Kendisi Osmanlının son yıllarında Yozgat Boğazlıyan Kaymakamı idi. Bundan tam 102 yıl önce 10 Nisan 1919'da, İngilizlerin işgali altındaki İstanbul’un orta yerinde, Beyazıt Meydanında Osmanlı Divan-ı Harp Mahkemesi kararıyla idam edildi Mehmet Kemal Bey...
İdam sebebi neydi biliyor musunuz? 20. yüzyılın başlarından beri artan, özellikle doğu bölgelerimizde yüz binlerce Türk ve Müslümanı katleden, ülkesine ihanet eden Ermeni zulmüne karşı 1915'te İttihat ve Terakki hükümetince çıkarılan Ermenilerin Sevk ve İskânı Yasası, bilinen adıyla Tehcir Kanununu uygulamak....Bu kanun mucibince Kaymakam Mehmet Kemal Bey, Boğazlıyan'da bulunan Ermenileri, 1. Dünya Savaşı ortamına rağmen gayet insanî şartlarla yine Osmanlı toprağı olan Lübnan, Suriye ve Irak taraflarına sevkini sağlamış. Buraya kadar sorun yok.
I. Dünya Savaşı kaybedildikten sonra imzalanan Mondros Mütarekesi gereğince İstanbul'u işgal eden İtilaf Devletleri ve özellikle İngilizler yönetime hakimdi. Bu ortamda Ermeni Patriği Zaven Efendi'nin hazırladığı ölüm listesindeki kurbanlardan biriydi Mehmet Kemal Bey.
Bu esnada Osmanlı yönetimine bir bakalım; Padişah Vahdettin, İngiliz Muhipleri Cemiyeti kurucu ve üyelerinden Sadrazam Damat Ferit, Türk düşmanı Şeyhülislam Mustafa Sabri, Divan-ı Harp Mahkemesi başkanı ise meşhur Nemrut Mustafa! Hani daha sonra Mustafa Kemal ve arkadaşları hakkında idam kararı verecek olan Nemrut Mustafa!
Daha önce aynı konuda yargılanıp beraat eden Mehmet Kemal Bey, İngilizlerin işgale karşı olan Türk Milliyetçilerini, devlet adamlarını tıktığı meşhur Bekirağa Bölüğünde çilesini doldururken babası Arif Bey sefer tasıyla her zaman ki gibi yemeğini götürmek üzere evinden çıkar.
O gün Beyazıt Meydanında farklı bir kalabalık vardır. Darağacında bir Türk yiğidi, Türk düşmanlarına karşı milletini koruduğu ve kanunu uyguladığı için idam edilmek üzere sehpaya doğru götürülür. Kemal Bey darağacında iken son sözleri şudur;
"Sevgili vatandaşlarım, ben bir Türk memuruyum. Aldığım emri yerine getirdim. Vazifemi yaptığıma vicdanım emindir. Sizlere yemin ederim ki, ben masumum. Son sözüm bugün de budur, yarın da budur. Ecnebi devletlere yaranmak için beni asıyorlar. Eğer adalet buna diyorlarsa, kahrolsun adalet! Benim sevgili kardeşlerim, asil Türk Milletine çocuklarımı emanet ediyorum. Bu kahraman millet elbette onlara bakacaktır. Allah, vatan ve milletimize zeval vermesin. Amin. Borcum var, servetim yok üç çocuğumu, millet uğruna yetim bırakıyorum. Yaşasın Millet…”
Dünyanın en hukuksuz ortamlarında dahi idam edilmeden önce mahkum son sözünü rahatça söyler. Ancak Adliye Müsteşarı İngiliz uşağı ve İngiliz Muhipleri Cemiyeti Başkanı Sait Molla ise şimdiki Beyazıt Rektörlük köşkü penceresinden aşağıya doğru hakaretlerini birbiri ardına sıralayarak; “asın bu haini, söyletmeyin, sallandırın” diyerek nefretini kusar. Halk toplanmış üzgün, ama ses çıkaran yok. Sevinç gösterisi yapan Ermeni komitacılar ise güvenlik güçleri tarafından dağıtılır.
Elinde sefer tasıyla oradan geçen babası Arif Bey kalabalığı yarıp yaklaştığında bir de bakar ki meydandaki darağacında oğlu idam edilmiştir. Göz yaşlarını içine akıtır.
Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey'in, idamından önce hazırlayıp verdiği vasiyetnamenin sonunda ise şu sözler yazılıdır; “…Türk Milleti ebediyen yaşayacak, Müslümanlık asla zeval bulmayacaktır. Allah millet ve memlekete zeval vermesin. Fertler ölür, millet yaşar. İnşallah Türk milleti ebediyete kadar yaşayacaktır”...
Şehit Mehmet Kemal Bey'in aziz naaşı darağacından Türk gençliğinin omuzlarına düşer. Ertesi gün büyük katılım ile Kadıköy Kuşdili Mezarlığında gözyaşları içinde defnedilir.
Vasiyetinde; "Kabir taşım, hamîyetli Türk ve Müslüman kardeşlerim tarafından dikilmeli ve üstüne, şöyle yazılmalıdır: "Millet ve memleket uğrunda şehid olan Boğazlıyan Kaymakamı Kemâl'in rûhuna fâtihâ"...
Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın girişimiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi 14 Ekim 1922’de çıkardığı özel bir kanunla Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey’i Milli Şehit olarak kabul etmiştir.
Gazi Mustafa Kemal Paşa, Şehit Kaymakamın çocuklarını dahi evlat edinmek istemişse de gümrük memuru emeklisi Arif Bey torunlarından ayrılmak istememiştir. Bunun üzerine kendisine ev tahsis edilmiş, tüm çocuklarına aylık bağlanmıştır.
Her dönem gördüğümüz işbirlikçi ihanetin eliyle katlinin 102. yılında ruhuna rahmet olsun...