Akşener'in seçim sloganı "yaşasın gıcıklık"tı. Adaylarını bu sloganla tanıttı. Alınan netice malum. Partiler kazanırlar, kaybederler, bu demokrasinin normal bir sonucudur. Kaybeden toplumun güvenini yitirmemişse bir daha ki seçimde kazanır. Bun un için hatalarından ders çıkarması, vatandaşın ne istediğini doğru anlaması gerekir.
Akşener, tabanını hiç dinlemedi. Ben ne yaparsam peşimden gelirler diye düşündü. Oysa bu taban MHP'de kimlik kazanmış, orada gözünü açmış bir tabandı. Bahçeli, Erdoğan'a yanaşınca hatıralarını bir tarafa bırakarak gözünü kırpmadan MHP'den ayrıldı. Üstelik bu kitle MHP'de kalanlara göre daha okumuş yazmış bir kitleydi. Bütün alan araştırmalarına göre şehirli, bireyselleşmiş bir tabandı.
Böyle bir kitleyi her politikanın peşinde sürüklemek kolay değildi. Öyle olmadığını seçimde alınan sonuçlar gösterdi.
Gönül isterdi ki, bu sonuçlardan ders alınsın,ama ders alınmadığı görülüyor. Akşener, partisinin kazandığı Nevşehir'de muhalefete ve özellikle Ankara ve İstanbul CHP Büyükşehir adaylarına karşı eleştirilerini sürdürdü.
Bir parti tek başına seçime girebilir, kimse kimse ile ittifak yapmak zorunda değil. CHP ile olmanın artıları yanında eksileri de var. Ama vatandaş biz bunları tasfiye edelim, CHP yanlış yaparsa ondan kurtulmak kolay diye düşündü. Çünkü CHP'nin İslam'ın arkasına saklanmak gibi bir politikası yok.
Akşener, müstakil siyasetini vakur, ağırbaşlı bir siyaset dili ile sürdürseydi yine bu duruma düşmezdi. CHP'nin nezaketine karşı hep kaba bir dil kullandı. Eleştirilerinde bir zaman müttefik olmanın "hatırını" dikkate almadı. CHP, eski dost düşman olmaz diyerek suskunluğu tercih ederken o üstüne üstüne gitti. İYİ Partiye kaybettiren Akşener'in bu vefa duyarlığı taşımayan söylemi oldu.
İki hafta sonra İYİP kongreye gidecek. Kim kazanır kim kaybeder bu konuya girecek değilim. Lakin bu saatten sonra İYİP'in başında Akşener kalırsa bir daha muhalefetle ittifak olmaz. Kimse Akşener'e güvenerek onunla iş birliği yapmaz. Akşener bu politika ile kendine AKP'den başka alternatif bırakmadı. Belki de özellikle bu yolu seçti. Halbuki, kazandığı kongreyi iptal eden AKP iktidarıydı. Onu hapishane ile tehdit eden, gelin hanım daha bu iyi günlerin diyerek sopa gösteren de bu iktidar ve Erdoğan'dı.
Hür ve bağımsız siyaset gelip Saray'ın kapısında durdu.Dönüp dolaşıp milliyetçiler başka bir yol ve yöntemle AKP'nin yedeği haline getirildi.
Oysa ne umutlarla çıkılmıştı yola. Bu hikaye böyle bitmemeliydi. Gıcıklık yapıyorum diye siyaset olmaz.Millet avanak değil, her şeyi yaşıyor ve görüyor.
Nitekim, "gıcıklık öyle mi, ben bir gıcıklık yapayım" dedi ve İYİ Partiyi yüzde 10'dan, yüzde 3.7'ye indirdi. Bu siyaset şekli ve diliyle İYİP bugünkü konumun u bile muhafaza edemez.