İktidara Mubah Garibana Günah
Kutuplaştırmalar, ötekileştirmeler her geçen gün daha da derinleşiyor,
Adalet öldü,
Ekonomik iflas,
İnsanlar yarınlarından kaygılı,
Ucu karanlık bir tünele giren şoför misali önünü gününü düşünmekten yarınına sıra gelmiyor,
Eğitim çökmüş,
Sağlık çökmüş, pandami pandami diye her gün ekranlarda nara atanlar, örnek olmaları gerekirken köstek oluyorlar. (15 Temmuz, Ayasofya, Giresun Mitingi, Tekno festivali, İktidarın açılışları, düğünleri, törenleri).
Bunların hiçbirine pandemi uğramıyor.
Pandeminin uğradığı tek merci fakir fukara garip guruba.
Sıkıysa maskesi dışarı çık şak diye 900 TL yersin cezayı.
Ama diğer taraftan iktidarın pandemiye kafa tutarcasına toplu açılışları, mitingleri, şölenleri serbest onlar dokunulmaz onlara kimse dokunamaz çünkü sarayı zulmünü kimse göze alamaz müdahale etmek için.
Alışkanlıklardan Kurtulmalıyız
"Böyle gelmiş böyle gider" lafı eskiden daha yaygındı sanki.
Bazı şeylerin düzelmeyeceğini kabulleniş,
Aynı zamanda onların daha da kötüleşmeyeceğine dair gizli bir inancı gösteriyordu.
Şimdiyse "önlenemeyen yükselişimiz" ve battıkça batışımızdan başka bir şey duymuyorum.
Ben ülkeyi batan bir gemiden ziyade, yavaş yavaş alçalırken (yapısal sorunlar) bir anda serbest düşüşe geçen bir kuş olarak görüyorum.
Artık soru şu; kuşun yere çakılıp çakılmayacağı değil,
Çakıldıktan sonra küllerinden tekrar doğup doğamayacağı.
Bu düşüşü fazla kafa ütülemeden anlatmak için ekonomiye odaklanmak gerek;
Ucuza borçlanma
Yalancı büyüme
Artmayan refah ve artan gelir adaletsizliği
Kronikleşen açıklar (devlet, özel sektör, hane ölçeklerinde)
Bunları karşılamak için eriyen tasarruflar, rezervler
Sürdürülebilirlik olmadığı için yaşanan finansman sorunu
Neticede artan dolar, vergi yükü ve enflasyon
Seçmenin olan bitenden AKP'yi sorumlu tutmasını geçtim,
8 AKP'liden 7'si olan bitenlerin yeterince kötü olduğu kanısında değil.
İnsan bir davaya, ideolojiye, lidere haddinden fazla yatırım yapmışsa bu yatırım duygusal olabilir, entelektüel olabilir, finansal olabilir o davanın yanlışlığını kabullenemez.
Bu yatırımı samimiyetle veya çıkar uğruna yapması pek fark etmiyor.
Adamın ruh sağlığı, o gerçeklere olan direncine, onları görmemesine bağlı.
İyice zorlarsan da sana düşman kesiliyor.
Kafasını kuma gömmüş bir devekuşunu,
Boynundan tutup çekiştirince,
Kafayı kumdan çıkarıp sana gömer.
Ülkem insanında ruh hali tıpkı buna benziyor.
Bu yüzden ah şu cahillere gerçekleri gösterebilsek umudu hatalı.
Türkiye'de sağ liderler bu etkilerden daha fazla nemalanıyor,
çünkü seçmenin kodlamaları buna daha müsait.
İktidar cenahının öyküleri hem daha güzel, hem de çok katmanlı;
Bir yandan kaybedilmiş imparatorluk sendromunun (aşağılık kompleksi, yabancı düşmanlığı, komploculuk) beslediği "Batı'ya karşı yeniden diriliş" masalı.
Bir yandan elitlere karşı duyulan nefretin beslediği vesayet rejimine karşı diriliş masalı.
Bir yandan da, Anadolu'nun harcı olan İslam'ın beslediği "kâfirlere karşı yeniden diriliş" masalı.
Bunlar, hayatta hiçbir başarısı ve vasfı olmayan,
Dünya'nın kalanından her anlamda kopuk insanlar için özellikle çekici,
Çünkü ilk defa "kazanan tarafta" olduklarına inanabiliyorlar
Ve hepsinin üstüne tüy dikercesine, paradoksal olarak hala devam eden bir mağduriyet edebiyatı var,
Zalim olmadan zulmetmenin keyfini doyasıya yaşatan.
Merkez Eksenli Partiye İhtiyaç Vardı Kuruldu Adı Doğru Parti
Siyasetin çıkmazda olduğu şu günlerde, mecliste temsili bulunan partilerin ideolojik unsurlardan beslendiğini bilmeyenimiz yoktur.
18 yıldan bu yana iktidara kafa tutabilecek bir muhalefet partisi meclise henüz giremedi,
CHP iktidarın başı sıkıştığında her zaman yanında
MHP’yi zaten söylemeye gerek yok sarayla kol kola,
İyi Parti son yapılan kurultayda tamamen proje olduğunu ortaya koydu,
HDP’nin zaten gözünü açtırmıyorlar seçilmiş belediye başkanlarında tutunda vekillerine kadar ya içerde, ya görevlerinden alınarak yetkisizleştirildiler.
Yeni kurulan DEVA ve Gelecek Partisi zaten AKP’nin uzantısı durumundalar sarayın dışladığı bütün isimler Babacan ve Hoca Ahmedin yanında saf tutanlar.
Siyasette yaşanan tüm bu olumsuzluklar içerisinde yeni bir parti kuruldu adı DOĞRU PARTİ
Yaklaşık 2 yıldan beri eski sağlık bakanı Sayın Rıfat Serdaroğlu öncülüğünde yurt genelinde çalışmalar yapan Çoban Ateşi Hareketi 25 Ağustos itibarıyla merkez eksenli olarak DOĞRU PARTİ olarak siyasallaşmasını resmen başlattı.
Parti Merkez eksenli,
Atatürk fikirlerine bağlı,
Kuvayı milliye çizgisinde,
Gençlerin ve kadınların öncü rol alması münasebetiyle de diğer partilerden ayrılıyor.
Yapılan kamuoyu araştırmalarında çıkan kararsız oyların büyüklüğüne de bakarsak yakın bir zamanda gündemin ilk sırasına oturacak gibi gözüküyor.
Ülkenin merkez eksenli partiye ihtiyacı var mıdır derseniz bence hiç olmadığı kadar siyasi bir partiye ihtiyaç vardır.
Bakalım DOĞRU PARTİ merkez partisi olarak bu ihtiyaçlara cevap verebilecek mi hep birlikte bekleyip göreceğiz.