Şimdiye kadar bu başlıkla yazdığım bu kaçıncı mektuptur? Cevap: Son yıllarda üç…
Dikkate alınan oldu mu? Cevap: Sanmıyorum.
O halde diyeceksiniz ki şimdi neden yazdın? Cevabım, o kadar basit hatalar yapılıyor ki vallahi dayanamadım.
Devlet hububat alım fiyatlarını açıkladı. Ekmeklik Buğday 8.250+1.000= 9.250 TL/Ton, Arpa 7.000+500= 7.500 TL/Ton.
Türkiye Ürün Borsalarında 14 Temmuz itibariyle ortalama fiyatlar, buğday 6.795 TL/Ton, Arpa 5.627 TL/Ton. Aradaki fark korkunç.
Şimdi bu nasıl iş diyeceksiniz. Ama gerçekler bunlar işte. Hakeza yaklaşık 11 ay önce Ağustos 2022’de ortalama 5.550 TL/Ton olan Mısır fiyatları da bugün ortalama 5.212 TL/Ton ise bu işte bir gariplik var.
Mevcut sorunun kısa sürede çözümü mümkündür. Sadece üç adım atılmalıdır, kilidi açmak için.
“Sorun Varsa Çözeriz, Biz Bu İşi Biliriz.” Peki, sadece biz mi biliriz?
Elbette hayır, mevcut TMO yönetiminde Genel Müdür dahil çekirdekten yetişme, işin çıraklığından gelen uzmanlar var, onlar da bilirler. O halde? Elleri, kolları mı bağlı acaba?
Kilidi açacak anahtar kendilerinde değildir. Ticaret Bakanlığı’nda olabilir mi mesela? Peki bu Bakanlık tarımı bilir mi? Bilmesini beklemek haksızlık olur.
Gelelim üç adıma…
Bunlar geçici tedbirler, çiftçinin maliyetinin altında satışını önlemek, neredeyse iğneden ipliğe bütün malların fiyatı artarken hububat fiyatlarının eksi enflasyona muhatap olmasını önleme adına bir nevi pansuman tedbiri…
Sadece başlıkları yazalım yeter. Sorulursa açarız.
1- Dahilde İşleme Rejimi (DİR), nasıl işliyor? Başta un olmak üzere, işlenmiş tarım ürünleri ihracatına zerre gölge düşürmeden DİR gözden geçirilmelidir.
2- Bu sene Allah’a binlerce şükür, rekolte iyi. İthalat kotaları yeniden ele alınmalıdır. Gerekirse asgari 6 aylık öteleme yapılabilir.
3- Seçim ekonomisi bittiğine göre ekmek fiyatları hususunda bakış açısına yeni vizyon getirilmelidir.
Tarım insanoğlu yaratıldığı günden beri stratejik bir sektördür ve ilelebet öyle kalacaktır. Gıda tabletleri üretilmeye başlansa bile…
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bazı bakanlar hep anılacaktır. Örneğin bütün zamanların en gözde Tarım Bakanı merhum Bahri Dağdaş’tır, elindeki anahtar “tohum” idi. Bana göre bir diğeri, Sayın Hüsnü Yusuf Gökalp, sözde kalmayan sloganı “inadına üretim” sözüyle çiftçiye özgüven aşılamıştı. Yine, merhum Mustafa Taşar ise yıllardır ha bugün ha yarın denilen “Mera Kanunu” ile tarihe adını yazdırmıştı.
Bu mektup tek konulu iken sonra iki mektup daha yazacağım.
Dördüncü mektup, bunca yılın birikimi sonrası önerilerimden oluşacakken, diğeri günü geldiğinde Bakanlıktan ayrıldıktan 20 yıl sonra bile anılmak, yani tarım tarihine basit ama anlamlı bir mıh çakmanız için olacaktır. Eğer isterseniz. Her ne kadar beşinci mektupta size önereceğim konuya, koltuğa oturunca kendisini yetkin sanan paraşütçü bürokratlar çok basit diyebilecek olsalar da. Lakin unutulmamalıdır ki başarı da başarısızlık da nüanslarda yatar…
Es-selam olsun, ves-selam olsun, has-kelam olsun, çıraklığını yapmadığı işin ustalığına soyunmayanlara.