Ülke yeni bir sürece girdi.

Son dönemde ülke, bölgede ve dünyadaki gelişmeler Türk toplumunu yakın gelecekte yeni sınavların beklediğinin bir göstergesi.

Öncelikle ekonomi konusundan başlayalım;

Dünyadaki ilk ekonomik kriz olan “Uzun Depresyon” 1873-1896 yıllarında görülmüş sonrasında I. Dünya Savaşı yaşanmıştı.

Bu ekonomik kriz Osmanlı’nın çöküşünü hızlandırmış sonuçları itibariyle de 1881 yılında Düyun-u Umumiye kurulmasına ve sonrasında Osmanlı’nın yıkılmasına kadar gitmişti.

“Uzun depresyon” olarak adlandırılan ilk ekonomik kriz 1914 yılında I. Dünya Savaşı’nın çıkışına kadar devam etmişti.

***

Kapitalizmin yaşadığı 2. büyük kriz olan “Büyük Bunalım” veya “Büyük Depresyon” 1929’da başlamış, yanlış ekonomik kararlar sonrası Avrupa’nın göbeğinde Hitler Almanya’sının doğuşuna ve nihayetinde II. Dünya Savaşı’na neden olmuştu.

II. Dünya savaşı sonrasında devam eden I. Soğuk Savaş dönemi, 1990’larda kapitalist sistemin ve kültürün dünyaya egemen olması sonucu oluşan küreselleşmenin önünü açmış ve tüm dünyada kabul görmüştü.

***

Yakın geçmişte yaşadığımız 2008 yılındaki “Küresel Kriz” ise 1990’larda başlayan ve kapitalizmin küreselleşmesi sonrasında çıkmış, ABD’nin gayrimenkul ve kredi balonu ile ortaya çıkarak tüm dünyayı sarmıştı.

***

Dünyanın yaşadığı her ekonomik kriz sonrası Dünya savaşları yaşanmış olması 2008 krizi öncesi ABD’de ki ikiz kulelere yapılan saldırılar ve sonrasında Ortadoğu’daki savaşlar ve Arap Baharına kadar gelişen olaylar ve sonrasındaki küresel ekonomik savaş, NATO-AB ve Rusya çekişmeleri, Ortadoğu’da ki gelişmeler, Brexit süreçleri tesadüf değildir.

I. Dünya Ticaret Savaşı olarak adlandırabileceğimiz ve 2018 yılında Trump’ın agresif ekonomik kararları ile dünyada hızlanan gerginlik 2020'de adı konulmamış yeni bir küresel bir krizin habercisi gibi.

***

Gelelim Türkiye konusuna!

Türkiye’nin ekonomik verilerinin son yıllarda hissedilir seviyede gerilemesi küresel çapta beklenen 2020 yılındaki olası bir ekonomik krizin öncesinde ülkeyi 1994, 2001 ve 2007 benzeri bir ekonomik krizin beklediği otoriteler ve uzmanlar tarafından dillendiriliyor.

***

Özetle;

Ekonomik krizler istikrarsızlık demektir. İstikrarsızlıklar ise siyasi ve devamında güvenlik sorunları ve kaosları ile birlikte gelişir ve tüm satha yayılır.

Bu nedenle önümüzdeki süreç dünya ülke adına hassas bir dönemin başlangıcıdır. Radikal olan her söylemden kutuptan uzak olmak, sivri dillilerden şüphelenmek,  kışkırtmalara kapılmamak, her türlü çözümü siyaset kurumu içerisinde aramak gerekmektedir.

Olmaması durumunda ise ülkeyi 1980 öncesi bir süreç beklemektedir.

Kalın sağlıcakla.