Bu soru, hep ve sık sık sorulur. Kafa karıştırır, mide bulandırır. Atatürk’e alerjisi olanlarca da çabucak benimsenir.
Atatürk kimdir sorusuna en güzel yanıt: “83 yıldır konuşmadığı halde, sevmeyenlerince bir türlü susturulamayan dünyadaki tek lider.”
Diktatör, en basit tanımıyla; kendi dediğinden başkasını yapmayan, kendi bildiğinden başkasına itibar etmeyen demektir. Acımasız, hoşgörüsüz, BİLGİSİZ ve öngörüsüzdür.
Bu tanımlamadan gidersek Atatürk, bunların tam aksine asla diktatör değildi ve hiçbir zaman ve hiçbir hareket ve düşüncesinde de bırakın diktatörlüğü, gibi bile olmamıştır.
1924 Anayasa’sı hazırlanmaktadır. Anayasa hazırlanırken Atatürk iki şey ister.
1-Cumhurbaşkanına, TBMM’yi ve Bakanlar kurulunu feshetme yetkisi,
2- Kara, Hava ve Deniz Kuvvetleri komutanlıklarının direkt olarak Cumhurbaşkanı’na bağlanması
Bu yetki verilmiş mi?
Hayır.
Bunun neresinde DİKTATÖRLÜK yatmakta?
Atatürk’ün bir yemek davetinde, Reşit Galip, Milli Eğitim Nazırına dönerek, “Sen bir softasın” suçlamasında bulunur. Bu söze Atatürk kızar ve Reşit Galip’e dönerek, “Bu nasıl söz, lütfen masayı terk eder misiniz?” diye çıkışır.
Galip Reşit, “Bu ne demek? Bu sofra, milletin sofrasıdır, terk etmiyorum” deyince; Atatürk, “Öyleyse siz kalınız ben terk ediyorum.” der ve gider. İradeleri görüyor musunuz?
Aradan zaman geçer Atatürk, Reşit Galip’i, Milli Eğitim Bakanı yapar 1932.
Söyler misiniz bunun neresinde DİKTATÖRLÜK var?
Atatürk, sahip olduğu bütün taşınır, taşınmaz mal varlığını ya direkt olarak milletine ya da dolaylı olarak onun sahip olduğu KAMU kurumlarına bağışlamıştır.
Hangi diktatör servetini milletine bağışlamıştır?
Dünyada hangi DİKTATÖR böylesine erdemli bir davranış sergilemiştir. Biliyorsanız lütfen söyleyin de bizde öğrenelim?
Atatürk’ün sözlüğünde ve söylemlerinde; millete saygısızlık yoktur. Bilim adamına, din adamına, KADINA, köylüye-çiftçiye, işçiye-memura, eylemciye- protestocuya hakaret ve küfür de yoktur. Padişahların “kullarım” diye seslendiği bu necip millete Atatürk ”EFENDİLER” diye seslenmiştir.
1923’de Cumhuriyeti kurar, 1938’de vefat eder. Ülkeyi siyasi olarak sadece 15 yıl yönetir. Bu kısa süre de neler yapar neler. Ülkeyi demir ağlarla donatır. Ülkenin her köşesine bir fabrika kurar. Kurmakla da kalmaz: “Her fabrika bir kaledir” der.
Hele bir de ayyaş diyenler var sıkılmadan.
Siz hangi bilgi ve hangi hakla, İslam’ın, “Geçmişlerinizi iyilikle anınız” açık emrine rağmen Türkiye Cumhuriyetini kuran, değerli bir şahsiyete hakaret ve iftira ederek O’nu DİKTATÖRLÜKLE suçlayabilmektesiniz?
Neden bu ülkeyi yönetenler, onun kurduğu cumhuriyetin koltuklarında oturanlar, cumhuriyeti kuran, demokrasiyi getiren bir kahramanına düşmanlık eder?
Kim ki Atatürk’e düşmandır; Türk milletine düşmandır. Çünkü O, “Ne mutlu Türküm diyene!..” demiştir.
Sizde hiç Allah korkusu yok mu?
Diktatör arıyorsanız, aynaya bakınız. Dimdik durmaktadır DİKTATÖRLERİNİZ.
Esen kalınız.