Amerika, istikameti Batı olan, bağımsız ama dengeli dış politika takip eden bir Türkiye görüyor. Bence sanılanın aksine Türkiye’den şikayetçi değiller. ABD için Ukrayna-Rusya savaşı çok önemli. Türkiye, ilk günden tavrını Ukrayna’nın toprak bütünlüğünden yana koymuş. Kırım’ın ilhakını tanımamış. Rusya’ya cephede en büyük sıkıntıyı veren İHA’lar ve 155mm top mermileri Türkiye menşeili. Türkiye’nin Montrö Anlaşmasını uygulaması Rusya’yı kilitlemiş. Kızıl Ordunun tedarik zinciri kırılmış. Zira Kırım ve Rusya’nın Karadeniz kıyıları çarpışmalara en yakın bölgeler. Türkiye’nin tahıl koridoru oluşturması hem Ukrayna’nın ekonomik olarak çökmesini hem de uluslararası piyasalarda fiyatların artmasını engellemiş.
Amerika’nın dünyada en zayıf olduğu yerler, Orta Asya ve Kafkasya. Orta Asya’da en etkili büyük güç olan Rusya her geçen gün biraz daha zayıflıyor. Çin güçleniyor. İran güçlenmeye çalışıyor. Türkiye’nin Türk Devletleri Teşkilatının kuruluşuna öncelik etmesi, bölge ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmesi ABD’nin lehine. Ankara’nın böyle bir siyaseti olmasaydı Çin, Rusya ve İran, Orta Asya’da bugünkünden daha güçlü olurlardı.
ABD, Şakaşvili ve partisi vasıtasıyla Gürcistan’ı kontrolü altına almaya çalıştı ama başaramadı. Gürcistan, Şakaşvili’yi başkan yapmanın bedelini bölünerek ödedi. Osetya ve Abhazya fiilen Rusya’nın kontrolüne girdi. Oysa Türkiye Kafkasya’da çok başarılı oldu. Hem Gürcistan hem de Azerbaycan, Türkiye’ye ekonomik olarak entegre oldular. Azerbaycan’ın petrol ve gazı piyasalara Rusya üzerinden gidiyorken şimdi Türkiye üzerinden ulaşıyor. Ankara Kafkaslarda aktif olmasaydı Kafkas ülkeleri Rusya’nın arka bahçesi olmaya devam ederdi. İran bugünkünden çok daha güçlü olurdu.
Orta Asya ve Kafkasya için yaptığımız tespitleri Balkanlar, Irak hatta Suriye içinde yapabiliriz. Bugün Rusya’nın Balkanlarda Sırbistan dışında müttefiki kalmadıysa, Sırbistan’da dahi Batı taraftarı damar güçleniyorsa, Karadağ, Kosova, Bosna ve Makedonya Rusya’ya rağmen tam bağımsız olabildilerse ve kendi ayakları üstünde durabiliyorlarsa bunun mimarı Ankara. Ankara aktif olmasaydı Balkanlarda Rusya ve Almanya daha etkili olurdu ki bu Amerikan’ın menfaatlerine uygun değil. Beyaz Saray, Almanya’nın Doğu Avrupa’ya hakim olmasından bile rahatsız. O nedenle Polonya ve Macaristan’ı özellikle destekliyor.
Türkiye’nin olmadığı bir Irak’ta hem merkezi hem de bölgesel yönetim İran’ın tam kontrolüne girerdi. Bugün bölgesel yönetim Türkiye’nin bir vilayeti gibi. Dünyaya Türkiye üzerinden açılıyor. Petrol ve gazını Türkiye üzerinden ihraç ediyor. İhtiyaçlarını Türkiye’den alıyor. ABD, Kalkınma Yolunu niçin destekliyor? Çünkü bu yol Irak’ı Arap ülkeleriyle ve Türkiye ile bütünleştirecek yani İran’ı zayıflatacak.
Biran Türkiye’nin sınır ötesi operasyonları yapmadığını ve Suriye’ye yerleşmediğini düşünün. Suriye’de tablo nasıl olurdu? Şam, Rusya, İran ve YPG-PYD daha güçlü olurdu. Türkiye’nin idlib’te çevrelediği aşırı unsurların bir kısmı muhtemelen yeryüzünün her tarafına dağılmış terör eylemleri yapıyor olurlardı. Daha kalabalık kısmıysa Avrupa’da olurdu. Bazı okurlarımız, ‘’ABD, müttefiki olan YPG-PYD’nin güçlenmesinden neden rahatsız olsun?’’ diye sorabilir. YPG-PYD, bugün Türkiye’nin korkusundan ABD ne derse yapıyor. Türkiye devrede olmasaydı muhtemelen bu kadar teslimiyetçi olmazlardı.
Türkiye müdahale etmeseydi Libya’ya, Rusya’nın ve Suudi Arabistan’ın liderliğindeki Arap koalisyonunun desteklediği Hafter hakim olacaktı. Böyle bir gelişme pek çok açıdan ABD için kabul edilemezdi. Zengin petrol rezervleri Kremlin’in kontrolüne geçecekti. Sonuç almış olsalardı Rusya ile Arap ülkelerinin birlikteliği sağlamlaşacaktı. Rusya, Suriye’den sonra Libya’ya da yerleşecekti ki Libya Akdeniz’in tam ortasında. Türkiye devreye girince denklem tamamen değişti.
Çin, Rusya ve Türkiye, Afrika’da yakın tarihlerde açılım süreçleri başlattılar. ABD, Afrika’nın çok yerinde fiilen yoktu. İngiltere ve özellikle Fransa çok yıpranmıştı, yeni rakiplerine direnecek güçte değildiler. Türkiye’nin emperyalist geçmişi yok. Türkler, uzun yıllardır Afrika ülkelerinde su kuyuları açtıklarından, kurban kesip etlerini dağıttıklarından ve katarakt ameliyatları düzenlediklerinden bilhassa Müslüman memleketlerde yardımsever, iyi insanlar olarak tanınıyorlar. Yani Türkiye’nin başarılı olma ihtimali yüksek. Beyaz Saray, Türkiye’nin var olmadığı Afrika’da Çin ve Rusya’nın daha güçlü olacağının farkında olduğundan Türkiye’yi göstermeden destekliyor ve mesafe almasını arzuluyor.
On yıl önce Orta Doğu’da üç grup vardı. Suudi Arabistan, Mısır ve BAE’nin liderlik ettiği Arap Bloku, İran’ın liderliğindeki Hizbullah, Husiler, Haşdi Şabi, Hamas ve Suriye’den oluşan Blok ve Türkiye ile Katar’ın öncülüğündeki Blok. Bugün Arap Bloku ile Türkiye ve Katar’ın olduğu Blok birleşmiş durumda. Buda İran’ın hareket alanını daralttığından Amerika açısından çok olumlu bir gelişme.
Elbette ABD ile Türkiye’nin farklı düşündüğü ya da menfaat çatışması yaşadığı onlarca konu var. Netice iki ayrı devlet söz konusu ve bunlardan biri süper güç. Bugün itibariyle iki ülke arasındaki çözülmesi en zor olan sorun PYD-YPG. Ankara’nın PKK’nın bir yan kuruluşu olan bu örgütün Suriye’nin kuzeyinde bir devlet ya da özerk bölge kurmasını kabul etmesi mümkün değil. Beyaz Saray, PYD-YPG’nin PKK’nın kontrolünde olmadığından emin zira örgüt kendilerinin kontrolünde. Anlamadıkları bu örgütün ABD’nin kontrolünde olması ve Beyaz Sarayın talimatlarına uyması, PKK’nın stratejisinin gereği. ABD, büyük yatırım yaptığı ve istediği gibi kullanabildiği bu örgütü kaybetmek istemiyor.