Alman Anayasasını Kim Koruyor?
Almanlar tarihleri boyunca 4 kez imparatorluk (Reich), yakın dönemde iki kez de Cumhuriyet kurdular. Tartışmalı Kutsal Roma Cerman İmparatorluğunu bir kenara koyarsak bunlar içinde dikkate değer olanları: Alman Birliğini sağlayan İkinci Reich (1871-1918), Hitler tarafından kurularak 1933-1943arasında yönetilen Üçüncü Reich ve bugün Hitler yanlılarının olmayan bir imparatorluğu sanal olarak ifade etmek üzere kullandıkları Dördüncü Reich’dır. İki Cumhuriyet ise , Weimar ve Bonn Cumhuriyetleridir.
Birinci Dünya Savaşının kaybedilmesi sonrası yaşanan büyük kargaşayı komünist bir devrim olmadan atlatan Almanya’nın Ulusal Meclisi, 1919 yılında, monarşiyi lağvederek ülkenin parlementer demokrasiye dayalı Cumhuriyet olmasını sağlayacak anayasasını kabul etmiştir. Yeni anayasanın hazırlandığı yer olan Weimar şehrinin ismine izafeten Weimar Cumhuriyeti denilen bu dönem, Hitler’in 1933 yılında seçimleri kazanması ile ilan ettiği Üçüncü Reich’e kadar sürmüştür.
Yeni anayasa ile kurulan Weimar Cumhuriyeti; Versay Anlaşmasının toplumda yarattığı haksızlığa uğramış olma hissi, sömürgelerin kaybedilmiş olması, Polonya lehine toprak kayıpları, topluma yüklenen büyük savaş tazminatı, Avusturya ile birleşme yasağı ve liberal bir demokrasi için gerekli olan sivil uzlaşma kültürünün olmadığı ülkede Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisinin (NSDAP)seçimleri kazanmasını kolaylaştırmıştır.
1933’te iktidara gelen Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi, zaten krizler ve toplumsal ayrışma ile baş edebilmek için uzun süredir sıkıyönetimle yönetilen ülkede, işlevleri çoğunlukla elinden alınmış parlamentoyu yaptığı düzenlemelerle önce yok hükmüne indirip, sonra da seçimleri iptal edince, hukuken olmasa da anayasa fiilen yürürlükten kaldırılmış oldu. Weimar Anayasa’sında düzenlenen özgürlükler (Özellikle 48. maddede belirtilenler) ve başta parlamento olmak üzere anayasal kurumların çıkarılan kararnamelerle tümüyle yok edilmesinin sonuçlarını hepimiz biliyoruz: İkinci Dünya Savaşı ve tüm dünyada 80 milyondan fazla insanın öldüğü kanlı bir dönem.
İkinci Dünya Savaşından sonra yargılanmalar, barış anlaşmaları ve müttefikler tarafından Almanya’nın geleceği hakkında karar verilmesi için geçirilen 2,5 yıllık süreden sonra, halen geçerli olan Alman Temel Kanunu hazırlanmaya başlandı. Anayasayı hazırlayanlar, müttefikler tarafından görevlendirilen entellektüellerdir. Hazırlanan metne daha sonra doğu ve batı Almanya’nın birleşme isteğini de dile getirmek üzere, (4 ülkeden oluşan müttefiklerden, İngiltere, Amerika ve Fransanın kontrolündeki bölgelere Batı Almanya, Rusya’nın kontrolünde kalan bölgeye Doğu Almanya denilmiş ve Demokratik Almanya Cumhuriyeti adıyla ayrı bir ülke kurulmuştu. Bu metin Federal Almanya Cumhuriyeti adıyla yeniden kurulan devlette geçerli olmuştur.) anayasa değil Temel Yasa (Grundgesetz) denilmiştir.
Bonn Cumhuriyetini kuran Temel Yasa 9 Mayıs 1949 tarihinde kabul edilmiş, 12 Mayıs 1949 tarihinde de müttefik kuvvetler tarafından onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Bu anayasa büyük ölçüde korunarak 1990 yılında iki Almanya’nın birleşmesi sonrasında müttefikler tarafından birkez daha onaylanmış ancak bir referandum konusu edilmemiştir.
1949 yılında kabul edilen Alman Temel Kanunun 1. ve 20. maddeleri yeni bir diktatörlük oluşturulamayacak şekilde düzenlenmiştr. Bu maddelerde İnsan Hakları, Demokrasi, Cumhuriyetçilik, Toplumsal Sorumluluklar, Federalizm ve Hukukun Üstünlüğü gibi konular düzenlenmiş olup, bu konularda anayasal hükümler değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez. Konuyu düzenleyen anayasa maddesi aşağıdaki gibidir.
Madde 79 [Anayasanın değiştirilmesi]
(3) Federasyonun eyaletlere bölünmesine, eyaletlerin yasamaya esasen katılmaları ilkesine veya 1 ve 20 maddelerde yazılı esaslara ilişkin bir Anayasa değişikliği yasaktır.
Bu yasakla üniter ve bölünmez bir bütün devlet isteği belirlenmiş olmasının yanında değiştirilmesi yasaklanan 1. ve 20. maddelerinin metinleri aşağıdaki gibidir.
Madde 1 [İnsanın onur ve haysiyetinin korunması]
(1) İnsanın onur ve haysiyeti dokunulmazdır. Tüm devlet erki ona saygı göstermek ve onu korumakla yükümlüdür.
(2) Alman Milleti, bu nedenle dokunulmaz ve devredilmez insan haklarını, yeryüzünde her insan topluluğunun, barışın ve adaletin temeli olarak kabul eder.
(3) Aşağıda belirlenen temel haklar, yasama, yürütme ve yargı organlarını doğrudan doğruya bağlar.
Yukarıda yasama yürütme ve yargı organları açısından bağlayıcı olan ve bağlayıcılığı değiştirilemeyecek hükümler anayasanın başlangıç kısmını oluşturan 19 maddeden oluşmaktadır.
Devletin temel niteliklerinin belirlendiği ve yine değiştirilmesi yasak olan 20. maddede aşağıdaki hususlar düzenlenmiştir.
Madde 20 [Devletin ana ilkeleri; direnme hakkı]
(1) Almanya Federal Cumhuriyeti, demokratik ve sosyal bir Federal Devlettir.
(2) Egemenlik tümüyle halkındır. Halk, egemenliğini, seçimler ve oylamalar aracılığıyla ve yasama, yürütme ve yargı yetkileriyle donanmış özel organlar eliyle kullanır.
(3) Yasama, anayasal düzene, yürütme ve yargı organları ise yasa ve hukuka bağlıdırlar.
(4) Bu Anayasa düzenini ortadan kaldırmak isteyen herkese karşı, başka bir çözümün bulunmaması halinde, bütün Almanlar direniş hakkına sahiptir.
Madde 20a [Doğal yaşam kaynaklarının ve hayvanların korunması] Gelecek kuşaklara karşı da sorumlu olan devlet, doğal yaşam kaynaklarını anayasal düzenin çerçevesinde yasamayla, yasalara ve hukuka uygun olarak yürütme ve yargı organlar aracılığı ile korur.
Bunlarin dışında Alman Anayasasına göre Faşist ve Komünist Partiler ile Dini temele dayalı siyasi partilerin kurulması ve faaliyet göstermesi anayasaya aykırıdır. Bu nedenle böyle bir durumun varlığının saptanması durumunda ilgili siyasal parti derhal kapatılmaktadır. İlgili anayasa maddesi aşağıdaki gibidir.
Madde 21 [Siyasi partiler]
(2) Amaçlarına ve taraftarlarının tutumuna göre, özgür ve demokratik temel düzeni zedelemek veya ortadan kaldırmak veya Alman Federal Cumhuriyetinin varlığını tehlikeye sokmak eğilimini gösteren siyasi partiler, Anayasaya aykırıdırlar. Anayasaya aykırılık hakkında Federal Anayasa Mahkemesi karar verir.
Bütün bu düzenlemelerin varlığında Amerika için sorduğumuz ya Thomas Jefferson Federal Yüksek Mahkemenin kararını kabul etmiyorum deseydi ne olurdu sorusunu bu kez Almanya için bir kez daha sormamız gerekiyor. Seçimle gelen bir hükümet, 1933 yılında Hitler gibi seçimleri kazanır ve anayasanın sadece değiştirilebilir maddelerini değil, hiçbir hükmünü kabul etmiyorum derse bu nasıl önlenecektir ? Yukarıda 20’inci maddenin 4. Bendinde belirtilen soyut bir direnme hakkı dışında Amerika’da halkın silahlanarak anayasayı koruma görevini üstlenmesi gibi bir düzenleme varmıdır?
Evet vardır demek mümkün.
Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı (Bundesamt für Verfassungsschutz- BfV) 1950 yılında kurulan bu teşkilat halen mütefiklerin teminatı ve gözetimi altında faaliyet göstermektedir. Teşkilatın görevleri demokratik düzeni ilgilendiren tehditler konusunda istihbarat toplamak, Federasyon ya da devletlerden birinden ve halkların barış içinde bir arada yaşama güvenliğinden, karşı istihbarat, koruyucu güvenlik ve karşı-sabotajdır. Günümüzdeki başkan yardımcılarından birisi Türk’tür:Sinan Selen. Teşkilat doğrudan Federal Meclisin denetimi altında istihbarat örgütü gibi çalışmaktadır. Görevlileri silah taşımazlar. Merkezi Köln’dedir.
Teşkilat 7 bölümden oluşmaktadır.
1. IT ve İşletimsel İstihbarat Teknolojileri
2. Merkezi Hizmetler ve Destek Birimi
3. Aşırılıkçı Kanatlar (kendi içinde sağ ve sol olarak ayrılır)
4. Karşı Casusluk, Koruyucu Güvenlik ve Karşı Sabotaj
5. Güvenlik Tehditleri; Yurt Dışından Yönelen Yabancı Aşırılık
6. İslami Radikalizm ve Terör
Federal Almanya Cumhuriyetinde bu yapıya olağanüstü önem verilerek eski bakanlar, cumhurbaşkanı ve çeşitli politikacılar yönetici olarak atanmıştır. Topladığı istihbari bilgilerle pekçok siyasal parti kapatılmış ve üyeleri hüküm giymiştir. Bununla birlikte Teşkilat Başkanlarının Doğu Almanya’ya kaçması da dahil olmak üzere toplanan bazı bilgilerde karar alıcıları yanıltma ve yönlendirme çabaları belirlenmiş ve teşkilat üyelerine ağır cezalar verilmiştir. Bu nedenle sık sık eleştirilmektedir.
Bu teşkilatın büyük siyasal güçlerin varlığı şartlarında çalışmasını sağlayan bir başka güç daha vardır: ülkedeki 44 Adet Amerikan Üssü. Üsler soğuk savaş döneminde ileri karakol olarak çalışmak üzere oluşturulmuşken, 1990’dan sonra artık gerek kalmadığı gerekçesi ile bazıları kapatılmıştır. Bununla birlikte, Müttefiklerin, 1990 anayasa değişikliklerini onaylanmasında olduğu gibi Almanya’nın iç işlerini denetleme ve ülkenin aşırı uçlara savrulmasını önleme görevi devam etmektedir. Bu nedenle de Alman Anayasasını korunma görevi doğrudan doğruya Müttefikler (Amerika, İngiltere ve Fransa) tarafından yerine getirilmektedir.
Denilebilir ki, Anayasanın geçerliliğini sürdürmesi ve ülkedeki anayasal düzenin devamı namlunun ucunda durmaya devam etmektedir