Sevgili okuyucularım. Hatırlarsanız “COVİD 19” virüsü 2019 yılının son aylarında Türkiye’ye girdiği ve Sağlık Bakanlığı tarafından gizlendiği uzun süre konuşulmuştu. “COVİD 19” virüsü Sağlık Bakanlığı tarafından ilk olarak 11 Mart 2020 tarihinde resmen açıklanmıştı. Bakanlığın bu geç açıklaması basında ve kamuoyunda çok tartışılmıştı.

Şimdi ise birçok ülkede görülen “MAYMUN ÇİÇEĞİ”  virüsü tüm ülkelere yayılmaktadır. Yine bizim Sağlık Bakanlığımız konuyu ört bas etme peşindedir. Dünyanın dört bir tarafında yayılan maymun çiçeği virüsünün Ankara’da görüldüğü iddia edildi. Hastalığa yakalandığı düşünülen dört kişinin karantinaya alındığı iddiasını, Ankara İl Sağlık Müdürlüğü yalanladı.

Bizim ülkemizde bu işler hep böyle oluyor her nedense. Halbuki ilgili kuruluş çıksa açıkça evet ülkemize de bu virüs girmiştir tüm vatandaşlarımızın dikkatli olmalarını istiyoruz dese daha iyi olmaz mı? Önce inkar sonra he yahu bu virüs bizde de varmış diye tevil etmeye ne gerek vardı. COVİD 19’da böyle oldu. Hiç kuşku yok ki; “MAYMUN ÇİÇEĞİ”  virüsünde de böyle olacaktır muhtemelen.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Afrika’da görülen “MAYMUN ÇİCEĞİ” (MPOX) virüsü için en yüksek seviyeden alarm verdi. Avrupa ülkelerinde de arka arkaya tedbirler alınırken, Türkiye’deki ilk şüphelilerin Ankara’da karantinaya alındığı iddia edildi. İddiaların ardından Ankara İl Sağlık Müdürlüğü’nden yalanlama geldi.

Sağlık Bakanlığı’nda skandalların sonu gelmiyor.

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Hastanesi Tıp Fakültesi'nde sahte stent skandalı patladı.

Kurumda görevli hekimlerin, DMO’dan ücretsiz olarak hastalara temin ettiği stentler yerine dışarıdan özel firmaların fahiş fiyatlı stentlerini önerdiği ve bu stentlerin birçoğunun tarihinin geçmiş olduğuna dair iddia ve belgeleri gündeme getirdi.

Sahte stent skandalı haberinin ardından Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı. Buna göre tanıkların ifadesine başvuruldu, doktorların telefon trafiği ve banka hesapları mercek altında...

Türkiye’de bir olay oluyor. Olayla ilgili kanun, yasa veya tedbirler arkadan geliyor. Bu hemen hemen her konuda böyle oluyor. Hatırlarsanız zamanın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu demişti ki emniyet güçlerine hitaben; ‘Uyuşturucu satıcılarının bacaklarını kırın. Ben daha sonra gerekli düzenlemeyi yaparım” demişti.

Yine sizleri biraz gerilere götürerek hafızanızı tazelemek istiyorum. 1989/1990 yıllarında uydu aracılığı ile ülkemizde televizyon yayınları başlamıştı. Ülkemizde özel televizyon kurmak ve işletmek yasaktı. Ama durum öyle değildi. Uydu aracılığı ile de olsa Türkiye’de özel televizyonlar yayınlara başlamıştı. Ta ki 1994 yılında “RTÜK” kurulduktan sonra yurt dışından yayın yapan özel televizyonlar bir bir Türkiye’ye taşınmıştı.

Son olarak diyeceğim o ki; olaylar karşısında yasa veya yönetmelikler önceden hazırlanmıyor. Önce fiili durum ortaya çıkıyor. Yasa veya yönetmelikler ardından geliyor. Eskilerin tabiri ile istim arkadan gelsin siyaseti uygulanıyor.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE VE DİYEBİLEN