Beşik sallayan eller dünyayı yerinden oynatacak bir gücü simgeler. Anneye söylenecek en güzel sözler 2024

"O kadar türbe gezdim, ziyaret gezdim, yatır gezdim bir tane kadın Evliya'ya rastlamadım."                              

Bir taksi şoförünün sosyal medya paylaşımı.

Elazığ'da ikamet eden bir taksici arkadaşın sosyal medya hesabında yazdığı bu cümle dikkatimi çekti. Bunun üzerine "KADIN"; kadın ve erkek kelimeleri ikili cinsiyet sisteminde cinsiyetleri ayırmak ve tanımlamak için kullanıldığından (bayan kelimesinin seçilmesi kibarlık değildir, "bayan "hitabı zamirdir ve "kadın kişi" demektir. Ne sıfat, ne ad, ne de eylemdir). Karşı cinsimiz aynı zamanda "dişil" olarak da tanımlanır ve Kur'an-ı Kerim'de kadınlar ile ilgili yaklaşık 46 sure'nin çeşitli ayetlerinde; kadınlarla ilgili bilinmesi gereken (o günün şartlarında) hususlar izah edilmiştir.

Bu sureler; Bakara Al-i İmran, Nisa, Maide, En'am, Araf, Tevbe, Hud, Yusuf, Ra'd, İbrahim, Hicr, Nahl, İsra, Meryem, Taha, Enbiya, Mü'minin, Nur, Şuara, Neml, Kasas, Ankebut, Lokman, Ahzap, Fetih, Yasin, Saffat, Zumer, Zuhruf, Mümin, Ahzap, Hucurat, Zariyat, Tur, Necm, Hadid, Mümtehine, Talak, Tahrim, Nuh, Nebe, Tekvir, Buruç, Felak surelerinde zikredilen ayetlerde genel manada kadınlar hakkında; "birbirinize hayır tavsiye ediniz." "Mü'min bir erkek, mü'min bir kadına kızıp darılmasın! Eğer onun bir huyundan hoşlanmazsa, öbüründen (diğer huyundan) memnun olabilir." "Allah sizden kadınlara karşı iyi ve hayırlı olmanızı ister; çünkü onlar, sizin analarınız, kızlarınız veya teyzelerinizdir."

Son birkaç yıldır kendisini din adamı olarak tanımlayan ve sosyal medyayı aktif kullanan bazı istismarcıların dinde erkek egemenlik iddialarına yani,

Kur'an- ı Kerim'in eril bir dille yazıldığı iddiasına;

Kur'an bir hitap olarak Hz. Muhammed (a.s) gönderilen bir kitap ve Kur'an'ın konuşma üslubu ile gönderildiğini ve bu kitabın konuşma dilinden yazıya aktarıldığını bilmekte fayda vardır. Kur'an'daki üslup bundan dolayı "de ki"," ey insanlar ", "ey iman edenler", "ey kafirler", "ey ehl-i kitap", "ey nebi ","sana soruyorlar "gibi hitaplarla doludur.  Ayetlerdeki hitabın çoğunluğu müzekker (birçok dilde aynı kelimenin sadece takı ve alamet farkı ile her iki cins için kullanılması) oluşu, peygambere gönderilmiş olduğundandır. Arapçanın özelliğine göre, kadına ve erkeğe ayrı ayrı ifade biçimi ile hitap edilir. Peygamber (a.s) yapılan hitapların müzekker kalıbıyla olması da bu dilin gereğidir.

Kur'an ve hadislerde geçen İslami emir ve yasaklar, dünya ve ahirete ait vaatler, herhangi bir istisna yapılmadığı sürece hemen erkekleri hem de kadınları kapsar. Bunların erkeklere ait yüklem ve zamirlerle ifade edilmiş olmaları önemli değildir.

Erkeklere hitap eden bir emir veya yasağın, ayrıca kadınlar için de tekrar edilmesi gerekmez. Çünkü bu Arap dilinin ve hukuk mantığının bir gereği olduğu gibi, Kur'an'ın kendisine has üslubu ve ifade mantığının da bir gereğidir. Zira Kur'an her şeyden önce mü'min erkeklerle mü'min kadınları birbirlerinin dostları ve velileri olarak ilan eder.

İnsanlardan birinin diğerine üstünlüğü; "Ey insanlar! Muhakkak ki biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah nezdinde en üstün olanınız takvada (yani duyarlılıkta) en ileri olandır. Muhakkak ki Allah bilendir, haberdardır." Hücurat Suresi 13 ayet.

Yani kısacası; dolayısıyla nesep ve ırk hususunda övünmenin ve üstünlük taslamanın hiçbir manası yoktur.

Neden mi açıklama ihtiyacı duyarak yazdım bunları.

Yazmak; aklıma geldikçe, çalakalem... Duyguları beyaz kâğıda, oradan da yüreklere aktarabilmek.

Bir nebze olsun Işık tutabilmek geçmişe... Hak edenlere hak ettikleri değeri vermek "erkek gibi kadın" değil de "kadın gibi kadın" yani "İnsandan doğan insanı" anlatmak, bugünü bize hediye edenleri...

O zaman başlayalım istiyorum. Milattan önce 6. yüzyılda Orta Asya'nın güney bölgelerinde Pers'lerin komşusu olan bir göçebe devlet yaşamaktadır. Sakaların batıya doğru göçüp bu bölgede devlet kurmalarına neden olan baskıyı yapan göçebe devlet. Massagetler... Savaş arabalarını mükemmel bir şekilde kullanan İskit/Saka savaşçılarının kağanı ve komutanı çocukluğundan itibaren çok iyi at binen ve kılıç kuşanan TOMRİS.

Türk kültüründe, kadının yeri dünya üzerinde varlık gösteren diğer milletlere göre çok farklı bir yere sahiptir.

Kadınlar diğer pek çok milletlerde ikinci planda görülmekte iken Türklerde Hakan'ın yanında yer bulmuştur. Türk kadınları, hakanların karar mekanizmalarında söz sahibi konumunda yerlerini almıştır. Hatta hükümdar bile olmuştur. İşte bu kadınlardan tarihteki ilk kadın hükümdar.

TOMRİS HATUN

Milattan önce 6. yüzyılda yaşamış bir Türk kadını, Türkleri birleştirerek Turan birliğini kuran ve Turan kağanı olan Alp Er Tunga’nın torunu olarak bilinen ve tarihçiler tarafından dünyanın ilk kadın hükümdarı olarak kabul görmüş bir isimdir,

Eski çağın savaş stratejileri konusunda uzman olan Pers İmparatorluğuna karşı destansı bir zafer kazanmıştır.

Asıl isminin Demir olması gereken ancak Yunan tarihçilerinin Tomiris ve Demurus diye adlandırdıkları TOMRİS KAĞAN HATUN.

Tomris yani Tomyris, Türkçe karşılığı ile temir (demir) anlamı taşıyan ve kocasının ölümü üzerine İskit/Sakaların başına geçen TOMRİS HATUN Peçenek Türk’üdür.

DEVAM EDECEK…