Kriz lafını ağzıma bile almak istemiyorum. İktidarda kim olursa olsun ülkemin bir kriz yaşamasını asla istemem. Kriz tellallığı yapmaktan da hoşlanmam, haz almam.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Hazine ve Maliye Bakanı damat Berat Albayrak, krizin olmadığını söylemekteler. Keşke doğru olsa da dişimi kırsam!..
Madem kriz yok, madem ekonomi rayında da, 90 maddelik “Ekonomik paket” neyin nesi?
Madem kriz yok da, “Şirketlerden, ticaret erbabından yılbaşına kadar bazı mallarda % 10’luk indirim” ricası neyin izahı? Devlet neden yaptığı zamlardan zerre miktar indirime gitmiyor acaba? Buna bizde “el kesesinden ağalık” derler.
Kazak, pantolon da % 10 indirimden bana? Ekmekte indirim yapabiliyor musunuz? Memur ve emekliye ödenecek enflasyon farkını aşağı çekmek mi niyetiniz?
Madem kriz yok, madem ekonomi toparlandı da, “Elektriğe, doğalgaza, akaryakıta yüzde 40-50-100 zamlar” neden yapıldı? Vatandaşın nefes almasını neden zamlarla zorlaştırmaktasınız? Dolar’ın ateşi sönmesine karşın, zamların ateşi neden insanımızı yakmakta?
Neden bazı ilaçlar bulunamıyor?
Örnekleri çoğaltmak olası!..
Emeklide Yaşa Takılanların mağduriyetlerinin giderilmesi için verilen yasa teklifleri neden geri çevriliyor? Neden Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Albayrak, ekonomiye yükleyeceği yüklerden rahatsızlar?
Ne diyor Sn. Erdoğan” Ekonomik kurtuluş savaşı verdiğimiz şu günlerde, bunun ekonomiye getireceği yükün ne olduğunu biliyor musunuz?” diyerek hiddetlenmekte ve karşı çıkmakta? Hangi yönetici vatandaşının mutlu olmasını istemez?
Muktedirseniz, emeklinize ikinci iş yaptırmayacak bir ücret ödeyiniz. Kimse “çift dikiş” meraklısı değil; zarurettendir.
Sn. Erdoğan bu teklifi, bir erken emeklilik olarak görüp; bunun ekonomiye getireceği yüklerden bahsetmekte?
Kriz yok. Keşke olmasında. Kriz demek mali sistemin çökmesi, bankaların batması anlamına gelir ki, henüz öyle bir durum söz konusu değil. 2001 krizinde bile tek bir fabrika satmayan Ecevit hükümetini düşününce, Sn. Erdoğan’ın ne kadar hovardaca ülke yönettiği ortaya çıkmakta.
İş Bankası çıkışı da, hem gündemi saptırmak, hem İş Bankası’nın iştiraki olan Şişe Cam gibi onlarca devasa kuruluşları hazineye aktarmak ve sonunda da satmak akıllara gelmektedir.
Öyle görünüyor ki, dövizle borçlanan devlet ile özel sektörün Dolar bulmada zorlanması sonucu oluşan bir duraklama ve daralma söz konusu.
Cumhurbaşkanı ile damat Albayrak’ın bütün gayreti, uluslararası alanda “Güven “kaybeden Türkiye’nin yeniden “GÜVEN” kazanması çabasıdır.
Güven lafla değil uygulama ve eylemle kazanılır.
Uluslararası kuruluşlar sizin:
1-Hukuk sisteminize bakarlar,
2- Adalet sisteminizin çalışmasına bakarlar,
3-Üniversitelerin, medyanın bağımsızlığına ve düşünce hürriyetinin derecesine bakarlar,
4-Maliye sisteminize ve bankalarınızın kredibilitesine, lüks ve israfınıza bakarlar.
“Cart-curta” süslü lafa, söyleme bakmazlar. Maalesef Türkiye çok büyük bir ekonomik duraksamaya girmiştir. Yatırımcılar tedirgin işletmeciler, önlerini görememekten endişeliler.
İktidarın bu durumla yüzleşerek, muhalefet, üniversiteler, ekonomistler, iş ve işverenlerle, akademisyenlerle toplanarak duruma neşter vurması ve gereken tedbirleri alması şarttır. Ya değilse Allah korusun yarınlar çok geç olacaktır. Adına ister kriz deyin ister duraksama-daralma durum ortada!..
Esen kalınız.