Başlıkta belki “Milli Görüş Belediyeciliği” ifadesini kullanmam gerekirdi ama AKP o anlayışı devralmasına rağmen sürdüremediği için bir zamanlar başarılı hizmetler veren Refah/Saadet partili belediyelere haksızlık etmemek için “Ak Parti Belediyeciliğinin İflası” demeyi uygun buldum.
Milli Görüş Belediyeciliği’nden devralınan avantajları ve şimdilerde seksen küsur yaşlarını geçtikleri sırada hapse atılan “28 Şubatçı” paşaların hatalarından doğan mağduriyetlerini kullanarak iktidara gelen Ak Parti’ye mensup belediyeler de ilk zamanlarda gerçekten güzel çalışmalar yaptılar. Ancak son yıllarda birtakım yolsuzluk ve parselcilik işleri ayyuka çıkıp Fetö ilişkileri tavan yapınca “Metal yorgunluğu” gerekçesi ile istifa ettirilen Belediye Başkanlarının durumundan da anlaşılacağı üzere artık deniz bitmiş, heyecan tükenmiş, hizmet aşkı tarihe karışmıştı. Bir başka deyişle de Hizmet anlayışı Rant anlayışına dönmüştü ve iflah olmaz bir durum söz konusu idi. Nitekim son yıllarda Trabzon, Rize, Artvin hattında ve başka yerlerde görülen sel felaketlerinde rantiyeciliğin faturası çok ağır olarak ortaya çıktı. Ne yazık ki bu faturayı sorumlular değil Türk Milleti ödedi, ödemeye devam ediyor.
Ak Parti Genel Merkezi’nin bir türlü görmek istemediği, görse de güç zehirlenmesi baskın geldiği için ciddiye almadığı yıpranma ve gevşemeyi milletimiz çoktan fark etmişti. Onun için 2019 yılında yapılan son mahalli seçimlerde, Ankara, İstanbul, Adana, Antalya, Mersin gibi büyük şehirler başta olmak üzere Ak Parti’yi iktidardan indiriverdi.
O konular çok yazıldı, çok konuşuldu. Onun için Büyükşehir meselesine hiç girmek istemiyorum. Ancak, Ankara Büyükşehir’in kıyıcığında, Ulus Merkez’e 14, Kızılay’a 20 km mesafede bulunmasına rağmen hep sözü edilen Doğu ve Güneydoğu köylerinin yaşadığı mağduriyetlerden fazlasını yaşayan Bağlum Beldesi’nden (Şimdi Keçiören İlçesi’ne bağlı bir semt. Mahalleleri, de artık Keçiören’in mahalleleri) söz etmem gerekiyor. Yazacaklarım, Ak Parti belediyeciliğinin giderek nasıl iflas ettiğine bir örnek teşkil edeceği için bence çok önemli ve dikkate değer. Özellikle 2000’li yılların başından beri ve daha çok 2008’den itibaren Elektrik, Su, Doğalgaz şebekeleri ve yapılan usulsüzlükler, haksızlıklar, adam kayırmalarla ilgili verdiğim mücadeleyi anlatmaya kalksam sayfalara sığmaz ve meşhur meselde olduğu gibi yazsam roman olur. Bir örnek olarak o yıllarda çalışan bir devlet memuru da olmama rağmen Milliyet Gazetesi’nden gelen muhabire resimli ve belgeli olarak yaptırdığım tespitler 12 Eylül 2012 tarihli gazetenin Ankara ekinde kendi resmimle birlikte yayınlanmıştı. Gazete haberinden önce de olup bitenleri bir dilekçe/mektup halinde devrin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a ulaştırılmak üzere Başbakanlık adresine postalamıştım. Gazetede de zaten bu haber “Başbakan’a Bağlum Mektubu” başlığı ile çıkmıştı.
Sonra ben eli az çok kalem tutan, hakkını aramaktan yılmayan bir Türk vatandaşı olarak bazı problemleri çözmeyi başardım, komşularım da teşekkür ettiler. Ancak mağduriyet bitmiyor ki! Sık sık elektriklerimiz kesilir, günde 9 – 10 saat elektriksiz kaldığımız olur ve aşağı yukarı 12 yıldan beri elektrik işi uhdesinde bulunan Başkent Edaş doğru dürüst yatırım yapmadığı, teknolojisini yenilemediği için çözüm getirmez. CİMER’e şikâyet ederiz, CİMER EPDK’ya havale eder, EPDK ilgili şirkete yazar ve şirketten gelen yalan yanlış baştan savma cevapları bize gönderir. Zaten ilgili şirket telefon ya da mesaj yolu ile bize o cevabı vermiştir. Biz devlet kurumlarından yaptırım isteriz onlar havale memurluğu yaparlar! Kısacası vatandaş kendi derdine yanmaya devam eder. Geçelim.
Bu yazıda ele alacağım asıl konu Bağlum’un yolları!
Bağlum henüz müstakil Belediyelikken bir İmar çalışması yapılmıştı. Askı süresi bitti, itirazlar oldu, düzenlemeler yapıldı derken Köyler Mahalle yapılarak şehirlere bağlanınca Bağlum Belediyesi iptal edilerek Ankara’nın en büyük merkez ilçelerinden biri olan Keçiören’in kanatları altına alındı. Görünüşe ve düşünceye göre her şey daha güzel olacaktı değil mi? Olmadı!
İlk yapılan imar çalışması iptal edildi, revizyona girdi, Keçiören Belediyesi, Büyükşehir Belediyesi arasında gitti geldi ve tam 20 senedir ne olduğu da belli değil. “Belli değil” diyorum çünkü belli olsa ve netleşse idi normal olarak Belediye tarafından yollar açılıp asfalt ve kaldırım çalışmaları yapılmaz mı idi? Keçiören Belediyesi de Büyükşehir Belediyesi de AKP’li idi ama tabir yerinde ise Başkanlar inatlaşıyor, birbirleri ile konuşmuyor, olan vatandaşa oluyordu. Çünkü o yıllarda da AKP’den Belediye Başkanı olan Turgut Altınok’la Melih Gökçek adeta kanlı – bıçaklı idiler. Turgut Bey gitti yerine Mustafa Ak geldi ama yine değişen bir şey olmadı. Sonra Turgut Bey tekrar geldi ama Bağlum’un kaderi değişmedi, değişmiyor!
Keçiören – Ufuktepe – Bağlum – Sirkeli – Çubuk – Kazan istikametlerine giden ana yol bile nihayet Büyükşehir Belediyesi tarafından 2019 seçimlerinden sonra doğru dürüst bir asfalta kavuşturulabildi. Bağlum merkezde ise sağlıklı asfaltı olmayan sokaklar var. Önceden Cadde olmasına rağmen her ne hikmetse sokağa dönüştürülen bulunduğumuz Ulugüney Sokak Ayyıldız ve Kavakderesi Caddelerine doğrudan bağlantılı ve sanırım 2,5 – 3 km uzunluğu ile Ankara’nın en uzun sokağı durumunda. Haliyle en az 20 – 25 sokakla bağlantısı var ve konumu itibarı ile o sokaklarda bulunanların trafiği de Ulugüney üzerinden işliyor. 20 yılı aşkın mücadelemiz sonucu Şebeke Suyu, Kanalizasyon, Doğalgaz, Elektrik gibi alt ve üst yapı çalışmaları da tamamlanmış durumda olmasına rağmen Keçiören Belediyesi bir türlü yolumuzu yapmıyor. 2020 kışı öncesi rica minnet yaptırabildiğimiz asfalt yamaları ne yazık ki bir kış bile geçirmeden dağıldı. Mayıs ayından beri belediyeye devamlı müracaat etmeme rağmen, “İlgili birime iletildi, en kısa zamanda ilgilenilecektir. Acık adres ve bilgilerinizi yazar mısınız” diye cevaplar veriliyor. Kaç defa müracaat ettiğimi, kaç defa adres bildirdiğimi bile unutmuş durumdayım ama Belediye’nin cevapları duruyor. Sokak belli olduğuna göre her defasında niye adres istediklerini de anlamış değilim. Kısacası kışın karda buzda rezil olmuştuk, yazın da toza bulandık, araçlarımız hasar gördü. Çile devam ediyor, bir kış daha geliyor ve bizler Türkiye Cumhuriyeti’nin Başkenti Ankara’da Kızılay’a 20 km mesafede mağduriyet yaşıyoruz. Haliyle, “Böyle olacaksa Bağlum neden köy statüsünden çıkarılıp Keçiören’e bağlandı” diye de söylenip duruyoruz.
Turgut Bey’in önceki Keçiören Belediyesi Başkanlığı dönemlerindeki çalışmalarını takdir ettiğim için bir Keçiören Şarkısı bile yazmıştım ve bestelenmiş, kendisi de seçimlerde kullanmıştı. Ancak öyle anlaşılıyor ki daha bu son dönemini yarılamadan modaya uyup Metal Yorgunluğu’na tutulmuş durumda. Her gün instagsramdan Canlı Yayınlar başlatarak Keçiören Merkez ve Etlik taraflarındaki parklarda çocuklarla oyun oynuyor, toplara vuruyor, vatandaşlarla şakalaşıp belki dertlerini de dinliyor. Çekilen resimlerinin altına da “Bugün falan yerde gönüllere dokunduk” diye yazıp yayınlıyor. Ben de kendisine, “ Bey öyle hep merkezi yerlerde değil; biraz da Bağlum gibi kıyılarda köşelerde gönüllere dokunun” diye mesaj yazıyorum ama cevap ve icraat gelmiyor. Çeşitli noktalarda bulunan ilan tahtaları ya da bilboardlarda da Başkan’ın boy boy artistik fotoğraflarını görüyoruz. Keçiören’in bir önceki Başkanı Mustafa Ak da fotoğraf meraklısı idi. Her yer resimleri ile donatılıyor, belediye araçlarının hemen tamamına resimleri giydiriliyordu. Ben durumdan şikâyet edip “Milletin paraları fotoğraflara değil hizmete harcansın” diye “Ak Masa”ya yazınca da “Mahkemeye verilmekle” tehdit edilmiştim. Hadi Mustafa Ak kendisini boy boy resimleriyle tanıtmak istiyordu ama Bey’in buna ihtiyacı yok ki! Asya’yı, Avrupa’yı gezmiş biriyim. Oralarda resim merakı yok da bizde niye var acaba?
İşin özeti şu: Gördüğüm kadarı ile Ak Parti Belediyeciliği iflas etmiş durumda. Öyle ki, bir zamanların ele avuca sığmayan, çalışkan Başkanı bile yorgun görünüyor. Öyle olmasa idi merkezi bölgelerden çıkıp Bağlum gibi gölgede kalan yerlerde de dolaşıp dert dinleyerek, yapılan müracaatlara cevap vererek gönüllere dokunabilirdi!