Başbuğ Türkeş’in ölümü ile tavır ve davranışlarıyla genç yaşta hareketin ağabeyi konumuna gelen Koray Aydın ile ülkücüler, Türkiye’de muazzam bir cenaze töreni gerçekleşmesini sağladılar.
Yaşı, aynı grupta bulunduğu çalışma arkadaşlarından küçük olmasına rağmen, Alparslan Türkeş’in teşkilatta tanınan en etkin ismiydi. Yine yaşı en genç kişi olarak Türkeş Bey’in milletvekilliğine Meclis’e taşıdığı isimlerden biriydi Koray Aydın. Elbette bu ve benzer özellikleri onu, partinin yeni liderliği için ön plana çıkarıyordu.
Ancak o günkü şartlarda Koray Aydın, MHP’ye lider olmak yerine “yeni lider seçme” tercihini yaptı. Yani Alparslan Türkeş sonrası partiyi toparlayıcı olabilecek, herkesi kucaklayacak bir “ağabey” modeli önerdi. Çünkü o yıllarda yaşı gençti Koray Aydın’ın.
Ağabey olarak öne sürdüğü isim, taşra teşkilatlarında ve siyasi kamuoyunda kimsenin pek tanımadığı Genelbaşkan yardımcısı Devlet Bahçeli ismiydi. Koray Aydın önce Devlet Bahçeli’yi, sonra da partideki diğer etkin isimleri ikna ederek Bahçeli etrafında topladı ve o tarihi kongreyle MHP’nin yeni genel başkanını seçtirdi. O günkü şartlarda son derece makul ve doğru gibi görünen bu stratejik hamlenin, bugün baktığımızda ne kadar yanlış ve hatalı olduğunu sadece Koray Aydın değil, tüm ülkücüler farkındadır.
Yıllar ilerledikçe “ağabey” olarak başa getirilen liderin aslında daha çok bölünmelere ve ayrışmalara meydan verdiği, ülkücü hareketin misyonu ile bağdaşmayan birtakım kararlara imza koyması, parti içerisindeki huzursuzlukları had safhaya taşımıştı.
MHP içerisinde Devlet Bahçeli’ye karşı birkaç kez aday olsa da hepimiz gördük ki MHP’de kongre ile bir genel başkan değişimi mümkün değil.
Koray Aydın’ın da bunu anlaması uzun sürmedi ve binlerce ülkücü gibi MHP’deki o kopuş süreci yaşandı.
Ben o zaman da söylemiştim, şimdi de yineliyorum; Koray Aydın ismi, ülkücülerin MHP muhafıklarına karşı oluşan tepkilerde öncü isimlerden olması, demokrasi arayışımızın sonuna geldiğimizde ülkücüler bir bir ihraç edilirken bizleri yalnız bırakmaması, yani ayrılışla ilgili doğru bir karar alındığını “meşru”laştıran bir isimdir. Bunu kimse inkâr edemez.
Burada İYİ Parti sürecine değinmeyeceğim. Buraya kadar anlattıklarım, benim bir ülkücü yazar, gazeteci olarak yaşadıklarım, gördüklerim ve tahlillerimin bir sonucu olarak, bundan sonrasıyla alakalı yazının başlığını doldurmak olacaktır.
Siyasetin doğasında beklentilere verilmeyen cevaplara öfke ve eleştiri çok doğaldır. Bu bağlamda ben de beklentilerimin karşılanmadığını veya haksızlığa uğradığımı düşündüğüm için Sayın Bakanımıza en çok eleştirenlerden biri oldum ama bu, onun değerini ve önemini asla ortadan kaldıramazdı. Zaman ilerledikçe bizim de saçlarımız kırlandı. Şahsi beklentilerimin teferruat olduğu idraki ile artık geleceğimiz, evlat ve torunlarımıza ne ve nasıl bir Türkiye bırakacağımız önemli hale geldi.
Bu bağlamda Koray Aydın, ülkücü hareket içerisinde geçmişinde organizasyon kabiliyeti yüksek ve girişken, sonrasında ise hep bir kurtarıcı olarak sivrilmiş bir isim. Son yıllarda ise kendisine “ak saçlı” lakabı takılarak yine bir “ağabey” figürü olarak ortaya çıktı.
Geçenlerde bir kardeşime, “Koray Aydın’ı bana bir cümle ile özetler misin?” diye sorduğumda bana şu cümleyi kurdu: “Ben ona beyim derim; beyler daim bey olur.”
Evet, beyler daim bey olur… Oldukça anlam yüklü bir kelimedir bey, ağabey…
Şimdi Sayın Koray Aydın’a belki de bu zamana kadarki en önemli “ağabeylik” görevi düşmektedir. Ülkücüler, milliyetçiler darmadağın vaziyettedir. Birkaç parçaya bölünmüştür. Bu bölünmeyi durduracak, ülkücüleri bir araya getirecek bir “ağabey”e şiddetle ihtiyaç vardır.
Koray Aydın, İYİ Parti’nin en etkin kurucularının başında gelmektedir. İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, kongrede Koray Aydın’ın elini öperek hem kardeşliğini göstermiş hem de Koray Bey’i o “ağabeylik” tahtına yeniden oturtmuştur.
Ülkücüler, Türk milliyetçileri bu gidişattan son derece rahatsızdır. Etrafımda konuştuğum neredeyse her ülküdaşım, yukarıda bahsettiğim hususları yazmama sebep olan cümleler kurduğu için böyle bir çağrıda bulunmak zaruri hale gelmiştir.
Ülkücüleri toparlama ve bir araya getirme işini cesur, dik duruş ve tavır abidesi Sayın Dervişoğlu ile bir ağabey yapmalıdır ve bu ağabey Koray Aydın’dır.
Öncelikle kendi kurmuş olduğu partisine dönmeli ve dağılan diğer grupları bir araya getirmelidir. Burada başta İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Müsavat Dervişoğlu olmak üzere, Koray Aydın’ın yeniden İYİ Parti saflarına katılması için bir çalışma başlatılmalıdır.
Bakın, CHP Tanju Özcan’dan Muharrem İnce’ye, hatta kendi ülküdaşımız Cemal Enginyurt’a kadar herkesi saflarına katarken bizdeki bu savurganlık ve vurdumduymazlık nereye kadar gidecek?
Derhal bir ekip kurulmalı ve Koray Aydın başta olmak üzere ülkücüler yeniden ayağa kalkmalıdır.