Değerli okuyucularım malumunuz yaklaşık 8 yılı aşkın bir süreden beri hemen yanı başımızda cereyan eden ve ülkemiz açısından birçok sorunu da beraberinde getiren Arab Baharı’nın uzantısı Suriye sorununu hemen hemen aramızda bilmeyenimiz yoktur. Peki, durup dururken biz niçin ve neden en uzun sınır komşumuz olan Suriye’ye tavır koyduk ve biranda düşman ilan etme noktasına geldik. Sn Erdoğan Kardeşim Esad dediği, Bodrumlarda ailece birlikte tatil yaptığı Esad ile neden ve niçin yolları ayırdı ve katil Esad, terörist Esad, şu Esad, bu Esad diyecek kadar husumet beslemeye başladı. Esad politikasında mı bir değişiklik oldu da biz biran da düşman ilan ettik? Yoksa bizim politikamızda mı bir değişiklik oldu! Yani Esad rejimi yaklaşık 50 yıldan beri aynı rejim ve aynı yönetim. Dün kardeşim dediğin bir kişiye, bugün neden katil diyorsun? Niçin bir anda düşmanımız oldu?
Değerli okuyucularım elbette sorunun cevabı ABD ve AB’ye dayanmaktadır. Sömürü arayışına giren ABD ve AB, Asya ve Ortadoğu’daki emperyalist politikasını devreye sokunca ekonomisi sözde bağımsız ama özde ABD’de ve AB’nin güdümünde olan Türkiye’de ABD ne derse onu yapmak zorunda kaldı ve bize verilen görevi harfiyen yerine getirip hemen yanı başımızdaki Suriye ile yüzyıllar boyu sürecek bir sorunun içerisinde biran da kendimizi buluverdik.
Ne yaptı Suriye Türkiye’ye;
Topraklarımıza mı saldırdı?
Güvenliğimizi tehdit edecek bir girişimde mi bulundu?
Uluslararası arena da hakkımızda olumsuz bir demeç mi verdi?
Ne yaptı da biranda Suriye iç politikasına müdahil olduk ve başımıza içerisinden çıkılması güç bir belayı satın aldık?
Bir tarafta milyonlarca Suriyelinin evinden barkından olması ve kardeş kanlarının akıtılması,
Bir tarafta Türkiye’ye kabul edilen milyonlarca Suriyeli nedeniyle ülkemizin hem ekonomi, hem sosyal hem de kültürel sorunların başımıza bela olması.
Bir tarafta Suriye’de huzuru sağlayacağız, sınır güvenliğimizi sağlayacağız diye TSK’nın Suriye topraklarında operasyon düzenlemesi bunun elbette bir ekonomi geri dönüşümü olarak milyonlarca liralık bedelinin halkımıza ödetilmesi.
Zaten dar boğazda olan bir ekonominin, bedel olarak bizlere yol, su, elektrik ve hayat pahalılığı olarak geri dönmesi.
Peki biz durup dururken Türkiye’nin neredeyse en güvenilir sınır komşusu olan Suriye içişlerine müdahil olarak bu bölgenin terör bölgesi haline gelmesinin bundan sonra bedelini kim ödeyecek?
ABD halkımı çekecek bu sıkıntıları ve sorunları?
Yoksa biz mi çekiyoruz çekmeye de yüzyıllar boyu devam edeceğiz?
Senin sınır komşunla sorun yaşaman, ABD’nin umrunda mı?
AB üyesi devletlerin umrunda mı?
Ya da bu devletlerin politikacılarının umrunda mıyız?
Bunların sıkıntılarını ve bedelini kim ödeyecek elbette biz. Onlar menfaatleri ve çıkarları doğrultusunda vuracağını vurdu alacağını aldı ve Ortadoğu bataklığının içerisine seni sokarak çekildi kal belayla baş başa denildi.
Ankara’daki politikacılarımıza sesleniyorum! Gelin biran önce bu yanlış Suriye politikasından dönün? Bu sorunu cesur ve yürekli bir şekilde adım atarak çözün? Kimle mi? Şuan Suriye’nin meşru yönetimi ve onun başında bulunan Esad’la tabi ki? Şu aşamada içerisinde Esad’ın olmadığı bir çözümün olması mümkün değil. ABD’den hiç bir ülkeye dost olmadığı gibi bize de dost olmayacağını unutmayalım. ABD Suriye’yi üç parçaya dört parçaya beş parçaya böldü kim birleştirecek bu saatten sonra Suriye’nin toprak bütünlüğünü kim koruyacak soruyorum sizlere? ABD mi? AB mi? Yapmayın etmeyin aklınızı başınıza alın ve bu yanlış politikadan dönün biran evvel.
Suriye iç politikasına müdahil oluyoruz diye,
Sınır güvenliğimizi koruyoruz diye neredeyse şehit vermediğimiz gün yok?
Her gün ocaklar sönüyor analar ağlıyor çocuklar yetim kalıyor?
Kimin umrunda ABD’nin mi? AB’nin mi? Rusya’nın mı? Çin’nin mi?
Olan bizim evlatlarımıza oluyor.
Bizlerin canı yanıyor
Bizlerin ocakları sönüyor
Batılı emperyalistlerin değil.
On yıllardan beri huzur barış ve kardeşlik içerisinde bir ilişki yürütüyorduk Suriye ile;
Sınırları bayramlarda açmıştık,
Vizeleri kaldırmıştık,
Ticari ilişkileri geliştirmiştik,
ABD’nin gazına gelip bir andan her açıdan sorun yumağını kucağımızda bulduk. Biran önce eski ilişkileri geri kazanmak için bu yönde adımlar atılması ve politikalar geliştirilmesi kaçınılmaz ve zaruridir. Naçizane fikrim ve düşüncem bu yöndedir.