Suriye’de Büyük Oyun ve Türkiye Üzerindeki Tehditler
Ortadoğu’nun kalbi Suriye, yıllardır süren savaş ve istikrarsızlıkla yeniden şekilleniyor. Bu yeni şekillenme, Türkiye için ciddi güvenlik riskleri ve uzun vadeli tehditler barındırıyor. Son gelişmeler ışığında baktığımızda, bölgede kartların yeniden karıldığını ve bazı grupların bu süreçten kazançlı çıktığını görmek mümkün.
PKK/PYD terör örgütü, Suriye’deki iç savaşın en büyük kazananlarından biri haline geldi. ABD’nin hava ve topçu desteğiyle ilerleyen bu yapı, Irak sınırını kontrol altına alarak Suriye topraklarının neredeyse yarısını ele geçirmiş durumda. Suriye muhalifleri Halep, Hama ve Humus üzerinden Şam’a ilerlemeye çalışırken, PKK/PYD İran-Irak-Suriye-Lübnan hattını bir günde kesip sınır hattını ele geçirdi.Böylece Irak-Ürdün-Golan (İsrail işgalindeki) sınırında bir “özgürlük koridoru” ya da diğer adıyla gelecekte çokça duyacağınız “Freedom Corridor” açma planını hayata geçirmeye çalışıyorlar. Bu girişim, yalnızca Suriye’nin toprak bütünlüğünü tehdit etmiyor, aynı zamanda Türkiye’nin güney sınırlarında kalıcı bir terör yapılanmasının kurulmasına zemin hazırlıyor. Böylece geçtiğimiz günlerde dillendirilen Türkiye’nin “İsrail ile sınır komşusu” olma durumu gerçekleşmiş olacak görünüyor.
Suriye’deki gelişmelerin bir diğer tehlikesi ise HTŞ ile PKK/PYD arasında dolaylı anlaşmaların ortaya çıkması. PKK/PYD’nin sözde komutanı Ferhat Abdi Şahin’in, HTŞ ile savaşmadıklarını ve Halep’teki gelişmeleri yakından izlediklerini açıklaması bu anlaşmaları doğruluyor. HTŞ’nin Halep’te genişleyip kontrolü sağladığı bölgeler, ilerleyen süreçte PKK/PYD tarafından doldurulabilir. ABD ve İsrail’in desteklediği bu iki yapı, Suriye’de zamana yayarak kurdukları oyunun hızlı bir şekilde kazanımlarını topluyor. Bu durum, yapay ve önü açılmış bir şekilde HTŞ ve PKK/PYD’ye “dünyanın en hızlı askeri işgali” başarısını Suriye’de yaşatmış durumda.
Türkiye’nin Suriye politikasında izlediği yol, kısa vadede bazı kazanımlar sağlamış olabilir. Halep kalesine asılan Türk Bayrakları hoşumuza gitmiş olabilir ama HTŞ gibi terörize olmuş CIA/MOSSAD güdümündeki terör gruplarına güvenmek Türkiye Cumhuriyeti’ne yakışır bir durum değildir. Kısa vadeli göze ve kulağa hoş görünen durumlar uzun vadede Türkiye’nin sınır güvenliğini tehdit eden ciddi sonuçlar doğurabilir.
2014’te IŞİD’in çekildiği alanların PKK/PYD tarafından ele geçirilmesi gibi, bugün HTŞ’nin boşaltacağı bölgelerde de aynı risk söz konusu. Bu senaryo, Türkiye’nin güney sınırında kalıcı bir terör koridoru oluşturma planının bir parçası olarak karşımıza çıkıyor.
2016’da Los Angeles Times Gazetesinin haberi “Suriye’de Pentagon ve CIA destekli milisler çatıştı.” şeklindeydi. ( https://www.latimes.com/world/middleeast/la-fg-cia-pentagon-isis-20160327-story.html ) Şuan da aynısı yaşanıyor!
Pentagon’un silahlandırıp, eğitip, donattığı ve maddi olarak desteklediği YPG/PYD ile CIA’in desteklediği HTŞ (El Kaide/DAEŞ) Suriye’de Esad rejimini devirmek için birlikte aynı hedef işin savaşıyor!
ABD ise bu duruma “yorum yok” diyor!
Ortadoğu’daki bu gelişmeler, küresel güçlerin çıkar çatışmalarının bir yansıması. ABD ve İsrail, İran-Irak-Suriye arasındaki bağlantıyı koparmak ve Suriye’yi parçalamak için Kürt güçlerini Ürdün sınırına, oradan da İsrail işgali altındaki Golan Tepelerine kadar genişletmeyi hedefliyor. Bu plan, Türkiye’nin güneyinde uzun vadeli istikrarsızlık ve güvenlik sorunları doğuracak.
Merak edenler bu projenin mimarın yazdıklarını buradan okuyabilirler; (https://x.com/walidphares/status/1865045509007614280?s=46 )
Türkiye için bu durum, bir beka meselesidir. PKK/PYD’nin Suriye’nin kuzeyinde güç kazanması ve HTŞ ile kurulan dolaylı ittifaklar, sınırlarımızda yeni bir tehdit dalgasının habercisidir. Türkiye, bu oyunu bozmak için hem sahada hem de diplomasi masasında kararlı adımlar atmalıdır. Kısa vadeli kazanımlar yerine, uzun vadeli stratejik çıkarlarımızı gözetmek hayati önem taşıyor. Suriye’deki bu satranç tahtasında doğru hamleleri yapamazsak, bölgeyi şekillendiren büyük güçlerin kurduğu tuzağa düşmemiz kaçınılmaz olur. Türkiye’nin milli çıkarlarını her şeyin önüne koyarak hareket etme zamanı geldi de geçiyor.