Tarihçiler Osmanlı ordusunda bozancı bölüğü diye bir bölükten söz ederler.
Görevleri ,savaşta ‘ düşman kaçtı, kaçıyor, dağıldı, bozguna uğradı’ gibi sözlerle bağırarak askerin maneviyat ve cesaretini artırmak. Aslında kaçan göçen kimse yok, maksat askeri düşmanın kaçtığına inandırmak. Çünkü buna inandırırsanız asker daha cesur ve istekli savaşır. Kaçmayı, gerilemeyi düşünmez savaş performansı daha da artar.
Şimdi benzerini Mehmet Şimşek yapıyor, hemen her programda enflasyon düşüyor, bütçe açığı kapanıyor, her şey yolunda gidiyor gibi laflar ediyor. Şimşek enflasyon kaçıyor, bitiyor demesine rağmen hiçbir şey değişmiyor. Çünkü ekonomi nutukla düzelmez, doğru adımlar atılmadığı müddetçe düzelme hayal olur.
Önce ekonomi niye bozuldu sorusunun cevabını bulmak gerekir, sorunu doğru teşhis etmezseniz cevabını da bulamazsınız. Çöküş, başkanlık sistemine geçtikten sonra başladı. Her şey bir kişiye bağlandı. Uzmanlığın, bilginin yerini her şey bana bağlanmalı, benden başlamalı kibri aldı. Kişiye sadakat , ülkeye ve millete sadakatin önüne geçti. Ehliyet ve bilgi önemsizleştirildi. Buna bağlı olarak Merkez Bankasının özerkliği kaldırıldı. Bürokrasiye emir/ komuta ile kışla düzeni getirildi. Yargı iktidarın emrine sokuldu. Mahkeme kararlarının uygulanması tek adamın keyfine bırakıldı. Sonunda beklenen oldu ve her alanda korkunç bir yozlaşma ve çürüme başladı.
Kısa vadede bu sarmaldan kurtulabilir miyiz? Ufukta krizin aşıldığına dair bir emare yok. Bozancı bölüğü gibi bağırmakla ekonomi düzelmiyor. Piyasalarda bir rahatlama yoksa düzelme de yoktur. Bugün, dünden iyi olmadığına göre ‘bozancılar bölüğünün’ düzeliyor laflarının bir anlamı da yok. Kaldı ki ekonomik kalkınmanın teminatı hukuktur, adalettir. Krize karşı tedbirlerin tamamını birlikte almak lazımdır. Hukuk ihmal edilirse alınan tedbirler beklenen neticeyi vermez, nitekim vermiyor da. Bu sarmaldan kurtulmak için devlet işlerinde her zaman son sözü hukukun söylemesi gerekir. Ufukta bu yönde bir değişim gözlemlenmediğine göre krizden kurtuluyoruz demek için çok erken!