Bak kardeşim, bu ülkede herkesin bir sınırı var. Atatürk’ün adı var bu topraklarda, Cumhuriyet’in ışığı var. Ama sizin sınırınız yok belli ki. Daha düne kadar gururla “Bu gençler bizim geleceğimiz!” diye alkışladığınız, Harp Okulu’ndan alnının akıyla mezun olmuş, onurlu, şerefli teğmenlerimize düşmanlık ediyorsunuz. Neymiş, yok bağlantısı varmış, yok bilmem neye aykırıymış. Hadi oradan! Bu gençlerin tek bağlantısı, bu vatanın toprağına, tek sadakati, Cumhuriyet’e ve Atatürk’e!

Bu çocuklar sabahın köründe kalkıp eğitim aldı, karda, kışta, sıcakta ter döktü. Ellerine silah tutuşturduğunuzda “Vatanıma sahip çıkacağım” diye gözünü kırpmadan yemin etti. Onlar, siz sıcak odalarda oturup çay içerken, soğukta tatbikatta yürüdüler, ayakkabılarının içinde çamurla uyudular. Onlar, bu ülke için varını yoğunu ortaya koyarken, siz ne yaptınız? Masa başında kahkaha attınız, onların geleceklerini çaldınız.

Bunlar sıradan gençler değil. Harp Okulu’nda yetişen bir asker, sadece bir asker değildir; o, bu milletin namusudur, şerefidir. Şimdi kalkmış “İhraç ettik” diyorsunuz. Neymiş, sakıncalıymış. Kim sakıncalı? O gençler mi yoksa onları hedef gösteren siz mi? Cumhuriyet’e bağlılık yemini edenlere dokunmaya kalkıyorsunuz, ama bu millet sizin dokunuşlarınızı unutmaz. Bir gün gelir bunun hesabını sorar.

Bu ülkenin teğmenleri öyle kolay yetişmiyor kardeşim. Harp Okulu’na girmek, üniformayı sırtına geçirmek, hele bir de Atatürk’e bağlılık yemini etmek kolay mı sanıyorsunuz? O gençler, bu milletin en temiz evlatları. Onlar sizin kirli oyunlarınıza malzeme olacak insanlar değil. Bir kalemde isimlerini çizmeye kalkıyorsunuz ama unutmayın, tarih o isimleri yazmaya devam eder. Asıl unutulacak olan, sizin gibi koltuk sevdalılarıdır.

Şimdi dönüp soralım: Neden bu çocukları ihraç ediyorsunuz? Neymiş, bağlılıkları sorgulanmış. Bağlılık dedikleri, sizin dalkavukluğunuzu kabul etmek mi? Yoksa Cumhuriyet düşmanlarına boyun eğmek mi? O gün Atatürk’e düşman olanlar, bugün de onun askerlerine düşman. Ama unutmayın, bu milletin vicdanı var. O vicdan, sizin bu yaptıklarınızı unutmaz.

Bunlar yetmiyor gibi bir de utanmadan televizyonlara çıkıp yalanlarla süslenmiş açıklamalar yapıyorsunuz. Harp Okulu mezunlarına iftira atıyorsunuz, onları halkın gözünde küçültmeye çalışıyorsunuz. Ama gerçek şu ki: Bu milletin gözünde o gençler hala birer kahraman, hala birer umut. Siz ne yaparsanız yapın, bu millet, Cumhuriyet’in askerlerini asla unutmaz.

Teğmenlerim bu ülkenin geleceğidir. Siz onları ihraç etmeye kalkarken, bu ülkenin geleceğini karartıyorsunuz. Ama unutmayın, o gençler bir gün yine dimdik ayağa kalkacak. Cumhuriyet’in ışığı sönmez kardeşim. Siz ne kadar uğraşırsanız uğraşın, o ışık size inat yanmaya devam edecek.

Bu ülke sizin gibi Cumhuriyet düşmanlarını da gördü, onların sonunu da. Tarih sizin gibileri hep karanlığa gömdü, ama o gençlerin isimleri hep aydınlıkta kaldı. Çünkü bu millet, vatanına, bayrağına, Cumhuriyet’ine sadık olanları asla unutmaz.

Teğmenlerime dokunan, bu milletin geleceğine dokunur. Bu ihraç kararları bir gün döner dolaşır, sizin de kapınızı çalar. Çünkü bu ülkede adalet her zaman ağır işler ama er ya da geç yerini bulur. Siz ne yaparsanız yapın, Cumhuriyet’i ve onun askerlerini yıkamazsınız. Çünkü bu topraklarda Cumhuriyet bir kere kuruldu ve o ateş bir kere yandı mı, sönmez!

Benim vicdanım kabul etmiyor kardeşim. Cumhuriyet’e yemin eden teğmenlere yapılan bu ihanetin hesabını tarih de, millet de, adalet de soracak. Siz istediğiniz kadar uğraşın, Cumhuriyet’in ordusunu küçültmeye çalışın, bu millet size rağmen var olmaya devam edecek. Ve bu millet, sizin gibi Cumhuriyet düşmanlarını tarih sayfalarına gömmeye kararlı.

Teğmenlerime dokunma! Bu milletin geleceğiyle oynama! Oynarsan, bedelini ağır ödersin. Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet, sizin oyunlarınıza boyun eğmez. Bu millet buna izin vermez. Teğmenlerime dokunan, bu millete dokunmuş olur. Biz bunu unutmayız, unutturmayız!