da diyor ki (Kemal Tahir’in meşhur romanını kastediyor) “ferman yürütmeye kılıçtan önce akçe gerek”. Türkiye güçlü bir ekonomiye sahip olmak zorunda... Rasyonel, akılcı ekonomi yönetimine sahip olmak zorunda… Eğri oturalım doğru konuşalım, bunu son dönemde görmüyoruz. Ekonomi hovardalıkla yürüyecek bir iş değil. Liyakatsizlik ile akıl dışı yöntemlerle ve nas ile yürüyecek bir iş değil. 2013 ila 2014 sonrası buralarda aksamalar başladı. Süreç son 5 yılda derinleşerek devam ediyor. Böyle bir coğrafyası ve tarihi olan ülkenin cumhurbaşkanı, tam konsolidasyon “pekiştirme” ile ülkeyi yönetmeli. Sadece ülkenin %50’sinin itibar ettiği bir cumhurbaşkanı olamaz. Cumhurbaşkanı milli birliği temsil eder, bu çok örselendi. Asıl beka sorunu budur.
Gürkan Zengin’in değindiği diğer önemli konu da CHP ve HDP yakınlaşması üzerinedir. Zengin, Türkiye’nin çevresinde (Adalar Denizi sorunundan Suriye ve Kafkasya’ya dek) gelişen olgulardan hareketle şunları söylüyor:
ABD’nin Türkiye ilgili hayırlı rüya görmediğini söylüyoruz. Böyle bir ortamda bir terör örgütünün siyasi uzantısı konumundaki bir parti Türkiye’de kilit, anahtar hale getirilemez! Bu, devlet aklının olmadığı anlamına gelir. Siyaseti (iktidarı muhalefeti ile) böyle bir partinin anahtar hale geldiği zeminde yürütemeyiz. Anayasa ve hukuk ortadayken “ben bu örgütün uzantısıyım” diyen, “örgütün (PKK’nin) lideri liderimizdir” diyen bir yapıya ülke siyasetinin anahtarı verilemez, verilmiştir. Bunu bu devlet ve millet görmeli… Atatürk’ün partisi CHP, Türkiye’nin dış politikada temel yönelimlerinin aleyhinde bir tutum alamaz. Türkiye’nin muarızlarının dili ile de konuşamaz. Türkiye’nin temel perspektifini sorgulayan bir yapıyı (HDP kast edilir) rasyonalize edemez. İnsanları (HDP’ye) alıştıramaz.
Gürkan Zengin, ülkenin iç ve dış konjonktürüne yönelik yerinde tespitler yaparken Murat Yetkin gibi kimi gazeteciler de HDP güzellemesine devam etmekteler. Yetkin; CHP, HDP ile anlaşsın, diye adeta can atmaktadır. Evet, ülkede maalesef her dem bölücü-sever güruhlar olmuştur. Bakmayın siz, düne kadar AKP’lilerin de ta.. Refah Partisi (RP) döneminden gelen ümmetçi kafa saikıyla ve “Kemalist Cumhuriyet” husumeti ile PKK ve HDP ile çok dertleri yoktu… Türk Milliyetçiliği bunların indinde zehirdi! “Açılım Süreci” denen gafil politikayı kotaran ve vatan evlatlarının ödediği kan ile ağır bedeli ortaya çıkan dönemi unutmadık! Bu AKP, MHP’ye mecbur olmasa çok rahat HDP ile masaya oturabilirdi… Ki yarın da MHP’ye oyun yapmayacakları belli değildir.
HDP’nin “mutlak halde” PKK terör örgütünün taktik operasyonel aracı olduğu şüphe götürmez. HDP, Türkiye’nin milli meselelerinde asla “dost taraf” değildir ve oy uğruna masum gösterilir olması da ihanet ile eş değerdir. Bu halde CHP, adeta körleşerek ve dalalet göstererek HDP’ye koşmaktadır. İşte; sevmediğimiz ve asla takdir edemeyeceğimiz husus da buradadır. HDP, PKK’nın Suriye merkezli hesaplarında Türk kamuoyunu pasifize etmek ve manipüle etmekle görevlidir. Amaç, günü geldiğinde Türkiye’yi ateş çemberine almaktır.
“Hendek Olayları”nın ardındaki bu partinin çoktan kapatılması icap ediyordu; ama olmadı. HDP’nin elinde yüzlerce şehit kanı vardır! Türk Milletine nasıl unutturacağınızı zannediyorsunuz? Kentlerdeki terör ağının ve terör koordinasyonunun merkezi hangi (sözde) partidir. Bunları unutan CHP, İYİ Parti’yi bir tarafına alarak açıktan ihanet odağı gruplarla siyasi pazarlığa girmekte beis görmüyor. Efendim “Kürt sorunu” konuşulmalıymış… Nedir bu “Kürt sorunu”?.. Kürt sorunu yoktur! Ülkede özerklik isteyen, gücü yeterse bölmek isteyenler sorunu vardır. Yine bu ülkede hiç kimse etnik bağından ötürü dışlanmamış, tel örgüler arasına hapsedilmemiştir. Eğer ki konu tarihi geçmiş ve bu toprakların esas sahibi olma tartışmasına giderse, orada herkes durmalıdır. Kendilerine mal ettikleri ve adına sözde “Kürdistan” dedikleri coğrafya ne tarihi ne demografik ne de beşeri açıdan doğrulanamaz, temellendirelemez. Arkaik etniliği arayanlar o halde İran’a yönelsinler ki ne demek istediğimi anlayan anlayacaktır. Burada 1000 yılıdır Türk Devleti vardır, Türk Milleti hüküm sürmektedir. Herkse dili, kültürü, inancı ile yaşamıştır. Devletin kuruluş ilkelerinden milli bütünlüğünden taviz koparmak isteyenler ile koltuk uğruna pazarlığa girişmek esas sorundur.
Almanya’da Alman vatandaşı olmak ne ise ABD’de ABD vatandaşı olmak ne ise Türkiye’de Türk vatandaşı olmak o’dur. Türkiye’nin sorunu; refah, eğitim, iş aş, güvenle barınma, demokratik yaşam temellidir. Bu sorunları büyüten bir iktidar karşımızdadır; fakat bu beceriksiz iktidarı göndermek için neredeyse düşmanla el sıkışır hale gelmek de affedilemez!
Bu arada kendi hissemize şu düşüyor ki “Türk Milliyetçileri neden iktidar olamıyor hala?..” sorusunu da hayıflanmadan soramıyoruz. Türk Milliyetçileri ne AKP’nin ne CHP’nin ardına düşürülecek bir konumu hak etmiyor. Bu da bizim utancımızdır.