Bu teğmenler, aslını inkâr etmeyen birer yiğittir. Aslını inkâr eden haramzade değillerdir. Delikanlılığın gereğini yapmışlar, kim olduklarını kamuoyuna ilan etmişlerdir. "Ya oldukları gibi görünmüşler ya da göründükleri gibi olmuşlardır." Sizin gibi kimliklerini gizlememişler, ne de olmadıkları gibi görünüp münafıklıklarını sergilemişlerdir. Tam bir Türk askerine yakışanı yapmışlardır. Teğmenler, Atatürk’ün askeri olduklarını açıkça ifade etmişlerdir. Yüreğiniz yetiyorsa siz de kimin askeri olduğunuzu ilan edin. Siz, bu ülkeden Yunan’ı kovarak size bir devlet bırakan Atatürk’ün askeri değilseniz de "Keşke Yunan kazansaydı." diyen Vahdettin’in askeri misiniz, yoksa tarikat şeyhlerinin askeri misiniz? Söyleyin, biz de bilelim.

Sınırlarımız delik deşik olmuş, ekonomi çökmüş, 50 bin kişinin katilini Meclis’e davet ederken, terör örgütüyle pazarlığa girerken, adalet yerlerde sürünürken, keşke disiplini koruduğunuz kadar vatanı da korusaydınız.

Teğmenlere verilen ceza, Devlet Bahçeli’nin dediği gibi "Ayırma cezalarından mahşeri vicdan memnun olmuştur." şeklinde olmamıştır. Bilakis bu karar, mahşeri vicdanı yaralamış, kendini Türk hisseden bütün fertleri derinden üzmüştür. Devlet Bahçeli’ye sormazlar mı? Mahşeri vicdan dediğin senin vicdanından mı ibaret? Senin vicdanın sana ait bir vicdandır. Mahşeri vicdan, bütün bir Türk milletinin vicdanıdır.

Vicdanı sızlayan bir Türk vatandaşı olarak disiplin soruşturması açan, soruşturmayı yapıp ihracı yönünde oy kullanan yetkililere soruyorum: Bu teğmenler "Tayyip Erdoğan’ın askerleriyiz." diye bağırsalardı, soruşturma açabilir miydiniz? Hadi diyelim açıldı, ihracı yönünde oy kullanabilir miydiniz? Eğer bu yüreğe, bu medeni cesarete, Türklük şuuru, İslam ahlak ve faziletine sahip olsaydınız, Türk bilinci taşısaydınız ne soruşturma açardınız ne de ihracı yönünde oy kullanırdınız. Bulunduğunuz makamlardan olma pahasına karşı koyardınız.

Bu teğmenler, Atatürk’ün askerleri olduklarını hem eylemleriyle hem söylemleriyle ispat etmiş, Türklük bilinciyle yetişmiş, Türklük şuuruna sahip, seçtikleri mesleğin yeryüzünde Türk’ü ve Türklüğü yaşatmak için var olan askerlik mesleği olduğunun farkında olan birer Türk askeridir.

Nasıl ki Atatürk, Harbiye Nezareti kendisini İstanbul’a dönmesi için çağırdığında, Türk milletinin bağımsızlığı için en sevdiği kurum olan ordudan istifa ederek ayrıldıysa, bu teğmenler de Atatürk düşmanlarına "Bence Atatürk düşmanlığı düpedüz Türk düşmanlığıdır." diyerek verdikleri ifadelerle benzer bir duruş sergilemişlerdir.

Nasıl ki Atatürk’ün sevgisini Türk milletinin yüreğinden silemediyseniz, bu teğmenlere verilen bu ceza da unutulmayacak, bu cezayı verenler ve buna sebep olanlar Türk’ün tarihinde nefretle anılmaktan kurtulamayacaklardır.

Eğer bu ülkede hukukun bir kırıntısı kaldıysa, azıcık adalet mevcutsa –ki kaldığına inanıyor, Türk yargısına güveniyorum– bilin ki bu ceza Türk yargısı tarafından iptal edilecek, bu Türk’ün yılmaz savaşçıları peygamber ocağı olan orduya geri dönecektir. Tıpkı Atatürk gibi, Türk milletinin gönlünde ve yüreğinde yerlerini alacak, sergiledikleri korkusuzca davranışlarıyla da korkaklara, makam ve mevki düşkünlerine kötü; Türk milletine ise iyi bir örnek olacaklardır.

Bu ülke, suçluya suçlu demenin suç olduğu, adeta suçluların yönettiği bir ülke hâline getirilmiştir. Umarım bu yanlışlardan bir an önce dönülür.

NE SAĞCIYIM NE SOLCUYUM,
NE ŞUCUYUM NE BUCUYUM.
TÜRKÜM, TÜRKÇÜYÜM,
ONUN İÇİN ATATÜRKÇÜYÜM.