Görüyoruz  ki Suriye hızla Orta Çağ karanlığına sürükleniyor. Bu durum sadece Suriye’nin meselesi değil; Ortadoğu’yu, Avrupa’yı ve bizi, Türkiye’yi de tehdit eden büyük bir sorun haline geldi. Çünkü bu barbar zihniyet, bir virüs gibi insanlığa bulaşıyor ve tehdit ediyor. Tarih boyunca medeniyetin beşiği olan bu toprakların şimdi nasıl böylesine karanlığa gömüldüğüne şahit olmak insanı derinden yaralıyor. Ama mesele sadece bu bölgeyle sınırlı değil. Bu barbarlık, sınır tanımadan tüm dünyayı etkileme tehlikesi taşıyor.

Orta Çağ Zihniyeti ve Karanlığın Yükselişi

Orta Çağ zihniyeti dediğimiz şey, insanların akıl ve bilimden koparıldığı, kör inançlarla, dogmalarla yönetildiği, bireysel özgürlüklerin yok sayıldığı bir düzeni ifade eder. Suriye’de yaşananlar, tam da bu karanlığın modern bir yansımasıdır. Ülke, radikal ideolojilerin pençesine düşmüş durumda. Özgürlüklerin bir bir yok olduğu, insanların korkuyla yaşadığı, farklı düşünenlerin susturulduğu bir toplum, maalesef bugün Suriye’nin gerçeği haline geldi. Üstelik bu karanlık sadece insanları değil, insanlığın ortak mirasını da hedef alıyor. Örneğin, Suriye’deki Palmira antik kenti gibi dünya tarihine ışık tutan eserler, bu zihniyetin elinde yerle bir edildi. Bu sadece bir kenti yıkmak değil, insanlığın geçmişine ve geleceğine saldırıdır.

Barbar zihniyetin en tehlikeli yanı, yalnızca bulunduğu topraklarda kalmaması, bulaşıcı bir hastalık gibi diğer bölgelere yayılabilmesidir. Bugün Ortadoğu’nun pek çok yerinde benzer durumları görüyoruz. Irak, Yemen, Afganistan, Libya gibi ülkelerde de aynı karanlık düzen hâkim olmaya başladı. Bu zihniyetin ortak özelliği, farklı düşüncelere tahammülsüzlük ve insan haklarına değer vermemek. Çeşitliliği tehdit olarak gören bu anlayış, toplumsal huzuru bozuyor ve ülkeleri geriye götürüyor.

Avrupa ve Türkiye İçin Büyüyen Tehlike

Bu barbarlık, sınırları aşıp Avrupa’ya kadar yayılma potansiyeli taşıyor. Bugün Avrupa’da bile bu radikal düşüncelerin izlerini görmek mümkün. Özellikle Avrupa’daki göçmen toplulukları arasında bu ideolojiler hızla yayılıyor. Bu durumun temelinde, entegrasyon sorunları ve dışlanmışlık hissi yatıyor. Avrupa’daki gençler, bu radikal düşüncelerin etkisine açık hale geliyor ve bu da Batı’da toplumsal çatışmaları körüklüyor. Bu karanlık, Avrupa’nın demokrasi ve özgürlük anlayışına bile tehdit oluşturmaya başladı.

Türkiye ise bu işin tam merkezinde. Coğrafi olarak Doğu ile Batı arasında bir köprü olan Türkiye, bu barbar zihniyetin etkilerine karşı hem en savunmasız hem de en güçlü direniş noktalarından biri. Ancak Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı siyasi ve toplumsal gerilimler, bu karanlık tehdidin ülkemizi de etkisi altına alma ihtimalini artırıyor. Eğitimdeki gerileme, bilime ve sanata yeterince değer verilmemesi, ifade özgürlüğünün kısıtlanması gibi konular, bizi bu karanlığa karşı savunmasız hale getirebilir. Bugün Suriye’de olanların yarın Türkiye’de de yaşanmaması için dikkatli olmalıyız.

Barbar Zihniyetin Karakteri: Yok Etmek Üzerine Kurulu

Bu barbar zihniyetin temelinde, sadece fiziksel bir yıkım değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel değerlerin de yok edilmesi yatıyor. İnsanları susturmak, farklı düşünceyi tehdit olarak görmek, özgürlükleri kısıtlamak, bu zihniyetin başlıca özellikleridir. Bunun en somut örneklerini Suriye’de ve diğer Ortadoğu ülkelerinde görüyoruz. Ancak bu tehdit sadece bir coğrafyayla sınırlı kalmıyor. Barbarlık, insan haklarını ve demokrasiyi hedef alan bir virüs gibi yayılıyor.

Çözüm: Bilim, Sanat ve Özgürlükle Mücadele

Bu karanlık zihniyete karşı mücadele etmek, hem Suriye için hem de bizim için hayati bir öneme sahip. Bunun için öncelikle eğitim, bilim ve sanat gibi değerlere önem vermeliyiz. Barbarlığın panzehiri, insanın aklını ve yaratıcılığını kullanmasıdır. Ayrıca toplumda özgürlüklerin korunması, farklılıkların tehdit değil zenginlik olarak görülmesi çok önemli. Türkiye olarak bu konuda güçlü bir geçmişimiz var; tarih boyunca pek çok zorluğun üstesinden geldik, yine başarabiliriz. Ama bunun için birliğimizi korumalı ve bu tehdit karşısında akıllıca hareket etmeliyiz.

Suriye’nin Trajedisinden Ders Almak

Bugün Suriye’de yaşananlar, sadece o ülkenin değil, tüm dünyanın trajedisidir. Bu trajediden ders çıkararak, benzer bir karanlığın bizi ve diğer ülkeleri esir almasına engel olabiliriz. Ancak bunun için sadece izlemek yetmez, somut adımlar atmak gerekiyor. Eğitime yatırım yapmak, bilimi ve sanatı desteklemek, özgürlükleri korumak, insan haklarını savunmak… Bunlar, barbar zihniyetin karşısında durabilecek en güçlü silahlarımızdır.
Suriye’nin Orta Çağ karanlığına sürüklenmesi ve bu barbar zihniyetin yayılma tehlikesi, hepimiz için bir uyarı niteliğindedir. Eğer dikkat etmezsek, bu karanlık zihniyet yarın bizim kapımızı da çalabilir. Ama güçlü durursak, bilimle, sanatla, özgürlükle bu karanlığa karşı mücadele edersek, hem kendimizi hem de dünyayı bu barbarlıktan koruyabiliriz. Bugün harekete geçmek, geleceğimizi kurtarmak demektir.