Gülerce, 48 yıldır millet düşmanları ile mücadele ediyorum deyince kıyamet koptu. A.H.Coşkun,Gülerce’ye geçmişini hatırlatarak milletin zekası ile alay etmekten tutuksuz yargılanması gerektiğini yazdı.

Başkaları başka yazılar yazdılar.

Aslında Gülerce  48 yıldır millet düşmanları ile mücadele ettiğini söylerken eleştirenlere bir mesaj veriyor. 15 Temmuz öncesi, sonrası diye bir ayrım yapmıyor. Görüntüme aldanmayın ben hep aynı noktadaydım diyor.

Türkçesi, dün görevliydim diyor.

MÜFTÜLERE  NİKAH  YETKİSİ
Müftülere nikah kıyma yetkisi verilince –bazı çevreler- ortalığı ayağa kaldırdı. Her şeye muhalefet,muhalefet etmenin ağırlığını,inandırıcılığını ortadan kaldırır. Muhalefet yanlışları hedef alırsa bir anlam ifade eder.

Bu tepkilerin doğru olmadığını düşünüyorum.

İktidarın birçok yanlışı var. Gizli ajandasında ne olduğunu kimse bilmiyor. Bu tip düzenlemeler –amaçlanan hedefin- basamaklarından biri de olabilir.

Bu kuşkulara katılmakla birlikte düzenlemenin doğru olduğunu düşünüyorum.

Niçin, en başta yıllarca bu düzenlemeyi biz savunduğumuz için.

Evet, biz ülkücüler savunduk. S.Ahmet Arvasi bir çok yazısında din adamlarına resmi nikah kıyma yetkisinin verilmesini savunmuş, böylece dini nikah yapmaya gidenlerin, resmi nikah da kıymak zorunda  kalacaklarını yazmıştı. Din adamı bu yetkiye sahip olursa  resmi nikah kıymak şartıyla dini nikahı da kıyabilir, bu da hepimizin şikayetçi olduğu –nikahsız yaşama- kepazeliğini ortadan kaldırır. Mağduriyetlerin önü alınır.

Avrupa’da nikahlar kilise de kıyılıyor. Kimse de bunu laikliğe aykırı olarak görmüyor. AKP bugüne kadar hep bu anlamsız,amaçsız tepkilerden beslendi,hala da besleniyor. Böyle giderse beslenmeye de devam edecek.

Ne yazık ki, ne dünün ülkücüsü, ne ülkücülüğü kaldı. Kafa karışıklığı insanları bir o tarafa bir bu tarafa savuruyor.

MAOCULUKTAN ERDOĞANCILIĞA PERİNÇEK

Hafızasını kaybeden bir toplum yolunu bulamaz. 12 Eylül öncesi Perinçek’in gazetesinin hedef gösterdiği bir çok ülkücü, polis,MİT görevlisi şehit edildi.

Kıbrıs’ta Türk ordusunu işgalci ilan eden yazıların mürekkebi hala kurumadı.

Türk ordusu Fırat’ın ötesinde boğulmuştur diyen yazılar da.

Bekaa vadisinde Öcalan tarafından güller,karanfillerle karşılandığının fotoğrafları arşivlerde duruyor.

28 Şubat’ta hangi pozisyonda durduklarını söylemeye gerek yok.

Bugün bir AKP varsa ve 15 yıldır iktidardaysa Perinçek gibiler var olduğu için var ve iktidardadır. Bu millet Perinçek ve benzerleri neye ve kime karşı ise onun yanında saf tutmuştur. Şimdilik iktidarla beraber gözükmesi bazı hesapları görmek için iktidarın gücünden yararlanma amacı taşıyor. Bu ittifak er geç çatlayacaktır. Ucuz etin yahnisi olmaz. Perinçek dün ne idiyse bugün de odur. Taktiksel değişimler bu gerçeği değiştirmez.

Hafızasını kaybeden, yolunu kaybeder. Aydınlığın hedef gösterdiği ülkücülerin kanları hala yerde duruyor. Geçmişle gönül bağını sürdürenler için  Perinçek’le  beraber bir gelecek olamaz.

Maoculuktan Erdoğancılığa savrulan bu yapının daha hangi savruluşları yaşayacağını hep beraber göreceğiz. Ama önemli olan  olabilecek olanları zamanında görmektir…