DYP, 2002 senesinde yapılan genel seçimlerde %9,9 oy alarak barajın altında kaldı. DYP’nin oyu, 1999 seçimlerinde aldığı oydan %3 nispetinde daha düşüktü. Çiller partiyi olağanüstü büyük kongreye götüreceğini ve kongrede aday olmayacağını açıkladı. Kongrede Mehmet Ağar genel başkan seçildi.
Ağar, emniyet müdürü ve vali olarak kritik görevler yapmış popüler bir isimdi. 1995 senesinden beri milletvekiliydi ve Adalet Bakanlığı yapmıştı. Çillerle ters düşünce partiden ihraç edilmiş ama ısrarlı davetlere rağmen başka partilere gitmemişti. Elazığ’dan bağımsız aday olan Ağar, kazanması için yeterli olan oyun çok üstünde oy alarak milletvekili seçilmişti.
Ağar; Demirel ve Çiller döneminin ağır toplarından iddialı bir yönetim oluştursa da partiyi toparlayamadı. Sinerji oluşturmak için adını DP yapan DYP, 2007 senesinde yapılan genel seçimlerde %5,6 oy alınca Ağar’da genel başkanlığı bıraktı. DYP’nin yeni genel başkanı genç, dinamik ama tecrübeli bir siyasetçi olan Süleyman Soyluydu. Soylu aynı Çiller ve Ağar gibi atadan, babadan demokrattı. Onlardan farkı, dedesi ve babası bürokrat değildi. DP, AP ve DYP’de teşkilatlarında hizmet etmişlerdi.
Soylu genç yaşında ilçe başkanlığı, il başkanlığı gibi önemli görevler yapmıştı. Soylu da kan kaybını durduramadı. Parti yerel seçimlerde %3,5 nispetinde oy alınca Soylu, genel başkanlığı bırakmak zorunda kaldı. Zorlunun yerine gelen Hüsamettin Cindoruk bir efsaneydi. DP Gençlik Kolları Genel Başkanıydı. Menderes’in avukatıydı. Demirel’in siyasi yasaklarının kalkmasıyla sonuçlanan mücadelenin lideriydi. Cindoruk’un genel başkan olmasına rağmen DYP’nin erimesi durmadı.
ANAP, 1989 yerel seçimlerinde büyük oy kaybı yaşayarak, üçüncü parti durumuna düştü. Özal cumhurbaşkanı olunca partinin başına Akbulut geldi. Akbulut erimeyi durduramayınca büyük kongrede Mesut Yılmaz genel başkan seçildi. Yılmaz’da güç kaybını durduramadı. Akbulut ve Yılmaz, genel başkanlıklarının yanında başbakandılar. Devlet ellerindeydi. Buna rağmen başarılı olamadılar. 2002 seçimlerinde, ANAP %5 civarında oy alarak barajın altında kalınca Yılmaz liderlikten çekildi.
Olağanüstü Büyük Kongrede göreve gelen Ali Talip Özdemir, genç, başarılı ve sevilen bir siyasetçiydi. Oda, ondan sonra göreve gelen Nesrin Nas ve Erkan Mumcu’da muvaffak olamadılar. Bugün DP’de ANAP’ta tabela partileri. Recai Kutan’ın 2002 ve 2007 seçimlerinde arka arkaya oy kaybederek başarısız olması üzerine sırasıyla genel başkan seçilen Numan Kurtulmuş, Mustafa Kamalak ve Temel Karamollaoğlu, Saadetteki çözülmeyi durduramadı. Saadetin son seçimlerdeki oy oranı %1.
Örnekler çoğaltılabilir ama aksi bir örnek dahi gösterilemez. Kaldı ki ülkemizde bugüne kadar yaşanan partilerin yok olma süreçlerinde, İyi Parti gibi on ay gibi kısa sürede aldığı oyun üçte ikisini kaybeden bir parti olmadı. Örnek verdiğimiz üç partide İyi Partiden daha köklüydü, doğal olarak kurumsallaşma seviyeleri daha yüksekti. Üç partide devleti idare etmişti. Partiyi toparlamak için göreve gelen isimler tanınmış ve tecrübeli siyasetçilerdi. Buna rağmen tabela partisine dönüşmekten kurtulamadılar.
‘’İyi Parti toparlanamaz.’’ demiyoruz. Zira her şeyin bir ilki vardır. Amacımız olağanüstü kurultayda genel başkanlığa talip olan adaylara, çok çok zor bir vazifeye talip olduklarını hatırlatmak. Adayların dikkat etmesi gereken bir husus daha var. Delege emanetçi ve vesayetçi genel başkan istemez. Başarısız olan mevcut genel başkanın desteklediği adaya oy vermez. Ağar, 2002 yılındaki kongrede, Çillerin desteklediği, Demirel’in damadı İlhan Kesici’ den üç kat fazla oy aldı. 2007 kongresinde Ağar’ın adayı Çağrı Erhan’dı. Ama ipi Soylu göğüsledi. 2009 kongresinde Cindoruk bizzat Soylu’ yu mağlup etti. Örnekler çoğaltılabilir.
Bazı okurlarımız ‘’CHP, genel başkanını değiştirdi, oy patlaması yaptı.’’ diye düşünebilir. CHP oy kaybetmiyordu bilakis güçlenme sürecindeydi. 2018 yılında yapılan genel seçimlerde CHP %22, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce %30 oy almıştı. 2023 seçimlerinde CHP %25,5, Kemal Kılıçdaroğlu %48 oy aldı. Oyları artan ya da aynı seviyelerde seyreden partilerde lider değişikliği, iyi yönetilirse, büyük oy artışları getirebilir. Menderes’in Demirel’in, Ecevit’in ve Bahçeli’nin genel başkan seçildikten sonra girdikleri ilk seçimler bu tespitimize örnektir. Menderes Bayar’dan, Demirel Gümüşpala’ dan, Ecevit İnönü’den ve Bahçeli Türkeş’ten çok daha fazla oy aldılar. Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın İyi Partinin varlığını sürdürmesinden yana olmaları, İyi Partinin en büyük avantajı.