İstanbul’dan Sri Lanka’nın başkenti Kolombo’ya yapacağınız uçuş, kesintisiz olarak havalanırsa 10 saat sürecek. Maldivler’de bir iniş yapılacaksa bu süre 11 saate çıkacak. Bu yolculuk, kaptan pilotun profesyonel yetkinliğine bağlıdır. Pilotun dini inançları, mezhebi veya futbol takımı, uçağın güvenliği ve konforu için asla önemli olmamalıdır. Uçuşun başarıyla tamamlanması, sadece pilotun teknik bilgi ve becerisine bağlıdır.

Ancak Türkiye’de bu temel ilke, maalesef devlet yönetiminde tamamen göz ardı ediliyor. İktidarın kendine sadık bürokratları, liyakat yerine sadece sadakat temelinde görevlendiriliyor. Bu kişiler, iktidarın sağladığı büyü ile şımarıyor, halkı ötekileştiren ve adalet duygusunu tamamen yitirmiş bir tavırla hizmet sunuyorlar. Kamu hizmetleri, kişisel çıkarlar ve iktidar menfaatleri doğrultusunda yönetilmekte, halkın gerçek ihtiyaçları ise göz ardı edilmektedir.

Liyakatın yerini sadakatin aldığı bu yönetim anlayışı, kamu hizmetlerinde ciddi aksaklıklar ve adaletsizlikler doğuruyor. Liyakat ve niteliklerin değil, kişisel bağlılığın ödüllendirildiği bir ortamda, devletin işleyişi ve hizmet kalitesi hızla düşüyor. Adalet ve eşitlik duygusu yok olurken, devlet kurumlarının etkinliği ve güvenilirliği de zayıflıyor.

Muhalefet, iktidarın bu çürütücü stratejilerine karşı yeterince etkili ve cesur bir mücadele sergilemiyor. Yerel seçimlerde elde edilen başarılarla yetinmek, iktidarın kamuoyunu yanıltma ve gündem değiştirme stratejilerine karşı koymak için yetersiz kalıyor. Muhalefet, sadece iktidarın yerine geçmekle yetinmemeli; ülkenin karşı karşıya olduğu yapısal sorunlara gerçek çözümler sunmalı, uzun vadeli ve etkili stratejiler geliştirmelidir.

Gelecek seçimlerde, muhalefetin topluma karşı daha kararlı ve keskin bir duruş sergilemesi şart. Seçmenlerin karşısına sadece bir alternatif değil, ülkenin geleceğini güvence altına alacak gerçek bir vizyonla çıkmalıdır. İktidarın gündem değiştirme tuzaklarına düşmeden, halkın gerçek ihtiyaçlarına yönelik somut politikalar geliştirmelidir. Yerel seçimlerde birinci parti olmanın rehavetiyle hareket etmek yerine, ulusal düzeyde etkili ve kapsamlı bir yol haritası çizmelidir.

Muhalefet, iktidarın başarısızlıklarını ve halkı nasıl mağdur ettiğini açık ve net bir şekilde anlatmalı, Türkiye’nin gidişatını keskin bir şekilde ortaya koymalıdır. Seçmenlere, liyakat ve adaletin yeniden tesis edileceği, şeffaf ve etkili bir yönetim vaadinde bulunmalı; iktidarın yanlışlarını ve eksikliklerini cesur bir şekilde dile getirmelidir.

Toplumun önünde, liyakat ve adaletin ön planda tutulduğu bir yönetim anlayışını savunmalı ve uygulamalıdır. Atatürk’ün, cumhuriyetin kurucularının, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ve bilimin yüceltildiği bir ortamda, liyakatın yeniden tesis edilmesi elzemdir. Muhalefetin, bu süreçte aktif bir rol oynaması ve ülkenin karşı karşıya olduğu derin sorunlara çözüm getirmesi gerekmektedir. Devletin yönetiminde söz sahibi olan herkesin, liyakatı ön planda tutarak adil, etkin ve güvenilir bir yönetim sağlaması şarttır. Bu reform sürecini başlatmak ve ülkenin geleceğini güvence altına almak için cesur adımlar atılmalıdır.