Soru, “Türkiye neden ekonomik olarak dar boğaza girdi?”
Cevap: Sn. Erdoğan üretime yönelik yatırımlar yerine sadece inşaat ekonomisiyle “büyüme büyüsüne, kalkınma masalına” inandı.
Bunun sonucu; tasarruf yerine saçtı-savurdu.
Sandı ki, kaynaklar bitmeyecek, borçlanmalar rahat olacak.
Batı bizi kıskanıyor dediği Batı’nın Almanya’sında A.Merkel Berlin’de Am Kupfergraben denilen sokağın 6 nolu apartmanın dördüncü katında oturmakta. Almanya’nın bütçe fazlası, cari acık fazlası, ihracat fazlası olmasına rağmen.
Apartman önünde iki-üç polis de görev yapıyor. Bu Almanya’da kamunun araç sayısı: 11.000
Sn. Erdoğan ne yaptı: “İtibarımız artsın” diye 1153 odalı saray-malikâne-külliye yaptırdı, 300 koruması olduğu söyleniyor, yetmemiş gibi Marmaris’te 50 bin ağaç kesilerek 300 odalı yazlık saray yaptırıyor deniliyor.
Oysa aynı A. Merkel’in yazlığı, Hohenwald Köyü’ndeki babadan kalma sıradan bir ev.
Kamunun araç filosu ise: 125 bin adet. Şoförü, yakıtı, bakımını bir düşünün.
Bunları şunun için yazıyorum. İki lider ve iki liderin; ekonomiye/tasarrufa, hayata, siyasete bakış farkını fark ediniz diye!
Bilmem fark ettiniz mi? Yoksa “Hadi canım sende! Bizim Reiz’e her şey layık mı “ demektesiniz?
Sn. Erdoğan, hovardaca kullandığı Türk ekonomisini, içinden zor çıkılacak bir açmaza taşımak üzere.
Hem faiz hem de döviz aynı anda yükseliyorsa; iyi gitmeyen şeyler oluyor demek değilse nedir?
Hiçbir küresel güç, Türkiye’nin batmasını istemez. Çünkü hepsinin Türkiye’de yatırımları var, alacakları var.
Siz borç verdiğiniz birinin iflas etmesini isteyecek kadar akıldan yoksun musunuz? Alacağın kişi batarsa paranızı nereden, kimden, nasıl alırsınız?
Onun için: “Bunlar hep faiz lobilerinin, dış güçlerin oyunu” söylemi ve dertlenmesi; bir masal ve fanteziden ibarettir.
Hiçbir akıllı küresel güç, bir ülkenin ekonomik kriz yaşamasını istemez. Çünkü keriz değiller. Yunanistan’ı batırdılar mı? Biliyorlar ki, Yunanistan’ın batması demek Almanya ve Fransa bankalarının da batması demektir.
Yunanistan’ı kurtardılar. Neyin karşılığı? Yunanistan halkına acı reçete içirterek.
Hiç endişeniz ve kuşkunuz olmasın; Türkiye’nin de ekonomik krizi atlatmasını sağlayacaklar. İngiltere’ye gidişler neden sıklandı? Küresel güçler, küresel normlar ister. OHAL asla küresel norm değildir. İhtiyaç halinde kısa süre ilan edilir. Eğer OHAL sık sık uzatılıyorsa: bu, aynı zamanda sizin beceriksizliğiniz anlamını da taşır.
Önemli olan: 2018 Temmuz itibariyle acı reçeteyi kime yutturacaklar? AKP bunu; sana, bana ve bu asil Türk halkına içirecek. Demek ki, saraylarla, binayla, lüks saltanat arabalarıyla itibar artmıyormuş. İtibar, üretmek ve tasarruftan ibarettir.” Kim ki kazanamıyorsa bir ekmek parası, dostunun yüz karası, düşmanının maskarası.”
Muhalefet ise; Sn. Erdoğan’ın günlük konuşmalarına karşılık vermekle meşgul!..
İnşallah kazanan ülkem ve asil milletim olsun.
Esen kalınız.
Not. 24 Haziran günü yapılacak seçimin; ülkemize, demokrasimize ve asil milletimize hayırlara vesile olmasını Allah’tan diliyorum. Hiç şüpheniz olmasın; bu asil millet, ne yapacağını gayet iyi bilir.