Ülkemize getirilen, gelmelerine müsaade edilen, isimlerine dini anlamda "mâcur", hukuki anlamda "geçici sığınmacı" denen Suriyeliler, geçici sığınmacılıktan çıkmış, sanki kalıcı sığınmacı hale gelmişlerdir. Geçici sığınmacı, milletler göç mevzuatına göre, ülkesinde can güvenliği kalmadığından, hayati tehlikesi bulunmasından ötürü bir başka ülkeye sığınan kimse veya kimselere verilen addır. Can güvenliği ve hayati tehlikesinin ortadan kalkmasıyla bu kimse veya kimseler ülkelerine gönderilirler. Geçici sığınmacıların milletler göç mevzuatınca kalıcı olma, vatandaşlık alma gibi hukuki hakları yoktur, ne de böyle bir hak iddia edebilirler.

Türk insanının kahir ekseriyeti bu insanların ülkemize gelmelerine dini inançlarından ve T.C. Devletine olan güvenlerinden ötürü rıza göstermiş ve kucak açmıştır. Çünkü bu gelenler göç hukukuna göre ne mülteci ne de göçmen, geçici sığınmacıydı. Gel gör ki geçici sığınmacı denen bu kimseler maalesef kalıcı hale gelmiş, Türk insanından daha fazla hak ve imkanlara sahip hale getirilmiş, çeşitli adlar altında çeşitli imkanlar sağlanmış, geçicilik gitmiş yerini kalıcılık almış, vatandaş olma imkanları sağlanmaya başlanmış, Türk vatandaşları hastanelerde randevu alamazken bu kimselerin her türlü sağlık imkanlarından yararlanması, ilaç parası ödememesi Türk insanını rahatsız eder olmuştur. T.C. vatandaşları iş yeri açmada, ruhsat almada, vergi ödemede büyük güçlük ve zorluklarla karşılaşırken, sığınmacılara tanınan toleransın kendilerine gösterilmemesi çok rahatsız etmiştir.

Ülkemizdeki ekonomik darboğaz vatandaşları büyük sıkıntıya sokmuş, bu ekonomik darboğazda sığınmacıların büyük payı olduğu kanaati haklı olarak yaygın hale gelmiştir. Ülkemizde sığınmacı, göçmen, mülteci, kaçak yabancıların sayısı 20 milyona yaklaşmıştır. Dünyada en fazla yabancı barındıran ülke durumuna gelmiş olan Türkiye, hem ekonomik darboğaz hem konut sıkıntısıyla karşı karşıya kalmıştır. Ülkemizde yabancıların ortalama 5 milyon konut işgal ettiği düşünülürse, bu yabancılar olmamış olsa konut sıkıntısı yaşanmayacağı kanaati hasıl olmuştur.

Dikkatlerden kaçan bir diğer husus ise Yükseköğretim Kurumu'nun rakamlarına göre sayıları bir milyonu bulan yabancı öğrenciler. T.C. Devleti'nin Afrika ile sıcak ilişkisi, Afrikalı öğrencilere verilen burs, tanınan kolaylıklar, iş ve aş verilip yardım edilmesi bu öğrenciler için Türkiye'yi cazip hale getirmiş, bu öğrencilerin de büyük bir çoğunluğu okul bitiminde Türkiye'deki ekonomik imkanların kendi ülkelerinden iyi olmasından ötürü geri dönmemektedir.

Suriyeli sığınmacıların ülkemize getirilmesi bir Amerikan projesi olduğu artık gizlenemeyecek kadar aşikardır. Afganistan'dan ellerini kollarını sallayarak gelen, hiçbir engelle karşılaşmadan ülkemizde serbestçe dolaşıp iş bulup yaşayan kimselerin gelişi de, Türkiye ile Amerika arasında yapılan bir gizli anlaşmanın sonucu olduğu gerçeği apaçık ortadadır.

Suriyeli iş yerlerine dikkat ederseniz cuma günleri kapalıdır. Devletimizin her türlü imkanlarından faydalanmalarına rağmen devletin kanunlarına adeta meydan okumaktadırlar. 729 bin Suriyelinin bildirilen adreste bulunmadığı İçişleri Bakanlığı tarafından açıklanmıştır. Türk insanının beyan ettiği adreste bulunmaması durumunda cezai müeyyide uygulanırken, Suriyelilerin ülkemizde ellerini kollarını sallayarak şehir şehir gezmeleri, beyan ettikleri adreste olmamaları kamu güvenliği ve asayiş konusunda ayrı bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.

Türk Milletinin Suriyeliler konusundaki hoşgörüleri artık haklı olarak bitmiştir. Gerek Suriyelilerin, gerek kaçak gelmelerine göz yumulan Afganların, gerek sayıları bir milyonu bulan, götürüsü getirisinden çok olan, ahlaki sorun halini alan Afrikalı öğrencilerin geri vatanlarına gönderilmeleri konusunda yapılan bir kamuoyu araştırmasının sonuçlarına göre Türk halkının yüzde sekseni, kahir ekseriyeti hemfikirdir.

Milletin teşkilatlanmış son şekline devlet denir. Devletlerin saygınlığı taahhütleri ile doğru orantılıdır. Devlet, taahhüdünü yerine getirdiği ölçüde vatandaşına güven verir. Gerek vatandaşı nezdinde gerekse uluslararası arenada taahhüdünü yerine getiren devletlerin saygınlığı artar.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Suriyeliler konusunda gerek geçici sığınmacılara, gerekse kendi vatandaşına bu kişileri Suriye'de hayat normale döndüğünde geri gönderme taahhüdünde bulunmuştur. Vatanlarından, topraklarından edilmiş bu kimselere ve Türk insanına verdiği taahhüdünü saygınlığına gölge düşürmemek için yerine getirmesi gerekmektedir. Gerek Suriyeli sığınmacılar, gerekse mülteci göçmen, ülkemize bir şekilde girmiş olan kaçak yabancılar ülkemiz açısından bir beka konusu olmuştur.

Bu insanlar geri gönderilmezlerse ülkemiz açısından yakın gelecekte telafisi imkansız beka sorunu olacak, milli güvenliğimiz tehlikeye düşecek, ülkemizin demografik yapısı değişecek, bir iç kargaşa sonucu bölünme ile karşı karşıya kalınacaktır.

Ülkemizdeki göç konusu bu haliyle bir silahsız işgal halini almış, bir milli güvenlik sorunu olmuştur. Bu, ülkemiz yöneticilerinin yanlış politikaları sonucu bilerek ve isteyerek veya bilmeyerek ve istemeyerek emperyal Amerika'nın bir dayatmasıdır. Türk halkının kahir ekseriyeti de bunun bir BOP projesi olduğuna inanmaktadır.