Bütün dünya bir oldu minicik, mikronla ölçülen bir mikroba yenik düştü.
Yaşadığımız günler insanın BİLİNMEYENDEN ne denli korktuğunu bir kez daha kanıtladı.
Bütün dünyayı bu korku, kaygı sarıverdi. Yer küreyi saran korku gün geçtikçe de artıyor.
Ülkemizde de dünyadaki korkudan payına düşene çabuk uyum sağlandı.
Öncelikle, DEVLET ve bireysel olarak, yerinde ve zamanında ÖNLEMLER almak zorunda ve zorundayız.
Ama ilk olarak bu dehşet duygusundan uzak durarak akıllıca hareketlerle önlemleri uygulanması sağlanmalıdır.
Ciddiyetten uzak korkulara yer vermeden, ülke ve küresel önlemlerle birlikte hareket edilerek bu belayı başımızdan ve dünyadan savmalıdır.
Corona karşısında insanlığın hali...
'Bir sinek bir kartalı salladı, vurdu yere / Yalan değil, gerçektir, ben de gördüm tozunu' (Yunus Emre)
Gerçekleri dikkate alarak korkumuzu, dehşete düşürmeden çözüm yollarını bulmak zorundayız. Zorundalar.
***
Sene 1991… Birinci körfez savaşı.
Petrol Savaşlarının başlaması ve Saddam’ın Kuveyt’i işgali ve ABD’nin İşgalleri. Hafızamızda.
Saddam Savaşı olarak geçti milletimizin hafızasında. O zaman da insanlarımız Saddam gaz atacak diye korku yaşamış ve pencereleri naylonla kaplayıp yiyecek istifleri yapmıştı.
Şimdi de aynı korku havası var ama bu kez boyut çok farklı.
Her köşe başı, her hasta insan bir hastalık kaynağı gibi görülür oldu. Tehlike, bölgeyi aşıp evreni sardı.
***
Yaşlı dünya çok yorgun ve hastalandı.
Üzerinde yaşayan insanlar hor kullanıp hasta etti. Bedelini ödüyor sanki.

Para hırsıyla, erk savaşlarıyla, insanlarla birlikte dünyaya da çok zarar verip hasarladılar.
Sınırsız arzuları kendi başında bela oldu. Üzerinde yaşayanlara ebabil kuşları taş atıyor. Farkında mıyız? Ölümlüyüz.
AMA…
Ne deprem,
Ne felaketler,
Ne de savaşlar insanları bu denli korkutmadı.

İnsan bilinmeyenden ne denli korktuğunu, bütün servetini ölmemek için feda edeceğini bir kez daha ortaya koydu.
Dünyadaki maddi zenginliği öbür dünyaya taşınamayacağını, hırsın AMANSIZ sonuçlarının yıkıcı etkisi bir kez daha kendini gösterdi. Umarız farkındalık daimi olur.
İnşallah dünyayı yönetenler, DÜNYANIN DÜZENİNE sokulan çomağın dönüp kendine saplandığını unutmazlar. Gücün, paranın bile belirsiz afette, salgında çaresizliğini hafızalara kazırlar.

Mücevherler dökseler de devanın olmadığını yerde, hazineler ömre bedel biçmiyor.
Yaşıyoruz işte bütün dünya bir oldu minicik mikronla ölçülen bir mikroba yenik düştü.
İnsanoğlu, öyle bir çıkmazsın içinde ki,
Yangın olsa bütün halk toplanır söndürmeye çalışır.
Deprem olsa memleket ayaklanır.
Felaketlerde dünya birleşir yardıma koşar.
Ama şimdi herkes kaçacak delik arıyor. Nerdeyse çocuklar atasını tanımazdan gelecek. Adını duyan kaçıyor.
Milletin beynindeki virüs, ortalıktaki koronadan daha tehlikeli.
Bu korku ile millet ruh sağlığını yitirecek asıl virüsün etkisi, vurucu hamlesi de burada yatıyor.
Dünya toptan dehşeti yaşıyor, delirdi.
***
Zamanında şeker, tüp, gıda kuyruğu gördük, 1 lira için pazarlık eden kıt kanaat geçinen insanlarımız, GÖRÜYORUZ Kİ KORKUNUN PENÇESİNDE 5 liralık kolonya için kuyruk olup 20 lirayı çekinmeden sıra kavgası ederek alıyor.
Millet bilinmeden korkuyor ve ne yapacaklarını şaşırmış durumda.
Bu kadar çok abartılmaya gerek var mı? Olayın boyutu ne? Bilinmiyor, kesin olan tek şey millet kafayı toptan yedi.

Her gıripten farkı var mı bilinmiyor ama millete yüklenen algı, korku çılgınlık, delilik boyutunda olduğu kesin.
İnsan havasız yaşayamıyor, soluduğumuz hava çok kirlendi virüs taşıyor. Birde beynimize işlendi.
Yiyecek içecek önemli de az sonra, biraz sonra yesek ve içsek de olur Amaaa nefes olmadan aslaaaa!!!
Dünyaya yaptığımız kötülüğün bedelini mi ödüyoruz necim?
Kalın Sağlıcakla__Sakin ve Önlemle__Meyrem’ce