Siyasetten o kadar çok gol yedik ki; hem her seferinde çok kolay aldadılıp, bir de biliyormuş gibi caka satmayayım dedim ve bu hafta kendimi doğa olaylarına bıraktım.
Merak ettiğim bir deyim vardı ve araştırmak istedim. 'Dut yemiş bülbüle dönmek' ne demekti acaba.
Bir dost sohbetinde ortaya attım. Bir kardeşim "bülbül, dut yapraklarını yediği zaman sesi kesilir ağabeyim" dedi.
Aslında inandırıcı geldi ama biz yine de ulu bilge google'a sorduk.
Meğerse işin aslı başkaymış! "Erkek bülbül mayıs ayında çiftleşmek için öter. Bir süre sonra kendine eş bulur ve ötmeyi keser. Tam o sırada da dut ağaçları meyve verir. Halk bülbülün susmasını, duta bağlar ama yanlıştır. İkisi arasında bir neden-sonuç ilişkisi yoktur. Bülbülün ötmesi ve susması çiftleşmeyle ilgilidir" şeklinde bir açıklama gelmiş bir Zooloji Profesöründen.
Çok ilginçti ve birden geçenlerde bir arkadaşın paylaşımını hatırladım.
Paylaşımın konusu; yağmurdan sonra gelen toprak kokusuydu. Hep toprak ıslanınca öyle kokar zannederdim ama durum çok farklıymış meğer .
Bu kokunun kaynağı, toprakta bulunan ve aktinomiset adı verilen bakterilermiş. Bu bakteriler toprak nemliyken gelişirmiş ve toprak kuruduğunda sporlar üreterek çoğalmaya başlarlarmış. Yağmur yağdığında da, toprağın içindeki bu sporlar yağmur damlalarının etkisiyle havalanırlarmış.
Yani anlayacağınız; her araştırdığım konunun altından bir cinsel münasebet çıktı kıymetli takipçilerim.
Neredeyse mecaz anlamda tecavüze uğradığımız siyasetten kurtulalım diye doğaya attım kendimi ama her yer aynıymış.
Hülasa siyaset de doğa olayları gibi bence.
Aralarında çok güçlü bir ilişki var.
Aynı doğa olayları gibi; ne zaman sessizlik olsa, veya birbirlerine hakaretler yağmur gibi yağsa, mutlaka altından bir çiftleşme haberi görürüz.
Bakalım yakında ne doğacak?