31 Mart Yerel Seçimlerden sonra iktidara göre “Yumuşama”, Anamuhalefete göre “Normalleşme” şeklinde siyaset arenasında yeni bir dönem başladı. Başladı ama çok fazla uzun süreceğini şahsen düşünmüyorum. Çünkü; Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan iyi bir oyun kurucudur. Kendi lehine gelişmeyecek hiçbir akıma meyletmez. Seçimleri 1. Olarak bitiren CeHaPe Genel Başkanı Özgür Özel, birazda seçimlerin getirdiği rahatlık içinde, Kılıçdaroğlu’ndan kalma siyaset anlayışını değiştirme kararı aldı ve belli ölçüler içinde herkesle görüşme kararı aldı. Başta Cumhurbaşkanı’ndan randevu istedi. Görüştüler. Bu görüşmenin içeriği pek açıklanmasa da içerikle ilgili birçok spekülasyon üretildi.

Sayın Cumhurbaşkanı 31 Mart yenilgisinin de verdiği dersle birlikte o üstten bakan nobran tavrını terk etti ve Cumhuriyet Halk Partisi’ne iadei ziyarette bulunacağını ifade etmişti. Nitekim 11 Haziran günü bu ziyaret gerçekleştirildi. Bu ziyarette verilen resim kareleri Cumhur İttifakı’nın küçük ortağı MHP’yi rahatsız etti. Bu görüşme ile ilgili MHP cenahından çok sert açıklamalar geldi. MHP sadece bu görüşme ile ilgili değil, Cumhurbaşkanı’nın, Ankara’nın göbeğinde şehit edilen eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş’le görüşmesi de MHP’yi ziyadesiyle rahatsız etmiş olmalı ki bu sert açıklamayı yapıyordu. Bu olay eninde sonunda MHP üst yönetimine kadar dayanacaktı. Bunu bildikleri için ellerinden gelen hukuki her türlü engellemeyi yapmaya başladılar.

MHP’den gelen bu sert açıklama ile Normalleşme veya Yumuşama dönemi başlamadan bitmişe benziyor. Zira MHP CeHaPe’ye görüşme ile ilgili göndermede bulunurken asıl hedefi iktidardı. Dolayısı ile Cumhur İttifakı’nın çatlama noktasına gelen bu açıklamalardan sonra Sayın Cumhurbaşkanı, bir açıklama daha yaptı. Cumhur İttifakı’nda surda bir gedik açtırmayacağız diyerek küçük ortağı ile ortaklığının sonsuza kadar devam edeceğini açıkladı. Buradan da anlıyoruz ki; normalleşme veya yumuşama dönemi başladığı gibi sona ermiş gözüküyor.

Bu arada 15-16 Haziran günlerinde yapılan İsviçre, “Ukrayna Barış Konferansı’na” 90 ülkeden temsilciler katılmıştı. Türkiye Cumhuriyeti’ni Dışişleri Bakanı Hakan Fidan temsil ediyordu. Ancak çok ilginç bir gelişme daha oldu. Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde ve bu devlete tabi olan “Fener Rum Patriği Bartholomeos” kimi temsilen bu konferansa katılıyordu. Bağımsız bir devlet gibi uluslararası bir platformda Türk Devletinin temsilcileri ile eşit veya denk statüde kabul edilmesi Türkiye açısından asla kabul edilmemesi gerekin bir durumdur.

Soru şu; Patrikhane orada hangi sıfatla bulunduğudur. Bakan Fidan, Bartholomeos ile görüştü mü görüşmedi mi? Bakanlıktan yapılan açıklama da görüşmediği ifade ediliyordu. İster görüşsün ister görüşmesin. Orada Fener Rum Patrikhanesi’nin temsil edilmesi başlı başına bir skandaldır. Buna nasıl müsaade edildi. İktidardan herhangi bir açıklama yapılmadı. İktidarın bu konuda ne gibi bir açıklama yapacağını merakla bekliyoruz.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE VE DİYEBİLENE